İlk Göz Parıltım...

63 8 11
                                    

İLK GÖZ PARILTIM




Zaman aksın dünya dönsün ve gidelim ilk aşkımın yanına :)

Bir varmış bir yokmuş diye başlar
Kalpleri ısıtan masallar
Küçük gülüşün kadar saf
Küçük gülüşün kadar güzel

Zamanın eskileri de bürünmüştür saflığa ve güneş küçük afacanların yaptığı resimlerdeki gibi en tepede dağların arasından turuncu sarı ışınlarını çubuk çubuk üzerimize yansıtmaktadır.O zamanlarda tek derdimiz akşam ezanı okununcaya kadar evin önündeki sokakta oynamaktır.Akşam ezanı okunduktan sonra apartmanın kapısı koca kulenin karanlık ve tehlikeli gecelerine kapanan kapısı gibi örtülürdü.Eğer sen dışarıda kalırsan bakkalın içinde barınan küf canavarlarının parazit enzimlerine hapsolurdun.Karşı taraftaki koca çınar yaşlılıkla kırpıştırdığı üzerinde yeşil tomurcuklar açan gözlerini gece 12 den sonra açardı.Bütün gün boyunca kollarını havada tutmanın verdiği zorluktan sızlanarak gövdesini ve dallarını sağa sola sallayarak gerinirdi.Tellere asılan çamaşırlar kana ve ete bürünüp binaların tepelerinden talim uçuşu yapar gibi bir o yana bir bu yana Caspır'a taş çıkartacak şekilde Caspır'ın kötü amcaları olarak kötülük ve karanlık kokan kahkahalarını atarak uçuşurlardı.İşte ezan okunduktan sonra dışarıda kalırsan kambur ,burnu ağzına değen suratı sivilce ,at dirseği , ben dolu yaşlı ve kötü kadın sizi yakalamaya çalışırdı.Bu kötü kadın yakaladığı çocukların önce kıyafetlerini yırtar sonra da en kötüsü şekerlemelerini ellerinden alırdı.Sonra da sokak sokak seni dilendirirdi.
Çimenler siyah renge bürünür yumuşak ve muhteşem koku sıfatlarını geride bırakarak kötü,paslı,tehlikeli sıfatlarını kendine yakıştırırdı.En kötüsü bizim komşu kızının arkadaşına musallat olan kötü ruhlu üç harfliler senin de bütün hayallerini umutsuzluk şişesine hapseder sonra da cadı gibi şekerlemelerine musallat olurdu.Hayır yani ne dertleri vardı ki bizim şekerlemelerimizle?Galiba bizim hayallerimiz onların yaşlı, çürümüş bedenlerine ve ruhlarına güç veriyordu.

İşte böyleydi bizim hayal dünyamız ,kapının dışında kalırsan kaybederdin.
Ve biz bir apartman çocuk bir bütün dev olarak kötülüklerin üstüne yürürdük.Ama bazı cinsler çıkar ya her yerden bizim apartmanda da Zeynep diye daha familyasını ,cinsini ,alemini çözemediğim bir varlık vardı.Uyuz mu uyuz ,pislik,çirkef ,oyunlardaki beceriksiz arabalık,cazgır şeydi.Yani şimdi ben de biraz cazgırdım tamam kabul ediyorum ama benim cazgırlığım haksızlığa karşıydı. Onun cazgırlığı ise oyunu kaybetmesine rağmen ben kazandım anırışlarını atışıydı.Ah pardon eşeğe hakaret ettim. Öyle nefret ediyorum yani bu kızdan. Hatta size bir sevgi gösterimizden sevgi parçacıkları sunayım.

Bir gün apartmanın kapısının önünde oturuyorum, karşıya bakmışım güneydoğuda arabalarım kaza yapmış hesabı.Türkiyenin ekonomik krizinden acaba takılarımı satarak kurtulabilir miyim diye düşüncelerimle muhabbet ediyoruz.

