Polaroid | 10 [Final]

45 3 0
                                    

-Göksel'den-

Parka geldiğimde geçen cumartesi oturduğum bankta genç bir erkek oturuyordu. Arkası dönüktü. Polaroid olup olmadığını anlamak için bir mesaj gönderdim.

Göksel: Parka geldim. Düşündüğüm bankta oturan sen misin? (16.23)

Polaroid: Evet, benim. Fazla heyecana dayanamam ben, çabuk gel lütfen. (16.24)

Cevap vermesine gerek kalmamıştı çünkü mesajı attığım gibi karşımda arkası dönük olarak oturan genç, gelen bildirim sesine karşılık cebinden telefonunu çıkardı.

Yanına ilerledim. Kalbim dışarıdan sesi duyulurcasına atıyordu. Banka oturdum ama ona bakmadım. Bir süre konuşmadan bekledim. O da benim konuşmamı bekliyordu. Fakat sessizliği bozan o oldu.

"Göksel..."

Sesi çok tanıdık gelmişti. Buna karşılık merakım daha da arttı ama kim olduğuna bakmamakta ısrarcı davrandım. Göz ucuyla bile bakmadım, ona.

"Göksel, ben çok özür dilerim. Aptal hafızam ve geçen cumartesi seni beklettiğim için. İnan bana bu durumdan çok rahatsızım."

Konuşmasına devam etmesini bekledim. Tahmin ettiğim kişiydi sanırım. Mesajımda onun kim olduğunu bulduğumu söylemiştim ama aslında sadece tahmin etmiştim.

"Anlaşılan susma taraftarısın." dedi ve devam etti. "O zaman ben konuşayım."

Derin bir nefes aldı. Hareketleri, sanki çok kötü bir şey yapmış da bundan çok suçluluk duyuyormuş gibi hissettiriyordu. Evet, oydu; doğru tahmin etmiştim. Buğulu sesiyle konuşmaya başladı.

"Göksel, geçen ay bu şehre geldiğimde bu şehre ait bir şeyin benim anılarımdan birinin bir parçası olduğunu anımsıyordum. Ama asla tam olarak ne olduğunu çözemiyor ve hatırlayamıyordum. Sonra babamın ataması dolayısıyla senin de öğrencisi olduğun liseye kaydoldum. Seni birkaç defa gördüm ama kim olduğunu anımsayamadım. Sense hep seni gördüğümün farkındaydın. Fakat hiçbir şey demiyordun, sanki hatamı biliyor olsan da affeder gibiydin. Seninle en son koridorda karşılaştığımızda bileğindeki mavi bilekliği fark ettim. İşte o an bir şeyler kafamda belirmeye başladı. O günün akşamı hızla eve varıp fotoğrafları biriktirdiğim albümün arasını karıştırdım. Bulmayı umduğum mavi bilekliği de buldum." dedi. Gözlerim dolmuştu. Ona baktım. Yüzünde durgunluk hakimdi. Cebinden mavi bilekliği çıkarıp bana gösterdi. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi.

"Göksel, seni ilk gördüğümde hatırlayamadığım için çok üzgünüm. Özür dilerim. Kırgınlığını geçirmeyecek olsa da." dedi.

"Unutmayacağına söz vermiştin." dedim. Kafasını eğdi. Dolu gözlerini saklamaya çalışıyordu.

"Göksel..."

"Sorun değil, Uzay." dedim. Sessizliğe gömüldük. Dolan gözlerimizi birbirimizden saklamaya çalışarak gökyüzünü izledik.

Gökyüzü... Görünce tebessüm edebileceğim tek şeye sığındım, gökyüzüne.

Final

POLAROID | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin