Gözümü açtığımda yan yatakta tanımadığım bir kız gördüm. Nerede olduğumu anlamam birkaç saniye sürdü. Uyandığımda odamda 3 kız görmeye alışmam gerekiyordu. Aynı şekilde onların da kısa saçlı, göğüslerini saklayan , boxer giyen biriyle aynı odada kalmaları gerekiyordu. Evet! Burası kız yurdu ve ben trans erkeğim. Ve lanet olsun ki buradan başka yerde kalma şansım yok.
Yine günlük Tanrı'ya sövme rutinimi tamamladıktan sonra ayılmak için sigara içmeliydim. Bahçeye inip banka oturdum. Gece yine uyuyamadığım için güneşin batışına denk gelmişim. Yine derin düşüncelerime dalacakken yanıma biri oturdu. Dönüp bakmadım bile. Bir an önce defolmasını, ne bok yiyeceğim hakkındaki düşüncelerimle beni rahat bırakmasını bekliyordum. Beklerken tekrar sigara içme isteği geldi. Kabuslu geceme kahvaltı bile yapmamış olsam da 1 sigara yetmemişti anlaşılan. OFF!! Paketim boştu. Tam yine Tanrı'ya küfür savuracakken yanımdaki kız paketinden sigara uzattı. Teşekkür etmek için kafamı kaldırdığımda içimden okkalı bir 'HASSSİİİKTİİİR' çektikten sonra hala bana gülümseyen o yüze baktım. Yem yeşil gözlere kilitlendi gözlerim. İki saniye sonra çektim gözlerimi çünkü biliyordum. Öyle bir yeşildi ki saatlerce o gözleri izleyebilirdim. Sonra saçlarına takıldı gözlerim. Asi, kahverengi, kıvırcık saçları omzunun hemen altındaydı. Ancak incelemeyi bırakabildiğimde yüzü artık gülmüyordu. Büyük yeşil gözleri şaşkın şaşkın bakıyor, ne ince ne kalın dudaklarını sarkmış bana bakıyordu. Etkilenmemeliydim. Gözlerine baktığım iki saniye içinde anlamıştım. Bu kız beni yakardı. Kafamla hafif teşekkür ettikten sonra sigarayı yaktım. Bir nefes çektim, bir nefes daha... Tam dumanı üfleyeceğim sırada kadifemsi bir ses duydum. Tınısı öyle güzeldi ki... Hele o dudaklardan sözcüklerin süzüldüğünü düşünmek... Bunları düşünürken beynimde bir şimşek çaktı.'Farklı olduğunun farkında mısın?' Evet! Farklı olduğumu biliyordum. Anladığımda ilkokula gidiyordum ama bunu ben seçmemiştim ki. Hesabı da benden kesilmemeliydi. Ters cevap veremezdim. Ama bu beni şaşırtmasına hatta sinirlendirmesine engel olamadı. Yine de kendime hakim olarak bu soruyu geçiştirme kararı aldım. Kendimde beğendiğim o bakışımı atarak (kafamı biraz yana eğerek gözlerimi hafif kısmam ve gülümsemem) sorusunu bi şekilde geçiştirip adını sordum.
Sormaz olaydım. En son güneş batıyordu diye hatırlıyorum oysa ki şuan etrafıma baktığımda saat 10'a geliyor olmalıydı.
Bu kız yani Biray bende 2 soruna yol açmıştı. Birincisi çok güzeldi. Hele ki gözleri.. Tanrı beni ne kadar lanetlediyse onu bir o kadar lütfuyla donatmıştı. Sivilceleri vardı. Bunu o saatlerce oturduğumuzda gözlerimi gözlerinden zar zor çekerken farketmiştim.
İkinci sorun daha da büyüktü. O saatlerce oturduğumuzda ilk kez ön yargılarımdan ve anlaşılamamaktan uzaklaşma kararı almıştım. Bir kerelik bile olsa bu güzelliğer değerdi. Zaten anlatmaktan değil de anlaşılamamaktan yorulmuştum. Sorun değildi. Ama...
Sorular sordu. Cinsellikle alakalı sorularda öyle güzel utanıyordu ki.. Sorularını cevapladım. Ben sordum, pek anlatmadı ama o omuzlar ve o gözler minik bedeninden fazla yük taşıdığını anlatıyordu. Yine de zorlamadım. Anlatmaya devam ettim. Çünkü ilk kez anlaşılıyordum.
Ben anlattım. Anlattıkça anladı. Anladıkça şaşırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
Non-FictionAnnem ve babamın mutfaktan gelen bağırışma seslerini duydum. Merak edip mutfağa gittiğimde annemi yerde, babamı ise annemin üstünde buldum. Babam annemin boğazını sıkıyordu. Annem ise ''Öldür beni. Sen de kurtul ben de kurtulayım. '' diye ellerin iz...