Dün geceden erken kalkmak için kurduğum alarmım şiddetle çalmaya başladı. Elimi geçen sene aldığım, fazla güzel gözükmeyen telefonuma götürdüm. Ne kadar eski olduğunu düşünerek alarmımı kapattım. Ayağa kalkınca dün gece ne kadar çılgın yattığımın farkına vardım. Yorganım neredeyse ters dönmüştü, bu üzerindeki gökkuşağını ters görmeme sebep oluyordu. Bu çirkin şeyi hangi kafayla aldığımı düşünüyordum. Çocukken böyle şeylerden hoşlanıyor olmalıydım. Burada fazla aksesuar, parfüm, toka tarzı şeylerim yoktu çünkü buraya iki ayda bir uğruyordum. Burası babamın eviydi.
Annemin evine gitmek her zaman babam için zor olurdu. Benden ayrılmak istemediğini söylerdi ve babamı çok seviyordum. Bu düşüncelerden sıyrılıp, ayağa kalktım. Dolabımın üzerinde ayna vardı. Aynaya baktığımda dünden kalma siyah kalemin gözümde panda gözüne benzer izler oluşturduğunu gördüm. Bir daha makyajla yatmamak adına aklımın içinde birkaç söz söyledim. Belimin üzerine düşen saçlarımı dağınık bir şekilde bağlayıp çantamın içinde makyaj temizleyici toniğimi aramaya koyuldum. Pamuğun üzerine döktüğümde babamın kapıyı çalıyor olduğunu farkettim. "Kapı açıksa, bu girebileceğin anlamına geliyor, baba!" Babama bu şekilde sinirleniyor gibi yapıp, şakalaştığımız anlar olurdu. Sanrım ne kadar büyürsem büyüyeyim, bu şakaları yapmaktan asla sıkılmayacağım. "Öyle mi, küçük hanım! Benim de buraya gelmem kahvaltının hazır olduğu ve aşağı inip oturman gerektiği anlamına geliyor!" Sinirli seslerimize ikimizde gülmüştük. "Pekala, baba." deyip arkasından onu takip etmeye başladım.
Kahvaltı rutini, her zaman bir bardak meyve suyu ve eğer babamın iyi günündeysek kalp şeklinde krepler. Tabağıma fazladan krep koyduğuma sevinmiş olmalı ki, gülümsedi. "Ee, Steph annene gideceksin, çantanı hazırladın mı?" Sesindeki imayı beynim mi kurguluyordu yoksa gerçekten var mıydı merak ettim. "Ah, evet" Bu kısa bir cevaptı ama annem konusunda fazla konuşmazdık. İki gün sonra yeni okulumda üniversiteye gideceğim gerçeği yüzünden beni fazla da sıkmamaya çalıştığı belli oluyordu. "Arabaya çantalarını koyacağım." Düşüncelerimi babamın sesi dağıttı ve mırıldanmaya benzer bir ses çıkarmama neden oldu. Tabaklarımızı lavabonun içine koyup üst kata üstümü giyinmeye gittim. Açık mavi renginde ayak bileklerimin hafif üzerinde olan bir pantolon, üstüme beyaz bir t-shirt geçirdim. Alt kata indiğimde babam evden çıkmıştı ve kapıyı kilitlemem için anahtar kapının üstündeydi. Kilitleyip, her zamanki arka koltuktaki yerime yerleştim. Çalan Birdy şarkısını duyunca kafamı geriye doğru yaslayıp hayallere daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yıldızlar
Fanfiction"Yeni bir üniversiteye geçiyordum. Bu yabancı olduğum koridorlarda kesinlikle bir şey dönüyordu. Buraya gelmeden önce tamamen derslerine bağlı, ailesinin dediklerine uyan bir kişiydim. Neler oluyordu ve ne yapmam gerekiyordu? Aklımdan çokça şey geçi...