Siyah Jip

316 6 5
                                    

Yüzüme hafifçe vuran güneş uyanmama sebep olmuştu. Gözlerimi araladıktan sonra etrafa bakmıştım ve aniden kalkmıştım. Evde değildim. Araladığım mavi gözlerim birdenbire kocaman açılmıştı. Nerdeydim ben?

Daha 5 yaşındaydım, ne olduğunu nerden anlayabilirdim ki. Gövdeme sıkıca bağlanmış ip canımı acıtıyordu. Ellerimi ve kollarımı haraket ettiremiyordum. Korkuyla "baba" diye bağırmaya başlamıştım. Gözlerime dolan yaşlar birden akmaya başlamıştı. Nedenini bilmeden çok korkmuştum. Neden evde değildim ben ?

Ardından gıcırdayarak açılan kapıdan içeriye bir adam girmişti daha önce hiç görmediğim orta yaşlarda bir adamdı. Kimdi bu siyah beyaz giyinen adam ? Kocaman adımlarla kısa sürede yanıma gelen adam bana şu sözleri söylemişti "babanın yaptığı pisliği ona ödeteceğim." Boş gözlerle adama bakarken aklım karışmıştı. Ne demek istiyordu anlamamıştım. Adam kocaman adımlarla tekrar odadan çıkarken sadece arkasından bakakalmıştım. Dediklerini düşünmeye başlamıştım ama hiçbir sonuca varamamıştım.

Adam çıktıktan hemen sonra kapının ardından bir çocuk sesi geliyordu ve meraklı bir sesle babasına sorular soruyordu ama benim tek duyabildiğim "İçeride kim var baba?" dediğiydi. Sesinden benim yaşlarımda olduğunu tahmin edebiliyordum. Babası sert bir şekilde "Seni ilgilendirmez Ege." diye bağırmıştı. Kim bi çocuğa bu kadar sert davranırdı ki. Sonra sesler kesildi ve ayak seslerinden adamın gittiğini anlamıştım.

Kapı tekrar açıldığında irkilmiştim. Kafamı kaldırdığımda benim yaşlarımda bi erkek çocuğu görmüştüm. Sanırım az önce babasına soru soran çocuktu bu. Koşarak yanıma gelmişti.

İsmimi sormuştu. Böyle tanışmıştık. Babası beni öldürecekken o kurtarmıştı beni. Öldürmemesi için saatlerce ağlayıp yanımdan ayrılmamıştı. Çocukluğum geçmişti. 13 yıl geçmişti Egeyle, onun kocaman kahverengi gözleriyle ve bembeyaz teni, hafif sarıya kaçan saçları, kalın dudaklarıyla.

Aramızda 1 yaş var Ege 19 yaşında ben 18 yaşındayım.

Ege 15 yaşındayken babası intihar etti. Neden kendini öldürmek istediğini hiç kimse bilmiyor ve aklımızda bir sürü soru vardı bu yüzden 4 yıldır bu soruların cevaplarını arıyoruz.

Tek bildiğimiz şeyse babam ve babası düşman ama şu an ikisi de yok. Benim babam kayıp kimse nerde olduğunu bilmiyor aynı zamanda Ege'nin annesi de kayıp.

Çok garip 5 yaşında normal çocuklar babasını hatırlar ama ben hatırlamıyorum. Annem ben doğarken öldüğü için onu hiç görmedim.

Ege'nin annesi babası ölmeden 4 gün önce evden çıkıp gitti ve geri dönmedi. Ben babasının intihar sebebinin bu olduğunu düşünüyorum ama Ege sebebin bu olduğuna inanmıyor. O olmasa araştırmaya falan da çalışmazdım açıkcası. Hayatıma devam ederdim.

Bir an "Defne" diye bağıran Ege'nin sesiyle uzandığım yerden kalktım. Ne vardı yine.

Kapıyı tam açacakken birden kapı açıldı nerdeyse yüzüme geliyordu. Azcık yavaş açsa kapıları ölür sanki.

"Neden cevap vermiyosun kaç kere Defne diye bağırdım" dedi sinirli bir sesle.

"Duymadım" dedim boş bi sesle. "Hazırlan çıkıyoruz."

"Nereye?" "Bartın'a" "Şehir dışına mı çıkıcaz?" Dedim meraklı ve şaşkın bir sesle. "Evet" dedi bıkkın bir şekilde.

"Neden?" diye sordum. Gerçekten merak ediyordum ne işimiz vardı orda.

