[İkinci Bölüm]
Çocuk beni görmemişti ve odasından çıkmıştı. Hala kim olduğunu bilmediğimi anladığımda nereye gittiğini görmek için aşağı kattaki balkona indim. Sofia üzerinde göbeği açık bir tişört ve yok denecek kadar kısa olan şortuyla çocuğun kaslı kolları arasındaydı. Deemek ki bu Doğukan'dı. Hem de bize gelen Gülizar ablanın çocuğu olmalıydı.
İtiraf etmeliyim ki inanılaz yakışıyorlardı. Sofia kusursuz vücudu, ve sarı saçlarıyla, Doğukan denen çocuk da kasları ve Fransız'lara taş çıkartacak yüzüyle birbirlerini tamamlıyor gibiydiler.
*Duru! Kişilik diyorum kişilik! Sofia malıyla bu ultra-süper-ohalık-yuhluk-karşı konulmaz-inanılmaz çocuk sence aynı kefeye konulabilir mi?*
İkisinin de egoist tavırları yok mu?
*Her erkeğin içinde bir parça egoistlik ve kendini bilmişlik vardır.*
Haklısın iç ses.
"Duru! Duru!" Yukarıdan adımın Olga tarafından neredeyse ilk kez doğru söylenişini duyduğumda hızlıca balkondan çıkıp merdivenleri tırmandım.
"Efendim?"
"Bu akşam gideceğin okulun 'Yeni Bir Okul Yılı' adındaki her yıl okul başlamadan düzenlediği partisi olacak. Sana güzel bir elbise almaya gidelim mi?" Tamam. Ben çok sevmiştim şu Olga'yı. İlk başlarda iyi başlamamış olsak da bana iyi davranıyordu.
"Ben... pek gitmek istemiyorum."
"Hadi, lütfen canım." Biraz daha yalvarıp yakarınca ben de kabul etmek zorunda kalmıştım. Üzerime kot bir elbise geçirdim. Olga da hazırlanınca çıktık.
"Buralarda çok güzel alışveriş merkezleri var. İzmir Türkiye'nin en güzel şehirlerinden birisi, emin ol. Çabuk alışacağından eminim." O benimle konuşmaya çalışırken sadece gülümsüyor ve yolu seyretmeye devam ediyordum. Kaba olmamaya çalışmak zor birşeydi. Palandöken'de arkadaşlarımla ve teyzemle oldukça rahattık. Sanırım babam beni buraya getirdiği için ona olan öfke nöbetim asla bitmeyecek.
***
Sonunda bir alışveriş merkezine geldiğimizde gözlerimi avuşturup tekrar baktım. Yan yana dizilmiş bir sürü alışveriş merkezi ve fazla insan. Güvenliği geçip içeriye girdiğimizde klimanın çıkardığı soğuk hava bu sıcakta yüzümü yalamıştı. Olga beni bir mağazaya sürükleyince vitrinlere beraber baktık. Hatta çok eğlendiğimiz bile olmuştu. Olga yoldan geçen kadınların elbiselerini eleştirirken onun yaptığı yorumlara gülmemek elde değildi. Bu kadından Sofia nasıl çıkmış olabilirdi ki?
"Alıyoruz!" Diye çığlık attı Olga. Üzerimdeki kot şort, sadece önleri kot şortun içini sokulmuş beyaz bluz ve bol mavi hırkama baktığımda, bir paten partisi için yeterince güzel olduklarını fark ettim. Olga bu konuda gerçekten iyiydi. Onu onaylayıp kıyafetleri aldığımızda birşeyler yedik ve Olga ile kremlere baktık. Kendi makyaj malzemelerimi İzmir'e getirmediğim için kendime sürekli kullandığım birkaç şeyi satın aldım. Eyeliner, dudak kremi, parlatıcı gibi şeyler. Bir de maskara. Zaten bunlardan öte birşey kullandığım yoktu. Far ve allık sürmeyi, ve koyu rujları hiç sevmiyordum. Abartı, kendini saklamak isteyenler içindir, bana göre.
***
Eve döndüğümüzde şöförümüz Suat Abi arabayı park ederken Sofia ve Doğukan gittikleri yerden gelmişlerdi. Sofia hızlıca içeriye girdi ve gülücükler atarak odasına çıktı.
"Anne ben giyiniyorum odama gelmeyin!"
"Kızım Duru'yuda alacaksınız!" Sofia bir an merdivenlerde tökezledi.