3. Bölüm

10 0 0
                                    

İyi okumalar yavru kuşlarım...💖

🌹    🌹    🌹     🌹    🌹    🌹     🌹    🌹

     Gerçekten inanmıyorum. Tam kurtuldum derken tekrar... Mesaj, eskiden bana takıntılı olan bi salaktan. Gerçekten takıntılıydı. Ve eğer istediği şeyleri yapmazsam hakaret ediyordu. Hoş, onu yerin dibine gömüyodum bunu her yaptığında. Tamam olayı anlatiyim. Geçen sene orta okula yeni transfer olan bi çocuk bu. Adı Furkan, tam bir pislik. Ve yanlış anlamayın hiçbir insanı dış görünüşüyle yargılamam ama bunun içindeki fesatlık resmen dışına vurmuş. İğrenç bir karaktere sahip, gerçekten tiksiniyorum. Neyse, Furkan ilk geldiğinde iyi davranıyordu fakat sonra hareketleri tuhaflaşmaya başladı. Gece mesaj atmaya başladı. Ne giyiyosun, ne yapıyosun? Her terslediğimde hakaret ediyordu. Cibiliyetsiz! Bundan uzak durdum, her yerden engelledim. Ama nafile, kendine bir sürü hat almış sırf bana ulaşabilmek için. En son tehtit ettim polise şikayet edicem diye. Gerçekton çok korkmaya başlamıştım çünkü. Ondan sonra bi daha yazmadı. Ama şu an yazıyor. Numaramı iki kere değiştirmiştim. Nasıl buldu beni? Mesajini açtım
"Beni özledin mi?😋"
Pezevenk. Önce cevaplamadım ama mesaj atmaya devam ettiği için cevapladım.
"Birilerinin özlemimden eli ayağı tutmaz olmuş belli ki"
"Seni anan bile özlemez"
"Oww sinirliyiz bakıyorum"
"Kes! Nerden buldun numaramı!?"
"İsteyip de elde edemiyceğim şey yok😉"
"Defol!"  yazıp her yerden engellemeye başladım. Başka bir numaradan mesaj attı.
"Sana küçük bir süprizzz. Kapının önündeyim!! Ve gece olmasına ramen çok sıcak. O yüzdeeenn çabuk kapıyı açç"
Kapının önündee mi!? Adresimi nerden buldu!? Gerçekten çok korkmaya başladım. İstemsizce gözümden yaşlar akıyordu. Sessizce kapıya gidip kontrol etmek istedim. Kapıya geldiğimde kapı deliğinden baktım... Gerçekten burdaydı! O sapık burdaydı! Yardım... Plutos... Hemen odama çıkıp telefonumu aldım ve... plutosun numarası yok ki bende! Kocaman bir siktir! Keşke alsaydım. Biraz düşündükten sonra onların evinin oraya gidip Plutos'tan yardım istemek geldi aklıma. Şu anki en mantıklı şey olduğu ve aklıma tek bu fikir geliği için evin anahtarını ve telefonumu alıp aşağıya indim. Ayakkabımı gidim. Arka kapıdan çıkacaktım. Arka kapıya doğru sessizce ilerliyordum. Furkan artık sinirlenmiş olmalı ki kapıyı yumrumlamaya başladı. Arka kapıya vardığımda kapıyı açıp çıktım. Hava gerçekten sıcaktı. İyi ki üstümde askılı şort pijamam vardı. Sesizce bahçeden çıktım, bizim kapının önünde duruyordu. Ona çaktırmamaya çalışarak koşmaya başladım. Çok geçmeden beni farketmişti ve O da koşmaya başlamıştı. Elimden geldiğince hızlı koşuyordum. 4 numaralı evin önündeydim ve  bana yetişmişti. Belimden kavrayıp beni kendine çekmişti.
"Dokunma bana!!"
"Şşştt premses, sana bu hareketler yakışmıyo amaa"
Dalga geçiyo bi de götü boklu!
Biraz daha kendimi zorladım ve ondan kurlulmayı başardım ve koşmaya devam ettim. Aklıma Plutos'a bağırmak gelmişti.
"PLUTOOOSSSS! PLUTOOOOOĞSSS!"
Onların evinin önüne gelmiştim, bağırmaya devam ettim ta ki ağızımı kapatana kadar ellerimi arkadan tuttuğu için hareket edemedim. Elini ısırdığım gibi tekrar bağırdım. Evlerinde hiç ışık yanmıyordu. Korkuyorum.tekrar ağzımı kapattı ve beni bir yere çekiştirmeye başladı. Aklıma geçen gün yaptığım bir araştırma geldi -ara sıra yapardım-. Zihinden konuşma... Denemeye başladım Furkanı umursamadan.
    Derin bir nefes aldım. Konsantrasyonumu korumaya çalışarak düşünmeye başladım.
'Plutos Plutos, yardım et! Plutos!'
Başım ağrımaya başladı yine gözümden yaşlar akmaya başladı. Devam ettim. Gözlerim kapalı nereye gittiğimi bilmeden devam ettim.
'Plutos!'