"Şimdi şirket kurup masraf yapmaya gerek yok arkadaşlar. İlk önce küçük çaplı satışa başlarız sonra da ülke çapında arkadaşlarımla dernekten işi yürütürüz."

"Ben evdeki oyuncak arabalarımı getirebilirim."

Semih. Oyuncak arabalarını.Bize getirecek.Sanırım gökten şekerleme yağacak.Çünkü Semih arabalarını kimseye elletmezdi ve şimdi sırf bu ülkenin geleceği için onları feda ediyordu.gözyaşlarınızı silebilirsiniz dostlarım.Ne kadar da acıklı değil mi?Merve kendi tasarladığı elbiselerini getireceğini söyledi.Merve bizim gelecekteki moda tasarımcımızdır.Nebile yaptığı uçak ve gemi maketlerini getirecekti.Tahmin edeceğiniz üzere Nebile pilot olmak istiyor.Herkes böyle getireceği şeyleri planlarken yani dün konuşmuştuk ama ben Sherlock hesabı kafamda ayrıntıları kaçırmamak için tekrar yaşarken birisi , doğrusu bir beygir gücü saçımdan beni geriye doğru çekti.Yüksek atlama yapanların başı gibi başım geriye sendeledi.Yok ya geri secde yaptım desem daha açıklayıcı olur.
Yerden kalkıp Zeynep'in kafa hizasına geldim içimde biriktirdiğim bütün nefreti ,kinimi elimin ucuna gönderip mübarek elimi onun meymenetsiz suratıyla buluşturdum.Bunu yaptığım sene sınıfta kaç erkeği dövmüştüm sayamam .Ben sinirlendiğimde kendinize saklanacak delik arasanız iyi edersiniz.Ama sakin olduğum zamanlarda iyilik perisi gibi kızımdır Allah var.Kız geriye doğru yol aldı tabi darbeyle.Daha bir de ellerini kollarıma doğru uzatmış ellerini köpek patisi gibi sallayarak kavga etmeye çalışıyor.Tabi ben gülmekten vuramıyorum ki buna .Geçmiş karşıma aramızda bir metre mesafe var en az .O uzaklıktan ışın kılıcı falan yolladığını zannediyor herhalde .

"Zeynep tatlı köpek yavrusu taklidi yapmayı bırak da konuşalım ,medeni bir insan olarak senin derdini dinliyorum dökül bakalım."

O zamanlar da içimde bir bad girllük varmış hani.Bu başladı ciyak ciyak bağırarak konuşmaya.

"Siz madem yardım topluyorsunuz neden bundan benim haberim olmuyor?"

"Kusura bakma ama Zeynep en son birlikte piknik yapalım dediğimizde sen hiçbir şey getirmeyip bütün pasta böreklerin üstüne çöreklenmiştin.Ve ayrıca beni evinize bilgisayar oynamaya çağırıp ben oynamaya çalışınca beni kışkışlayıp bu benim sen oynayamazsın demiştin.Yani ne zaman mesele bir şey paylaşmaya gelse ya sen ortalıktan kayboluyorsun ya da birlikte planladığımız şeyler de hep oyunbozanlık ediyorsun. Kusura bakma ama biz seni bu Yonca grubuna layık bulmuyoruz.Zaten bildiğin üzere ha belki bilmezsin de ben seni engin bilgilerimde aydınlatayım yonca dört yapraklıdır ve dört yapraklı yonca milyonda bir bulunur ,biz de birlikte bir gün dört yapraklı yonca bulduk.Yani Semih ,Merve ,Nebile ve ben.Sen o gün bizimle kavga ettiğin için gelmemiştin. Bu yüzden de ilgilenmezsin diye söylemedik."

Vay be o kadar dolmuşum ki kaç kelimedir vermediğim nefesi göğsümden dışarı özgür bıraktım.Zeynep' in gözleri doldu ve evvet hoşgeldiniz *Benim Kızımı Kim Ağlattı* adlı aile programına. Ben de arkasından bağırdım o yukarı doğru koşarken.

