Organ Mafyası

143 5 3
                                    

Pencereden hafifçe süzülüp gözlerimde son bulan güneş ışığıyla uyandım. Bu anı ikinci kez yaşıyorum sanki. Gövdeme sıkıca bağlanmış ip canımı acıtıyordu. Bir yatakta yatıyordum. Buraya nasıl bağlamışlardı beni? Odada üzerinde olduğum yataktan başka hiçbir eşya yoktu. 

Kapının ardından gelen gülme sesleri ilgimi çekti. İki kişi konuşuyordu. "Ne yapıcaz şimdi?" "Önce işimizi halleder sonra organlarını alıp kızı gömeriz. Ne yapıcaz lan başka?" "İlk ben başlıyorum o zaman sonra sen devam edersin." Neye başlıyorlar ne oluyor? İlk hangi işi halledeceklerdi. 

Kapının açılma sesiyle gözlerimi o tarafa doğru çevirdim. Kirli sakallı bir adam hiç de beğenmediğim bir gülümsemeyle yanıma yaklaştı. Ardından sakallarını sıvazlayıp bir şey düşünüyormuş gibi yaptı ve daha da yakınlaştı. Nefes alış verişlerim ve kalp atışlarım gittikçe hızlanıyordu. Hafifçe üzerime doğru eğildi ve tam nefes alıp bir şey söyleyecekti ki kapı hızla açıldı.

"Uzaklaş ondan pislik!" bu ses çok tanıdık bir sesti. Çok fazla tanıdıktı. Kafamı hafifçe kaldırmaya çalışıp kimin geldiğine baktım. Gelen Egeydi. O kadar mutlu olmuştum ki ama kafamda bir sürü soru işareti oluştu. En çok merak ettiğim soruysa Ege'nin beni nasıl bulduğuydu.

Başımda duran adam aniden dikleşirken Egeye baktı. Arkadan bir adam daha geldi ve Egeyi göstererek " Hakan Arslan'ın oğlu Ege Arslan ve şu an yatakta bağlı olan kız ise Defne Öztürk." dedi. Hırıltılı bir sesle. Az önce başımda rahat bir şekilde duran adam bir anda kasılmıştı. Ne olmuştu birden bire? Tamam Ege'nin babasının karanlık işlerle uğraştığını biliyordum ama çevrede ondan bu kadar korktuklarını bilmiyordum hemde Hakan Bey öldüğü halde.

Herkes odadan çıkarken Ege ipleri çözmek için yanıma yaklaştı. İlk ağzımdaki bantı çıkarırken " 2 dakika başını belaya sokmadan duramıyorsun değil mi? " dedi. Cevap veremedim. Ben hala olayın şokundayım ne oluyordu burada? Tamam organ mafyasının elindeydim. Peki nasıl oldu da kurtulabildim? Neden Egeden bu kadar çok  korkuyorlar.

Ege gövdemdeki ipleri sakin ve sabırlı bir şekilde çözdükten sonra hiç beklemediğim bir hareketle elimden tutup yattığım yerden beni kaldırdı. Hiç düşünmeden Egeye sarıldım. Dur bir dakika ben neden Egeye sarıldım? Düşünmeden hareket edince böyle oluyor. Çok aptalım. Tek sorun şu ki ben sarılırken Ege neden bana sarılmıyor? Yerin dibine battığım anlardan bir tane daha.

Hafifçe beni omzumdan itti ve yüzünü yüzüme denk getirecek bir şekilde elini yüzümde sabitledi. Bu anlardan nefret ediyorum. Çok garip bir an. Şu an Ege'nin soluduğu nefesi soluyorum. Bu güzel aslında. Sadece güzel mi? Tamam bu çok harika. Ne diyorum ben. Sonunda iç sesimi susturdum ve anlamsız bi şekilde Ege'nin yüzüne baktım. Endişeli duruyordu.

