Öncelikle bu konuya bir açıklık getirmeliyiz. İnsanlar sever. Elbet birini severler. Her zaman böyle olur. Hiç sevmedim diyen insan yalan söyleyen insandır. Birini gördüğünde, yani diğer insanlar için sıradan olduğu halde seni heyecanlandırabilen birini gördüğünde, elin ayağın birbirine dolanıyorsa, nefes alışın dahi değişiyorsa ve o kişiyle konuşmaya çalışırken saçmalıyorsan kötü bir haberim var;
Aşıksın !
Fakat bu aşk nedir? Basit bir duygu mu? Tabii ki hayır. Bu zamana kadar ne basit oldu ki sen kalbinde hissettiğin aşkın basit olmasını bekliyorsun? Kalp atışların bile değişir. Hayatını aşık olduğun kişiye göre yaşamaya başlarsın. Sabah onunla kalkarsın. Günün onu düşünmekle başlar. "Acaba o da beni düşünüyor mu?" dersin. İşte bu kısım klasik. "Acaba o da beni düşünüyor mu?". Her neyse bu basit durumlardan sonra gece yatarken onu düşündüğün için rüyalarında bile seninledir hayatının aşkı. Mesele bu değil zaten. Eğer kavuştuysanız onunla hiç sorun yaşamazsın. Fakat eğer tek taraflı bir aşk yaşıyorsan lanet olsun diyebileceğin bir hayatın olur. Tabii ki bir süreliğine. Neyse bu tek taraflı aşka sonra döneriz.
Öncelikle karşılıklı bir ilişki. İlk evreler. Yani canım cicim ayları anla işte. Mesajlar, konuşmalar, tanıma çabaları. Birbirinin karşısında sudan çıkmış balığa dönmek. Güzel şeyler bunlar. Her güzel şeyin bir sonu var tabi ki. Bu evre en fazla 3 ay sürer. 3 aydan fazlasını görmedim.
Sonra ikinci evre. Eğlenceli vakit geçirmek. Sinemalar, konserler, buluşmalar, partiler. Ve daha bir çok olay. Üzgünüm bu da öyle uzun süren bir evre değil. Buna bir süre veremem ama bir süre sonra elbet bir taraf yorulur bundan. Merak etme çok uzun değil sona yaklaşıyoruz.
Üçüncü evre. Sıkılma dönemi. Bir ilişkide yaşanabilecek en lanet dönem diyebiliriz. Yeni arayışlar, mesajlardan sıkılmalar. Konuşmamak için bahane aramalar. Genelde bu evrede iki taraf birbirine karşı güvenini kaybeder. Ve saygıda aynı şekilde kaybedilir.
Dördüncü ve son evre. Dediğimiz gibi üçüncü evrede kaybolan güven ve saygı büyük sorunlara yol açmaya başlar. Bir ilişkiyi ayakta tutan güven ve saygı da ortadan kalkınca tahmin edebileceğiniz gibi iki tarafta karar alıp ayrılır. Tabi burda genel ilişkilerden bahsediyoruz. Daha uzun ve daha iyi ilişkiler yok değil. Ama istisnalar kaideyi bozmaz.
Evet şimdi zor kısımdayız. Tek taraflı aşk. Bu yazıları yazarken bunu bizzat yaşayanlardanım. O her aklınıza geldiğinde kurduğunuz hayalleri tahmin edebiliyorum. Gece tam tatlı bir uyku tüm bedeninizi sarmışken o aklınıza gelir. Hayallere dalarsınız. Ve şanslıysanız biraz da günün yorgunluğu sizi hayaller ile uyutur. Bakarsınız şans size gülümser ve bir hayalinizi rüyada yaşayabilirsiniz. Evet sadece bu kadar. Daha ilerisi yok. Gerçek sanıp sevinirsiniz sonra alarımın çalmasıyla uyanıp tekrar gününüze lanet ederek başlarsınız. O aklınıza her geldiğinde biraz buruk bir sevgi yeşerir içinizde. Belki yalnızken gelir aklınıza. Müzik dinlerken. Gözlerinizden birkaç damla yaş süzülür, yanağınızdan aşağı kayıp düşer sessizce. O göz yaşı değildir işte. Aşk damlalarıdır onlar. Kaynağı göz değildir onların. Kalpten gelir. Ağlarken kalbin sızlamadımı hiç? İşte sebebi bu.
Evet her zaman birileri sever ve birileri sevilir, birileri mutlu olur birileri ise her zaman tek taraflı aşkı yaşar. Kimsenin suçu değildir zaten bu. Herkes kendince haklıdır (!). Hem de her zaman. Aşk mı ? Aşk hep aynıydı. Milattan öncede aynıydı şimdide aynı. Kişileri değişti. Mekanları Değişti. Ve belki bahaneleri değişti ama aşk aynı aşk.
Aşk aslında güzel. Ama yaşayabilecek kadar şanslıysanız.