" Koş koş çabuk yetiştir annene söylediklerimi çarpıtarak.Bakalım bu sefer neresini uyduracaksın?"

Zeynep hep böyle yapardı.Biz onunla sakince konuşmaya derdinin ne olduğunu anlamaya çalışırken o bebek gibi ağlar ve annesine gidip şunlar beni ağlattı ben hiç bir şey yapmadım ki eşliğinde timsah gözyaşları dökerdi.Biz de annelerimizin ısrarıyla edepli çocuklar olarak kapılarını çalar annesinin bizi azarlamasına karşın özür dilerdik.Ama artık tak etmişti.Bu şımarık kızın yaptıkları.

Size Zeynep'in saçmalıklarını daha sonra uzun uzun anlatırım.Şimdi gelelim benim ilk göz ışıldamama.İlk göz ağrım diyemem ben ona.O ağrı olamaz çünkü bir parıltı ,yıldız kayması,tatlı bişeyler olabilir.Şimdi nerdedir acaba ,yine kimlere gülümsüyordur o karamel gözleriyle?

Okulun ilk günü spaydırmen kostümü giymiş oğlanların,pembe boya fıçısına düşmüş kızın,bağırıp çığlık atan ikizlerin arasında sıkışmış bir şekilde sırada ilerlemeye çalışıyordum.Tabi karşıma yuvarlak yumuşak bir şey çıkana kadar.Bir çocuğun göbeği trafiği tıkamıştı.Ne kadar çocuğu itsem dürtsem de dönüp bakmadı.O kadar yağ tabakasından kemiğe ulaşmak zor oluyor tabi etki yapabilmesi için.

"Kenara çekil de hanımefendi geçebilsin Ayhan."

Allahım sesi duymamla fillerin kalbimde ritim tutması bir oldu. We will rock you ritmi eşliğinde kafamı arkaya doğru çevirdim.Bedenim de bu tatlılığı görmenin verdiği etkiyle kendisini geriye çevirdi. Gözleri gerçek saf karamel rengindeydi.Saçları buna uyum sağlayacak tonda kıvırcık lüleleriyle yüzüne şirin,yakışıklı,asi bir hava katıyordu. İncelememi tamamladıktan sonra nihayet elimi uzattım.

"Merhaba , ıııı şey yani teşekkür ederim.ben , ben ..."ismimi unutmuştum neredeyse.Ben söyleyene kadar o atıldı.

"Sen Sakar. Ilerinden sana bakıyorum geldiğinden beri kaç defa düşme tehlikesi atlattın?"

Doğru söylüyordu az kalsın koşarken düşüyordum da yanımdaki gözleri kapaklarının içine hapsolmuş kız beni kurtardı.Biraz ilerlememe kalmadan bir hödük de bana çarptı ve yine çekik ,gamzeli kurtarıcım kolumdan beni yakaladı.Ama ben asla sakar sıfatını kabul etmezdim.Anneme bana her sakar deyişinde "ben sakar değilim sadece kafam ve dikkatim dağınık"sözlerini yapıştırırdım.Ama onun ,yani karameller prensinin bana "sen sakar" deyişi içimde dudaklarıma doğru oluşan bir gülümsemeyle tepki yaptı. Sesi gözlerimi kırpıştırıp tekrar ona bakmamı sağladı.

"Tanıştığıma memnun oldum Sakar ben de ..."

Evvet 2. Bölümle karşınızda referans yapıyorum sevgili okuyucularım . Bir yolunu buldum ve size yeni bölümü okuma zevkiyle başbaşa bırakıyorum.Buralarda gerçekten yeniyim ve desteğinize ihtiyacım var.Ve beni yalnız bırakmayacağınızı biliyorum.Diğer macerada görüşmek üzere .Yorumlarınız en büyük destekçim ona göre;)

BayanDomatesYanaK

GEZEGENİMDEKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin