Firavunun imanı özet, firavunun imanı özeti, firavunun imanı kitap özet, firavunun imanı kitap özeti, firavunun imanı kitabı özeti, firavunun imanı kitabın özeti, firavunun imanı kitabının özeti, firavunun imanı roman özet, firavunun imanı roman özeti, firavunun imanı romanı özeti, firavunun imanı romanın özeti, firavunun imanı romanının özeti, firavunun imanı hikaye özet, firavunun imanı hikaye özeti, firavunun imanı hikayesi özeti, firavunun imanı hikayesinin özeti, firavunun imanı öykü özet, firavunun imanı öykü özeti, firavunun imanı öyküsü özeti, firavunun imanı öyküsünün özeti
FİRAVUNUN İMANI TARIK BUĞRA ROMAN ÖZETİ
Tarık Buğranın milli mücadele dönemini anlatan tarihi romanlarının üçüncü cildidir. Eser Kurtuluş savaşının Kuvay-i Milliye ve Çerkez Ethem dönemlerinin anlatıldığı kısımdır. Sakarya savaşı öncesi ve sonrasında ele alması bakımından zincirin son halkası kabul edilmiştir. Yeni bir devletin kuruluş günlerini, çıkarcıları, vatanı satanları, halkını arkasından vuranları, vatana ihanet edenleri ve bunlara karşı yiğitleri, soyluları yürekli mert baba yiğitlerin mücadelesi yansıtılmamıştır. Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış olan düşmanları, vatanın kurtulması ve bağımsızlık uğruna halkın uşaklarla, satılmışlarla olan kıyasıya yaptığı bir savaşı ve bunların içindeki yorgun, bitkin, fedakar millet gözler önüne serilir.
Herkes kendisine göre doğru olanı seçme çalışmıştır. Yapılan, çalışma yöntemleri farklıdır. Farklı olmasına da tek bir sonuç isteği vardır ortada; oda bağımsızlık! Öyle bir millet ki zekasıyla, cesaretiyle, yürekliliğiyle, mertliğiyle, şefkatiyle, adaletiyle yıllarca ne olursa olsun kimseye hiçbir millete boyun eğmeden, bu uğurda boyunduruk altına girmektense ölmeyi yeğleyen nice masallara, efsanelere, hikayelere konu olan tarihi ile şanı ile Türk milleti, kurtuluş savaşı ve Osmanlının bu durumları karşısında halkın tutumunu devletin göz ardı etmesinin sonucunda kurtuluş savaşının içine girince büyük bir gücüğün altında kalmış gibi hisseden Türk halkı ne yapacağını şaşırmıştır. Herkes bu durumdan nasıl kurtuluruz diye düşünürken, devletin her türlü olaya kayıtsız kalması karşısında halk kendi başının çaresine bakmaya çalışmıştır. Herkes belli grup ve düşünce etrafında toplanmaya başlar. Halkı harekete geçiren devletin içinde bulunduğu durum, işgaller, devletin işgallere karşı düşmana boyun eğmesi ve halkı koruma çabasına girmemesidir.
Sakarya meydan muharebesi 5 Ağustos 1921’de başlar. Kıran kırana mücadele eden Türk askerleri bir tarafa, bir tarafta da meclisin tutumu ve davranışları bu eserin ilk otuz sayfasında anlatılmıştır. Meclis-i mebûsan 318 kişiden oluşmaktadır. Sakarya meydan muharebesi öncesinde bu meclis başkumandanlık yetkilerini M. Kemal’e devretmiştir. Meclisin bu yetkilerin verilmesini doğru bulmuyordu. Neticede oy birliğiyle yetkiler M. Kemal’e verildi. Değişik fikirlere, inançlara, eğitimlere mensup birçok kişinin oluşturduğu bu meclis bu kadar ayrılığa karşı tek bir noktada birleşmişti:Vatanın kurtuluşu ve bağımsızlığı! Kimi M. Kemal ve orduyla devletin kurtulacağına inanıyor, kimi ise M. Kemal’de böyle bir gücü görmüyordu.
Halk tükenmiş, çaresiz ve yorgundu. Herkes çoluk,çocuk cephede yer almış; malını canını, sevdiklerini ortaya koymuştu; bu uğurda Tarık Buğranın milli mücadele döneminde görmediği yapılanları anlatırken çoğu insanın görmediği yada görmek istemediği bir tarafı ele almıştı eserlerinde. Onun eserlerini değerli kılanda bu zaten; millet olarak kurtuluş savaşı esnasında yapılan fedakarlıklar,verilen mücadeleler ikinci planda yer almış, üstelik öz dine de inilmemiş, genel olarak ele alınmıştır.
Biz millet olarak ta geçmişten bugüne hep olağan üstü özelliklere sahip kahraman fikrini kabul ederek, hep bir öndere ihtiyaç duymuştur. Ama tek bir kahraman! diğerleri kahraman bile olsa bu pek göz önünde bulundurulmaz. Tarık Buğra geçmişten gelen bilgileri ve birikimleri sonucunda böyle bir günü fark etmiş ve dile getirmiştir, gözler önüne sermiştir.