32.Bölüm

657 47 62
                                    

(Şarkıyla beraber okumanızı tavsiye ederim)
***
Bu sırada kapı açıldı. İçeri doktor girdi.
"Beyefendi, sizinle özel konuşmak istiyorum" dedi ve Enes'i gösterdi. Enes ve Doktor dışarı çıktılar.
"Ne oldu doktor bey?" diye sordu Enes.
"Başak Hanım'ın....Söylemek istemiyorum ama Başak Hanım'ın beyninde tümör var. Ve çok ilerlemiş. Sadece 6 ay daha yaşayabilir." (Yazar: Allah korusun) dedi.
"Ne?! Bu olamaz!" dedi Enes.
"Oldu bile. Üzgünüm a-" dedi. Enes doktorun sözünü böldü.
"Tedavisi var mı?!" diye sordu.
"Üzgünüm ama tümör ilerlemiş. Artık tedavi edemeyiz" dedi. Enes delirmişti. Doktor uzaklaştı. Enes camın önünde eğildi ve ağlamaya başladı. Nasıl olabilirdi bu? Hilal ve Yudum odadan çıktı.
Enes Batur Sungurtekin;
"Enes? İyi misin?" diye sordu Yudum. Ayağa kalktım.
"Değilim!" diye bağırdım. Ve ikisi de korktu. İçeridekiler de bana bakıyorlardı.
"Enes sakin ol, doktor ne dedi anlatsana!" dedi Hilal.
"Başak... Beyninde tümör varmış... Ve ilerlediği için tedavisi yokmuş, Başak'ın 6 ay ömrü kalmış(!)" dedim. İkisi de çok şaşırmıştı.
"Sen ciddi misin?" diye sordu Hilal.
"Şaka yapar gibi bir halim mi var?! Bütün sevdiklerimi teker teker kaybediyorum!" dedim.
"Enes biliyorum çok zor bir durum ama eğer gerçekten doğruysa Başak'la daha çok zaman geçirmen gerekiyor" dedi Yudum. Kafamı sallayıp gözyaşlarımı sildim. Daha sonra içeri girdim.
"Enes az önce ne oldu sinirlendin falan?" dedi Başak. Ona nasıl yalan söyleyeceğim?
"Biz çıkalım gençler" dedi Hilal. Herkes şaşırarak çıktı.
"Gerçekten Enes! Ne oluyor burada?" dedi Başak sinirlenerek. Sinirlenmekte haklıydı. Ellerini tuttum.
"Başak senin beyninde tümör var. Ve çok ilerlemiş, 6 ay ömrün kalmış" dedim. Başak'ın gözleri doldu. Hiçbir şey söylemedi.
***
-1 Yıl Sonra-
İşte bugün, Başak'ın ölümünün üzerinden tam 6 ay geçti. Yağız ve Derin 1 yaşında, ama ne fark eder ki? Annesiz büyüyorlar, hem annelik hem babalık etmeye çalışıyorum onlara.
"Bayba! Mama iştiyoyum beyn" dedi Derin. İkisini de mama sandalyesine oturtup yemeklerini yedirdim. Bugün onları ilk defa annelerinin mezarına götürecektim.
"Çocuklar,bugün annenizin yanına gideceğiz" dedim.
"Olleyyy!" diye bağırdı Derin. Yağız ise garipsemişti.
"Ama aynemiz ölymemiş miyşdi?" diye sordu. Yanağından makas alıp zorla gülümsedim.
"Olsun,yanına gideceğiz. O bizi yanında görünce çok sevinecektir" dedim. Hızlıca yemeklerini verdim. Üstlerini değiştirdim ve Azim'e bindirdim. Azim demişken, YouTube? Başak'ın ilk öldüğü zamanlarda bir süreliğine ara vermiştim. Video atmaya devam ediyorum. Videolarım artık o kadar da eğlenceli değil...
***
Elime 2 şişe su aldım. Derin ve Yağız annelerinin çiçeklerini götürüyorlar.
"Haya geymediyk mi?" dedi Yağız.
"Geldik,işte burası" dedim ve ilerledim. Çocuklar da peşimden gelmeye çalışıyorlardı. Mezara su döktüm. Derin ve Yağız çiçekleri yerleştirdiler.
"Sevgilim, biz geldik. Bunlar çocuklarımız,sana bahsetmiştim. Ama getirememiştim. Bak şimdi buradalar." dedim. Toprağı sıktım ve kokladım.
"Biliyor musun? Seni çok istiyorlar. Ama senin yanına gelemiyorlar. Keşke şuan da burada olsaydın. Gül kokunu içime çekerdim. Ama yoksun, seni çok özlüyorum..."

Bölüm Sonu...
-Başak öldü, galiba gerçekten sonlara yaklaşıyoruz.
-Enes ne yapacak???
-Düşüncelerinizi yorum yapmayı unutmayın.
-Enes ❤️ Başak

Pastane(EnBa) #Wattys2018-TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin