II. BÖLÜM

5 0 1
                                    

Bir kapıya bir de müdüre bakarken kendimi silkip Açelya'nın yanına gittim. Yurdun dışında beni beklerken nefes nefese kalmıştı ve gözlerindeki o korku gayet iyi okunuyordu. Kağıdı elinden alıp ipucu var mı diye kontrol ettim. Henüz olmadığını gördüğümde kağıdı küçük parçalara ayırıp yan tarafımdaki çöp kutusuna attım. Açelya'ya döndüğümde pis pis sırıtırken bir taraftanda gözüyle arkamı işaret ediyordu. Daha bakmaya kalmadan birisi kolundan tutup kendine çektiğinde az birşey de olsa müdür olduğunu gördüm. Henüz neye uğradığımı çözmeye çalışırken çoktan yüzüme sert birşey çarpmıştı. Yere yalpalayıp düştüğümde Açelya'nın da yerde olduğunu gördüm. Hain müdür! Bize tokat mı atmıştı?? Açelya'yla ikimiz birbirimizin elinden tutup ayağa kalktık. Açelya'ya sağ gözümü kırpıp müdürün olduğu tarafa baktım. Arkasına bakmadan, attığı tokatın hesabını vermeden gitmişti. O yurda doğru yürürken arkasından bakarak yumruklarımı sıkıyordum ve içimden küfrediyordum. Açelya'nın bana seslendiğini duydum.
-Ağzını açarak bağır yoksa birazdan kafan patlayacak !
Açelya'ya dudağımın kenarıyla gülümsedikten sonra yurdun aşçısı Deniz Abla uzaktan bize bağırıyordu.
-Kızlaaar! Açelya ve Eylül!! Müdür sizi çağırıyor.
O bağırırken alçak müdürün bizden ne istediğini merak ediyordum. Aptal aptal odasına yürürken resmini gördüm. Çerçevelettirip duvara aşmıştı. Açelya'yla kahkahalara boğulurken birden ciddileşip resme sıkı bir yumruk indirdim. Koşup müdürün odasının kapısını tıklattım.
-Giiiirrr!!
Müdürün sesi değildi. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde Açelya'nın annesini gördüm. Ondan nefret ediyordu. Tıpkı çocukların brokoliyi sevmemesi kadar!
-Sen! Neden buradasın?! Hayatımı mahvedip gittin, beni buraya hapsettin. Ve geri gelmene asla izin vermeyeceğim! Hemen git burdan!
-Korkma küçük kurabiyemmm. Benden kurtuluyorsun.
O kadının iğrenç konuşması midemi bulandırıyordu. Açelya'nın ise hüznü elinin titremesinden belliydi. Müdür hemen söze karıştı. Okulumuzun yandığını ve Antalya'ya gideceğimizi söyledi. Antalya deyince gözlerimin içi parladı ve ayaklarımın tutmadığını farkedip yere kapaklandım. Vücudumu hareket ettiremiyordum... Bu kasılma ikidir oluyordu ve gerçekten canımı fena hâlde acıtıyordu. Birkaç dakika süren bu kasılmamın sebebini doktorlar çözemiyordu. Kasılmam geçtikten sonra müdür dinlenmem gerektiğini söyleyip beni odama gönderdi. Açelya ve annesi ise Antalya'ya gitmek için belgeleri imzalıyordu. Yukarı çıktığımda yatağıma uzandım ve yan masada olan bilgisayarımı kucağıma aldım. Bora'yla olan fotoğraflarımıza göz gezdirirken zar zor konuşmama rağmen ağzımdan şu sözler döküldü.
-Geliyorum Bora! Beni bekle...
Elimi ekranda, Bora'nın yüzünde gezdirirken bir mail geldi. Adını bilgisayara ''Sapık'' diye kaydetmiştim. Gelen mesaj ondandı. Bu adam ya da her kimse ne istiyordu benden! Ahhh!.. Kurtuluyordum ondan. Antalya'ya gidiyorum ve kurtuluyorum ondan!! Ayağa kalkıp saçma sapan dans ederken kapının aralandığını ve Açelya'nın geldiğini gördüm. Bana ne yapıyorsun dercesine bakarken gözümün ucuyla bilgisayarı gösterdim. Açelya bilgisayara gelen açılmamış maili açtım ve ekrana öylece bakakaldı. Ona doğru dönüp onun yüz ifadesini görünce birden durakladım. Noldu gibisinden baktım ve Açelya cevap vermeden dudaklarını ısırdı. Tabi yaa!! Okumamıştım maili. Neden bu kadar sevinmiştim. Hepsi boşunamıydı. Maili açıp okumaya başladım.
-Ne tesadüf. Bende Antalya'dayım. İnan bana birlikte çok güzel vakit geçireceğiz.
Bilgisayar elimden kayıp yere düşerken Açelya tuttu ve kolumdan çekiştirip beni yatağa oturturdu. Şapşalca duvara bakarken Açelya bana sıkı bir yumruk geçirdi. Öyle sertti ki!
-Açelyaaa! Aklını mı deniyorsun kızım! Fena acıdı..!
Bu sözleri söylerken Açelya'ya çoktan bir tokat atmıştım. İkimizde gülerken yanağımızı tutuyorduk. Acısa da gülüyorduk. Ne şapşaldık ama. Kapı tıklatıldı ve saniseler sonra içeri biri daldı.
-Kes gürültüyü! Siz ikiniz, bavullarınızı hazırlayın. Sabah erkenden yola çıkacağız.
Bu bizi Antalya'ya götürecek olan adamdı. Böyle sert çıkışmasına rağmen sevinçliydim. Açelya belime atladı ve bavulların yanına gelene kadar onu belimde taşıdım. Yere yapıştığımızda ikimizde gülmeye başladık.
-Açelya. Ne kadar ağırsın. Bir an belim kopacak sandım. Acil diyete girelim!
Şakacasına söylediğimi anlayan Açelya güldü. Ardından;
-Hadi yeter bu kadar eğlence. Bavullarını hazırla. Uyumaya ihtiyacım var !
-Tamam, komutanın!
İkimiz yine gülerken hazırlama işi az sürdü. Çünkü her gün farklı giyinecek kıyafetimiz yoktu. Bavullarımızı kapının önüne katıp yatağa atladık. Ölü gibi uyumaya başladık.

Kapı kırılırcasına çalıyordu.
-Hadi sizi tembeller! Sizden bir an önce kurtulmak istiyorum!
Ayy! Sanki ona çok meraklıydım. Huysuzlanarak, ayağımızı yere vurarak üstümüzü değişmeye gittik. Saçlarımızı yaptıktan sonra koşar adımlarla yurttan çıkıp arabaya bindik. Aklımdaki tek soru şuydu..!

— NEDEN ANTALYA??! 🧐

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SEN EN'İMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin