Bunları hatırlayınca vücudum kas katı kesildi kapıyı Öykü çoktan açmış ve şaşkın şaşkın bir kapıya bir bana bakıyor yanına gittiğim de yine polisleri görünce ne yapacağımı şaşırdım ama bu sefer yanlarında 3 kişi daha vardı ve arkada nakliye araçları, araçları diyorum çünkü 2 tane araç vardı.
"Ne oluyor" diye sordu Öykü benim yerime
"Selim Keskin'in ödenmeyen faturaları için evinize icraya geldik" dedi önde duran takım elbiseli adam ve kapıyı itip içeri girdi, adamlar salondaki bütün eşyaları taşırken takım elbiseli adam elinde ki kağıtlara bir şeyler yazıyordu , kimse konuşmuyordu ben daha ne olduğunu tam olarak anlıyamazken içeri biri daha girdi kim olduğunu seçemiyordum çünkü gözlerim yine kararıyordu Öykü'nün
"Baba birşeyler yap" demesiyle Ahmet amcanın geldiğini anladım.
Uyandığım da odamdaydım yanımda Ahmet amca ve Öykü vardı kalkmaya çalıştım ama Ahmet amca
"Dur kızım daha yeni kendine geldin" demesiyle Ahmet amcaya baktım başımın çok agrıdığını bildiğim için de kalkmaktan vazgeçip yattım
"Ne oldu " dedim Öyküyle Ahmet amcanın arasında gelip giden gözlerimle Öykü'nün gözleri doldu ve koşarak odadan çıktı Ahmet amcaya baktığımda konuşmaya başladı
"Evde ki eşyaları aldılar kızın sadece özel eşyalarınız ve yatak odalarınızı bıraktılar 2 gün içinde evi boşaltmanı istediler " sakince nefes aldıktan sonra "o yüzden bizim eve gidiyoruz ve sen bizimle kalacaksın" dedi
"Hayır Ahmet amca beni düşündüğün için teşekkür ederim ama kabul edemem ben teyzemin yanına gideceğim" Ahmet amca ve Öykü kararıma saygı duyduklarını ve istersem Öykü'nün yarın a kadar yanımda kalabileceklerini söylediler ama yalnız kalmak istedigimi söyleyince gittiler.
Mutfağa gidip ağrı kesici içtikten sonra babamın odasına gidip yatağına yattım eşyaları yarın toplicaktım. Ne zaman üzgün olsam babamın kollarına sığınırdım şimdi ise uykunun kollarına sığınıyorum uyuyunca babamın yokluğunu hissetmediğim için sürekli uyumak istiyordum.
Sabah uyandığımda saat 07:30'du kalkıp eşylarımı toplamaya başladım neyim var neyim yoksa valizlere doldurdum babamında kol saatleri,kol düğmeleri ve en çok sevdigim çeketinide valize koyduktan sonra fermuarını çekip hepsini tek tek aşağı indirdim evin aşağı katı tamamen boştu, salonun duvarında büyük bir tablo vardı annemin benim ve babamın fotoğraflarını babam tablo yaptırmıştı annemle benim çok az fotoğrafımız vardı ve bu en güzel olanıydı kendimi bildim bileli tablo bu duvarda asılıydı uzanıp elime aldım ve merdivenlere oturdum yine ağlamaya başladım babam annemi çok özlüyordu annem hiçbir zaman benim yanımda yoktu o yüzden annemi sadece babamın anlattığı kadar tanıyordum tabloya sarıldım annemle babama gerçekten sarılır gibi arkadan Sema teyze gelip ellerini omzuma koyup başımdan öptü ve saçlarımı okşadı işte annem gibi sevdigim Sema teyzem yanıma oturdu ve sıkıca sarıldık babamdan sonra sevdigim herkesten, herşeyden birer birer ayrılıyordum şimdi sıra Sema teyzeme gelmişti
"Kızım telefonun" diyip varlığını bile unuttuğum telefonu alıp çantama attım.
Birlikte evden çıkıp kapıyı kapattıktan sonra bir kez daha sarıldık Sema teyze giderken çağırdıgım taksici valizleri arabaya yerleştiriyordu bense çocukluğumun geçtiği eve bakıyordum yine gözyaşlarım su gibi akmaya başladı yerde ki saksının altına anahtarı koyduktan sonra siteye baktım hemen yan evimiz Dorukların boş eviydi sahi Dorukla bu olanlardan sonra hiç konuşmamıştık Paris'de olduğu için muhtemelen haberi bile yoktur diye geçirdim içimden.
Öykü'nün evine baktım ona haber vermeden gidersem beni öldürürdü şöferden 2 dakika beklemesini rica ederek koşarak Öykü'nün evine gittim zile basar basmaz kapı açıldı Öykü beni gördüğünde kollarını boynuma doladı bende beline doladıktan sonra bu aralar sürekli yaptığımız gibi ağlamaya başladık Öykü bir yandan saçlarımı okşuyor bir yandan sessiz sessiz ağlıyor ikimiz de önceden çok güçlüydük birbirimize destek olarak güç verirdik ama artık öyle değildi hayatımda ki herşey gibi biz de değişmiştik oturup konuşmak yerine oturup ağlardık şuan olduğu gibi
"Ben gidiyorum Öykü" dedim derin nefes alarak ikimiz de ayrılıp gözyaşlarımızı sildik mendil olmadığı için burnumu çekmek zorunda kalınca Öykü eskisi gibi şebeklik yapmak için güldü
"Sümüklü" diyerek güldü "Gel buraya" diyerek sarıldık "seni seviyorum sümüklü" dedi içtenlikle
"Bende seni seviyorum" dedikten sonra ayrılıp yanaklarımızdan uzun uzun öptük taksiye doğru yürümeye başlayınca Öykü'nün seslerini duydum
"Seni rahat bırakmicam sümüklü, benden kurtulamazsın" derken ağlıyordu ama gülmeye çalışıyordu böyleydi işte benim deli arkadaşım her zaman beni güldürmeye çalışırdı arkamı dönüp evime baktım kapının hemen üstünde Keskin Malikanesi yazıyordu güldüm "Keskin Malikanesi artık bi depremin arkasında bıraktığı enkaz " diyerek geçirdim içimden taksiye bindim çünkü daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı.
Son günlerde o kadar çok üzülmüştüm ki artık dayanamıyordum. Çantamdan kulaklığımı çıkardıktan sonra
Bana Bir Masal Anlat Baba şarkısını açtım kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım uykusuz kalmaya ve ağrıyan gözlerime daha fazla karşı koyamayıp gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Teen FictionSiz hiç kendinizi bir yaprak gibi hissettiniz mi? Gözlerimi kapatıp o gün olanları her hatırladığımda aynı hissi yaşıyorum... Kim bir anda gelirde birinin hayatını değiştirip mükemmel yapabilir ki? Yeni hayatım için mücadele ederken tekrar yeni bir...