"Senin işin ne? Oturmak mı? Şirketin internetini sömürmek mi? Değil demi?" Doğrulup ayağını yere vurdu. "O zaman ne halt ediyorsun sen!? Görevini yerine getirmezsen geleceğin kapının önü olacak!" Ferzinin sekreter yardımcısı Rüya olduğu yere sinerek ve Ferizine bakmamaya çalışarak masada ki kağıtları toplarken kaşlarımı çattım. Ferzin gözlerini devirerek arkasına döndüğünde kapının yanında dikildiğimi görüp anlık şaşkınlığından kurtuldu ve kocaman bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Bu gülümsemenin anlamı 'herşey yolunda ve kontrolüm altında' demekti. Kırmızı topuklusu ve siyah mini etek-ceket takımıyla yanıma gelip yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Ellerini omuzlarıma koyarak hafifçe geri çekildi. "Selam sevgilim." Dediğinde gözlerimi devirmemek için zor durdum.
"Sencede kıza bir tekme atmadığın kalmadı mı?" Dediğimde oflayarak geri çekildi. "Hakettiği için yapıyorum."
"Her hafta çalışanlarımın değişmesini ben hakediyor muyum?" Dedim kaşlarımı çatıp. Ağzını açtığında elini kaldırdım. "Kimleri kovduğunu biliyorum Ferzin. Buna bir son ver."
Parmaklarını sinirle birbirine sürterken ayağıyla tempo tuttu. "Herhalde senin için göğüs dekoltesini daha da açan ve her saat başı sen istemediğin halde sana kahve getirmek bahanesiyle seni gözleriyle yemeye çalışan sürtükleri şirkette tutacağımı düşünmüyordun!"
Gözlerimi devirdim ve ellerimi cebime soktum.
"Odamı temizleyen Hakan amcada mı bana yürüyor?"
Kollarını göğsünde birleştirip omuz silkti rahat bir tavırla. "Hiç iyi bir temizlik yaptığı söylenemezdi. Ama merak etme kısa zamanda yeni birini bulurum tatlım."
"Ferzin." Dedim gözlerimi kapatıp tek elimi cebimden çıkardım ve alnımı ovuşturdum.
"Burası kıskançlıkla istediğin şeyi yapabileceğin bir yer değil. Burası şirket." Sinirden seğiren gözlerine baktım gözlerimi kısarak. "Benim şirketim. Benim çalışanlarım. Benim kurallarım. Anladın mı? Patronun sevgilisi olman birşeyi değiştirmiyor."
Ferzin ağzı hafif aralanmış öylece bana bakarken geriye bir adım atıp arkamı döndüm ve odama ilerlemeye başladım. O sırada merdivenlerden koşarak çıkan kızı farketmediğim için hafif ve hızlı bir şekilde çarpıştık. Kız saçını geriye atıp yere düşürdüğü dosyaları toplamak için eğildiğinde onu tanıdım. Bu dün bana çarpan kızın yanında ki kısa saçlı kızdı. Dün ki kareli eteğinin yerinde deri siyah bir etek vardı uçuş uçuş.
"Çok özürdilerim efendim." Dedi dosyaları toplarken. Ardından doğrulduğunda şaşkınlıkla ağzı açıldı ama hemen başını eğdi.
"Burda mı çalışıyorsun?" Dedim. Herhalde Ferzin yine birini kovmuş ve yerine bu kız gelmişti.
"Evet efendim. Bugün başladım. Eliyle arkamda ki bir yeri işaret etti. "Pars beyin sekreter yardımcısı ve çevirmen danışmanıyım."
Tek kaşımı kaldırdım. Ferzinin çağırdığı biri olamazdı o zaman. Pars kimseyi çalışanlarına bulaştırmazdı.
"Tamam. Gidebilirsin." Kız başını sallayıp yanımdan geçerken olduğum yerde dikilmeye devam ettim. "Baksana." Dediğimde kafamı çevirip tamamiyle bana dönen kıza baktım. "İsim yakalığı tak ve odama bir kahve getir. Şekersiz.""Pe-pekala." Dedi kız tekrar başını sallayıp dosyaları göğsüne bastırarak. Arkamı dönmeden hemen önce ileride ki odasının camından bizi izleyen Ferzini gördüm. Kıza şaşkınlık, nefret ve kıskançlıkla bakıyordu. Bu kıza da.
Yakalarımı düzeltip odama ilerledim. Koridorun sonunda 5 basamaklık bir merdivenin yukarısında iki kapı vardı. Sekreterimin ve benim odam.
Odama girip masama ilerledim. Masada iki dosya vardı onun dışında kalem kutusu, ince bir deri defter ve not kağıtları vardı. Sade ve sakin bir görüntü.
Koltuğuma oturup telefonumu elime aldım ve arkamı dönerek camımdan görünen şehre baktım. Ardından omuz silktim çünkü önemsemiyordum.
Dosyalara bakmam ya da çalışanlarla ilgilenmem gerekiyordu belki. Ama şuan asıl umrumda olan telefonuma yurt dışındayken yüklediğim oyunun 34. levelini geçmekti.
Basıyorum ben oraya! Kodumun çocuğu atlamıyor tamam mı? Ben olsam ordan rahatça tırmanır önümde maymun tipliye de bir tane çakabilirdim.
Al işte!
"Butonunu sikiyim." Diye homurdandığım sırada kapı çalındı. "Gel." Dedim ve oflayarak telefonu cebime sokup sandalyemi odaya döndürdüm. Kapı açıldı ve içeri elinde siyah kahve fincanımla o kız girdi.
"Kahveniz." Dedi sessizce. Masama yaklaşıp kahvemi önüme koyarken isim yakalığına baktım.
"Zehre.." dediğimde kafasını kaldırıp "hı?" Dedi. Ama sonra toparlanıp geri çekildi. "Benim efendim." Heyecanlı ve tedirgin olduğu belliydi.
"Yabancı dilim var diyorsun yani? Pars seni kabul ettiğine göre.."