" Defne iyi misin? " Yine suratına ifadesiz bi şekilde bakarken "iyiyim" demeyi akıl edebilmiştim. Ne oldu bana böyle ben o kadar çabuk korkan biri değildim. Tekrar Ege'nin yüzüne bakarken gözlerim gözlerinin içine kaydı. Bir an telaşla hemen gözlerimi kaçırdım ve oturduğum yataktan ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldim Ege de hemen arkamdan geliyordu.

Odadan çıktıktan sonra nereye gideceğimi bilmiyordum açıkcası bu evin dış kapısı neredeydi ki? Mantık yürüterek merdivenlerden aşağıya iniyordum ki Ege kolumdan tuttu kafasını eğip hafifçe güldü ve kolumdaki eli beni çekerken bileğime kaymıştı. Şu an fark ediyorum dış kapı benim çıktığım odanın yan tarafındaymış. Yine rezil ettim kendimi. Huy mu edindim anlamıyorum ki.

Egeyi takip etmeye başladım. Araba hemen evin karşısında duruyordu. Ege şöför koltuğuna geçtiğinde ben de yolcu koltuğuna geçtim. Ege arabayı çalıştırıp sürmeye başlarken sonunda dayanamadım ve sessizliği bozdum " Neler oluyor? "  " Sadece organ mafyası seni kaçırdı ve bende seni kurtardım. " dedi kendini beğenmiş bir tavırla. Bir insan hiç mi değişmez 13 yıl önce de aynıydı şimdi de aynı.

" Nasıl kurtardın? " dedim bıkkın bir şekilde. " Şöyle kurtardım ben tam bir şeyler aldım çıktım ve seni birinin arabaya bindirdiğini gördüm  hemen arabanın plakasını aldım. Sonra kimin olduğunu öğrenmesi için plakayı Mustafaya söyledim. Plaka Akif Kaplanlıoğlu'nun çıktı. Akif Kaplanlıoğlu da babamın yakın olduğu arkadaşlarından biri ve bende hemen buraya gelip Akif Kaplanlıoğluyla konuştum. Şimdi ise seni kaçıran adamların öldüğüne emin olabilirsin." 

İlk defa Egeyi bu kadar uzun cümle kurarken görüyorum. Dünyanın sonu geliyor sanırım. Dediğine cevap vermeden camdan bakmaya başladım. 1 gün içerisinde organ mafyası tarafından kaçırılıyordum geri kurtarılıyordum. Şaka gibi bir hayatım var.

***

Sonunda tatil yerine geldik. Gece saat 3 de. Eşyaları yerleştirmeden hemen kendimi yatağa attım. Çok yorgundum. Yeni fark ettim burada sadece 1 yatak var. Ege koltukda mı yatacak şimdi. Gönlüm el vermese de yanımda yatması mümkün değil zaten aynı odada kalmamız yeterince garip. Bir de yanımda yatamaz.

Gözlerimi hafif bir şekilde araladım daha etraf karanlıktı ve çok susamıştım. Yanımda yatan Ege'nin üzerinden uzanıp telefonumu aldım ve saate baktım. Dur 1 dakika yanımda yatan Ege'nin üzerinden telefonumu mu aldım? Ege'nin yanımda ne işi var?

Kolunu dürterek Egeyi uyandırmaya çalıştım ama koluyla beni tekrar yatağa yatmamı sağlamıştı. Ne kadar sıkı tutuyordu böyle kurtulana kadar canım çıkacaktı neredeyse. Şimdi ben kanepede mi yatacağım? Doğruyu söylemek gerekirse bu sefer Egeyi uyandırmaya korktum. Su içip kanepeye kıvrıldım.

Tekrar gözlerimi açtığımda hava hala aydınlanmamıştı ve yatakta uyuyan Ege bir şeyler sayıklıyordu. Ne sayıkladığını öğrenmek için yatağa doğru gittim. Dur bir dakika ne diyor bu çocuk? Gerçek olamaz değil mi sadece rüyasında sayıklıyor sonuç olarak.

NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin