''Korkmuyorum.''
''O zaman ışıkları kapatalım?''
''Bırak öyle kalsın.''
Her şey açıkça görülebiliyordu. Otel odasının parıldayan ışığının altında Wonho ve Seyoung, çok rahatça birbirlerini görebiliyorlardı. Zaten şu an birbirleri dışında görebildikleri başka bir şey de yoktu. Çekilmemiş perdeler, çıkartılmamış ayakkabı ve parıldayan gözler...
-
Pantolonun fermuarını açarken yavaşça belinde dolanan ellere daha fazla dayanamıyordu, vücudu tamamen sıcacıktı. Pantolonundan sonunda kurtulduğunda yeni hedefi çamaşırıydı. Seyoung'a parlayan gözleriyle bakan ve vücudunun hassas noktalarını keşfe çıkan gezgin Wonho, çamaşırının bacaklarının arasından kaydığını fark edince gülümsedi. Hala yalnızca üst bedeni üzerinde çalışmaktan ileriye gitmemişken çoktan onun tarafından soyulmuştu. Bu kadar acele etmesine ne gerek vardı? Bu gece hiç sabaha ermeyecekti nasılsa.
Eli yavaşça pantolonundan içeri sızdığında Seyoung'un hafifçe aralanan dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