Nasıl oldu bilmiyorum ama işe yaradı. Onun sesini duydum zihnimde.
'Maia, neler oluyor? Sen bunu nasıl ya-"
"Plutos yarım et!'
'Nerdesin!?'
'Sitede, bilmiyorum şerefsiz bir yere sürüklüyo!'
'Sakin ol geliyorum!'
Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım sitenin ormanlık alanına gelmiştik. Bunu hemen Plutos'a söyledim. Biraz rahatlamıştım. İnternetten öğrendiğim savunma tekniklerini uyguladım. Elinden kurtulduktan sonra 5-6 adım geri gidip aramıza mesafe koydum. Etraf karanlıktı fakat... Onun gözleri kırmızılaşmış mıydı yoksa bana mı öyle gelir bilmiyorum ama... Bana yaklaşmaya başladıkça ben geri gitmeye başladım taa kii sırtım bir ağaca çarpana kadar. Gözlerimi kapattıp ellerimi ona doğru uzattım.
"UZAK DUR BENDEN!"
"Neden? Yoksa premses benden korktu mu? Hahah"
kahkahasına işediğim!
"İnşallah götüne gül tohumu kaçar. Orda yeşeriride bütün dikenleri götüne batar. Çıkartmaya çalışırkende götün yarılıp kanamadan ölürsün PEZEVENK!!!"
Neren geldi bilmiyorum ama bi cesaretle söyledim. Üzerime doğru kaşları çatık bir şekilde gelmeye başladı tekrar. Yumruk yaptığı ellerinden sinirli olduğu anlaşılıyordu. Ama... Çok korkmuyordum. Çünkü görüş alanıma Plutos girmişti. Biraz daha rahatlamıştım. Bize doğru yaklaştıkça daha netleşiyordu. Onun elinde ışık... 1 dakika o elindeki güç topumu?!? Garip şeyler olmaya başladı. Plutos
"Maia! Buraya gel!" dedi sinirli bir şekilde söylemişti bunu. Koşarak yanına gitmeye çalıştım ama Furkan piçi yakalamıştı. Elinden kurtulmaya çalıştım ama nafile. İki elimi de arkadan sıkıca tuttu, morardığına eminim. Diğer eli ile ağızımı kapatarak boynumu sağ tarafa yatırdı ne yaptığını anlamaya çalışıyordum ama anlayamıyordum. Plutos'un bakışları daha da sertleşti.
"Plutos ne oldu? Kardeşini mi koruyosun? Bu kadar sinirlenme sadece biraz eğlenicez" dedi Furkan. 1 dakika, kardeş? Ne kardeşi? Biz onunla kardeş değiliz ki. Boynumdaki büyük acıyla düşüncelerimden sırıldım. Canım o kadar acımıştı ki ağzımdan küçük bir çığlık kaçmıştı ama ağzımdaki elden dolayı sesim boğuk çıkımıştı.
    Boynumdan akan sıcak bir sıvıyla kanadığını anladım. Furkan. Beni. Isırmıştı. Çok saçma, neden? Yorulduğumu hissettim. Dizlerimin bağı çözülmüştü sanki, Furkan olmasaydı yere yapışırşırdım. Yavaş yavaş yere doğru kaymaya başlamıştık, dizlerimin üstüne düştüğümde gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. En son harırladığım şey Furkan'ın bok gibi olan kahkahası ve Plutos'un bir ışık gibi parladığıydı. Sonrası
                            Karanlık....

  ~~~~ 

     Küçük bir kız çocuğu, boyu kadar çalıların arasında koşuyor. Çok mutlu gözüküyor. Kız 2-3 yaşlarında olmalı; bukleli ve açık kahve rengi saçları var, kahverengi gözleri vardı. Çok tatlı şeker pembesi bir elbise giymişti. Çalıların arasından 5-6 yaşlarında bir erkek çocuk çıkmış ve kızı yakalayıp kucaklamıştı. Küçük kızı gıdıklamaya başlamıştı, gıdıklamasına küçük kızın kahkahaları eşlik ediyordu. Erkek çocuk kızı gıdıklamayı bırakınca kız ona sarıldı. O küçücük kollarıyla ne kadar sıkı sarılabilirse sarıldı, erkek de öyle. kız o şekilde uyuya kalmış. Erkek çocuk  küçük kızla birlikte eve gitmiş.

Küçük kız, erkek çocuk,  çok güzel ve tatlı bir hanımefendi, yakışıklı ve sevecen bir beyefendi. hep birlikte bir masada yemek yiyorlardı. Hepsi çok mutlu görünüyordu. Küçük kız bir kelime söyledi  ve bu herkesi şaşkına çevirdi ama hepsi çok sevinmişlerdi. Erkek çocuk sevinçle konuşmaya başladı

"Ben size demiştim!  İlk kelimesi bu olacak demiştim size! Ben size demiştim! Hahahahahaha demiştim haahaha"

herkes şaşkınlık içerisinde kahkahalara boğulmuştu. küçük kızın ilk kelimesi

Abi...

FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin