ATEŞ GECESİ ROMAN ÖZETİ REŞAT NURİ GÜNTEKİN
KİTABIN ADI : ATEŞ GECESİ
KİTABIN YAZARI : REŞAT NURİ GÜNTEKİN
YAYIN EVİ VE ADRESİ : ÜLKÜ YAYINLARI
BASIM YILI : 1983
1)KİTABIN KONUSU:
Bir gencin İstanbul’dan Milas’a sürgün gönderilmesiyle başlayan yarı acı yarı tatlı günlerine bir de yeni bir, önceleri karşılıksız fakat çabaları sonucunda, karşılıklı büyük bir aşkın doğmasını anlatıyor.
2)KİTABIN ANA FİKRİ:
Birbirini seven insanların er ya da geç, tüm zorluklara rağmen kavuşup mutlu olabileceğini ve bunun onlar için belki de daha hayırlı olacağından bahsediyor.
3)KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap sade ve anlaşılır bir dille yazılmış, içinde birçok yabancı kökenli kelimeler olmasına rağmen geneli ele aldığımızda kolayca anlaşılıyor.Yazar hazin bir aşk hikayesini, oldukça güzel bir dille anlatmış.
4)KİTABIN ÖZETİ:
Murat Bey Milas’a sürgün gönderildiği gün onu kaymakam bey karşıladı. Kaymakam Murat Bey’i gördüğünde başta şaşırarak sürgün sen misin çocuğum dedi. Çünkü Murat Bey fiziki görünüşüyle yaşından oldukça küçük gösteriyordu. Kaymakam kısa bir zaman sonra yanındakileri (Doktor Selim Bey’i, Ceza Reisi Akif Bey’i) Murat Bey’e tanıttı.
Fakat zaman geçtikçe alışmaya başlıyordu. Mahalledeki kızlarında Murat Bey’e oldukça fazla ilgi göstermesi, onun daha çabuk mahalleye ısınmasında yardımcı oldu. Murat Bey Varvar Dudu adında, kırk yaşlarında dul bir kadının evinde kalıyordu. Varvar Dudu Murat Bey’i zamanla oğlu gibi sevmeye başladı. Onun üstüne o kadar düştü ki, Murat Bey ‘de Varvar Dudu’yu annesinden farksız görmeye başladı. Dürüstlüğü, saygınlığı ile tüm mahallenin sevgisini kısa sürede kazandı. Bir gün kaymakam, Selim Bey ve Murat Bey bir iki kadeh içmeye gittiler. Murat Bey yaşı itibariyle kaymakam ve Selim Bey’den küçük olmasına rağmen, onlara ayak uydurabiliyordu. Hatta kaymakam, içkininde tesiri olsa gerek Murat Bey’e ‘Murat Bey çocuğum, diyordu, sen artık yaşın itibariyle olmasada vaziyetin itibar, yle koskoca erkeksin…Beyhude riyakarlık yapmayalım…’dedi. Bu sırada Murat Bey mahallede çeşitli muzurluklara da başlamıştı. Murat Bey uzun boylu, yeşil gözlü, yakışıklı bir gençti. Murat Bey önce Stematula isminde bir genç kıza ilgi duydu. Stematula pek güzel olmamasına karşın, bakışlarıyla insanı büyülüyebiliyordu. Murat Bey’de başta o bakışlara kendini kaptırdı. Stematula’da gözlerini Murat Bey’den alamıyordu. Stematula gitgide Murat Bey’e aşık olmayabaşladı. Her zaman onu izliyor, sırf onu görmek için günde üç beş kez Varvar Dudu’nun yanına geliyordu. Fakat zamanla Murat Bey, Stematula’dan soğudu. Onun kendisinin peşinden hiç ayrılmayışı, sırf kendisini görmek için evine üç beş defa gelmesi Murat Bey’i rahatsız ediyordu. Stematula Murat Bey’i kıskandığından mahalledeki diğer kızlar hakkında, Murat Bey’e asılsız dedikodular ediyordu. Onlar hakkında yalan yanlış bilgiler vererek Murat Bey’in onlardan soğumasını istiyordu. Fakat zaman geçtikçe Murat Bey, Stematula’nın asıl yüzünü amlamaya başlıyordu. Ve zamanla mahallenin neşeli kızlarından birisi olan Rina’ya gönlünü kaptırdı. Rina güzel bir kızdı.
Murat Bey bir akşam Rina’ya kasabanın kilise meydanına hayli uzak bir yerde rastladı. İkisi birlikte mahalleye kadar geldiler. Ertesi akşam Rina’ya hemen hemen aynı yerde, ikinci kez tesadüf etti. Murat Bey’in o akşam Rina’ya karşı içinde bir şeyler kaynamaya başladı. Bir gün Varvar Dudu. Murat Bey’in şerefine evlerinde bir ziyafet tertip etti. Herkesi bu ziyafete davet etti. Yemekte Rina ile Murat Bey hep göz gözeydiler. Stematula bunun farkında idi fakat hiç bir şey yapamıyordu. Ama bir şey yapmak için fırsat koluuyordu. Bir ara Rina, Murat Bey’bir şey anlatmak istemiş ve sesini diğerlerine işittirmemek istiyor bir tavırla Murat Bey’e yüzünü yaklaştırdı.