-13 sene önce-
Anaokulunda olmam gerekirken içinde olduğum bina hiç de anaokuluna benzemiyordu. Annemle dayımın ortasında oturmuş eskimiş ayaklarımı sallandırıyor , ellerimle oynuyordum. Annemin beni neden buraya getirdiğini anlayamamıştım. Daha önce buraya gelmemiştik ve benim dışımda etrafta hiç çocuk yoktu.Bir adamın annemle babamın adını söylemesiyle annem beni kaldırdı. Bir odaya girdik. Burası daha da garipti. Yine oturduk. Ve ben yine etrafa bakınmaya ayaklarımı sallandırmaya başladım. Etrafa bakarken babamı görmüştüm. Halamın yönlendirmesiyle bizden uzağa oturdular. Babam beni göremese de hissedebildiğini biliyordum. Babam zaten beni hep hissederdi. Annem yokken bana patates kızarttığında ses yapmadığımı düşünerek pişmiş patatesleri aşırırdım. Babam da 'Burada hırsız bir kedi var galibaaa!' derdi. Sonra ben gülerek babama sarılırdım. O da alnımdan öper, saçlarımı koklardı. Hissederdi işte.
Bir anneme bir babama bakarken bir şeyi fark etmiştim. Hem ikisi de ,uzun zaman sonra, aynı odadaydı hem de ikisi de gülmüyordu.
Korkmuştum. Kötü şeylerin olacağını o şişko kırmızı pelerinli amcanın gelmesiyle anladım. Yüksek yerine oturdu. İçimde üçümüzün de adının geçtiği cümleler söylemeye başladı.Annemle daha önceden konuştuklarımız aklıma geldi. Bu saatler için yapacaklarım belliydi. Şişko amcanın bana sorduğunda vereceğim cevap belliydi. Annem elimi sıktığında onunla olmak istediğimi söyleyecektim ve görevim bitecekti.
Peki ya babam? Babamı hiç mi göremeyecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
Non-FictionAnnem ve babamın mutfaktan gelen bağırışma seslerini duydum. Merak edip mutfağa gittiğimde annemi yerde, babamı ise annemin üstünde buldum. Babam annemin boğazını sıkıyordu. Annem ise ''Öldür beni. Sen de kurtul ben de kurtulayım. '' diye ellerin iz...