"Çok soru soruyosun Defne. Sus ve hazırlan."

Beni tanıyor istediğim cevabı almadan susmam. Yoksa yine mi bir ipucu bulmuştu. Artık yeter belki de bırakmalıyız bunun peşini. Hiçbir şey çıkmıyor ve geri boş boş dönüyoruz. Öyleyse bu sefer ben gelmeyeceğim.

"Ege neden gittiğimizi söyler misin?" "Tatile gidiyoruz git ve hazırlan işte." dedi yine aynı tonda. Ne yani şimdi tatile mi gidecektik? İkimiz? Bu hiç inandırıcı değil. Bunun altından bir şey çıkacak gibi hissediyorum. Dönüp Ege'ye sinir bozucu bir bakış attım.

"Hazırlanıcak mısın?" dedi boş bakışlar atarak. "Nereden çıktı bu şimdi?" Gerçekten nereden çıkmıştı bu. "Canım öyle istedi." Her canının istediğini yapabilecek gibi.

Hala başında dikilip onu izlediğimi görünce pis bir bakış attı. Sanırım hazırlansam iyi olacak bir de otuz saat söylenmesini istemiyorum. Bazen gerçekten çok sinir bozucu olabiliyor.

Napıcaktık şimdi biz Bartın'da? Tatil lafı bana gerçekten hiç inandırıcı gelmiyor. 10 yıldır hiç tatile gitmemiştim. Yüzemez boğulursam falan gerçekten çok rezil olurum. Düşüncesi bile kötü. Bu yüzden pek denize gireceğimi sanmıyorum.

En sevdiğim kot şortumu da çantaya koyduktan sonra fermuarını kapatıp odamdan çıktım. Ege zaten hazırlanmış beni bekliyordu. Bu sıcak havada siyah uzun kollu kazak giymiş. Ben üstümdeki askılıyla ve ince gömlekle terliyorum. Çok garip birisin Ege. Yine de rampa yaptığı saçlarıyla çok etkileyici görünüyordu.

Geldiğimi fark edince ayağa kalktı. "Hadi gidelim." dedikten sonra kapıya ilerlemeye başladı ben de ağzımı hiç açmadan peşinden ilerlemeye başladım. Birden dönüp anahtarı bana attı. "Arabayı ilk sen kullan Malatya'dan Bartın'a 15 saat. İlk yedi buçuk saat sen kullan sonraki yedi buçuk saat ben kullanırım." dedikten sonra merdivenlerden inmeye başladı. Kaçta orda olacağımızı merak edip saate baktım saat 18.28 di yarın sabah 09.00 gibi Bartın'da olacaktık.

Çantaları bagaja koyduktan sonra ben sürücü koltuğuna geçerken o da yolcu koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdıktan sonra tavanı olmayan arabadan kollarını kapıya koyarak dışarıyı seyretmeye başladı. Sanki bir şeye morali bozuk gibiydi. Üstüne gitmemek için sormadım. Acaba ne düşünüyordu ki. Banane ya ne düşünürse düşünsün.

Hiç konuşmamıştık. Hemde hiç bir kelime bile. Neyi vardı bu çocuğun. Arabayı kullanma sırası Egedeydi artık. Bir benzinlikte durdum. "Defne" "Efendim" Kafasıyla karşıdaki market göstererek "Bir şey istiyomusun?" diye sordu. "Atıştırmalık bişeyler iyi olurdu aslında" "Tamam. Bekle sen burda." "Tamam."

Uzaklaşan Ege'nin arkasından bakıyodum ki yol boyunca arkamızdan gelen siyah jip dikkatimi çekti. Şüphelenmeye başladım artık 7 saat boyunca arkamızdaydı pek umursamamıştım ama şu an dikkatimi çekti bizim durduğumuz yerde durması falan. Arabaya doğru yaklaştım ama içinde kimse yoktu.

Arkadan bir el belimden tuttu ve kulağıma doğru eğildi sessiz ve buğulu bir sesle "Selam güzelim" dedi. Ne olduğunu anlayamadan tepki olarak bir çığlık attım. Arkamı dönerken mendil gibi bir şeyle ağzımın ve burnumun kapatıldığını hissettim. Boğazımı yakan garip bi kokusu ardı. İlk önce ayaklarım ve ellerim karıncalanmaya başladı sonra hissizleşti artık bedenimi taşıyamayacak kadar güçsüzleştiğimde en son hatırladığım şey yere doğru düşmek üzereyken birinin beni tuttuğuydu.

NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin