Bölüm 1

29 2 1
                                    


    Bu kitap BTS'ten Suga'nın First Love şarkısınaithafen yazılmıştır. "3 AY ÖNCE" yazısına kadar First Love'ıdinleyerek okumanızı tavsiye ederim. 

****************

    

Siz hiç sevdiniz mi birini? Sarıldınız mı ona ? Yazdınız mı satırlarca ? Tuttunuz mu elinden ? Elinizden geldiğince koştunuz mu peşinden ? Herşeyin ilkiydi o değil mi ? Sevdiniz, kırıldınız, yıkıldınız ama hiç vazgeçmediniz. Peki siz hiç aşık olduğunuz adamın gözünüzün önünde ölmesini seyrettiniz mi? Ben seyrettim. Hatta seyrediyorum. ''Deniz bırak,bırak nolursun bırak.'' Feryat ediyordum sevdiğim adamı son kez görebilmek için. Yalvarıyordum. Bi an deniz'in boşluğuna geldi ve bende onun kollarından kurtardım kendimi . Sevdiğim, aşık olduğum adama koşmaya başladım. ''IŞIK, HAYIRRRRR!'' Kimseyi duymuyordum hatta görmüyordum. Sadece kaza yaptığımız arabaya doğru koşuyordum. Bi kaza yapmıştık. Ve ben ufak sıyrıklarla kurtulmuştum. Ama Umut o sürücü koltuğunda sıkışıp kalmıştı. Polis barikatlarını geçip arabanın yanına vardım. Sağ elini tutup ''Seni seviyorum.'' dedim çaresizce. Bi anda gözlerini açtı . Bir daha beni göremicekmiş gibi yüzümün tüm detaylarını inceledi. Kısık bir sesle ''Seni seviyorum.'' dedi. Sonra eli ellerimin arasından kayıp gitmeye başladı. Yavaşça gözleri kapandı. Son dokunuşunu hissettim. Son kez saçını öptüm. Son kez o kusursuz suratını inceledim. Bi anda belimde eller hissetim. Mete belimden tutup hemen arabadan uzaklaştırdı. Uzaklaştırdığı gibi de arabanın patlaması bir oldu. Sanki zaman kavramı diye bir şey kalmadı benim için. Sanki dünya durdu. Kalp atışlarım zayıfladı. Bedenim daha fazla dayanamadı ve dizlerimin üzerine çöktüm. Bu karanlık dünyada etrafı aydınlatan arabaya baktım. Gökyüzüne baktım. Bıkmış ve kaybolmuştum. Umutsuzluk çukuruna düşmüştüm.

3 ay önce

''Merhaba küçük hanım.''

''Merhaba Beyaz teyze.'' dedikten sonra odama gitmek için merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Merdivenden çıkıp odama gelir gelmez çantamı yatağımın yanında bulunan kahverengi deri koltuğa koyup kendimi yatağa attım. Tam uykuya dalacakken kapım tıklandı. ''Küçük hanım müsaitseniz içeri girebilir miyim? '' diye kapının arkasından seslendi beyaz teyze. ''Gel beyaz teyze müsaitim.'' ''Küçük hanım babanız sizi 2. salonda bekliyor.'' deyip dışarı çıktı.'Babam ve kuralları' diye geçirdim içimden. Hemen aşağı inip ikinci salona doğru yol aldım. İkinci salona geldiğimde babamı tam karşımda oturur vaziyette gördüm. Karşı kanepeye oturmam için başıyla emretti.''Konservatuarı bırakman gerek artık şirketi sana devretmeyi düşünüyorum'' diyerek direk konuya geçiş yaptı Selim Zadehan. Hiç düşünmeden ''OLMAZ!'' dedim. Çünkü dans ve tiyatro hayatımdı. Konservatuarı kazanmak için çok uğraşıp gecemi gündüzüme katmıştım. Bunu yapamazdı. Hayallerimi benim elimden alamazdı. ''Işık Zadehan ne zamandan beri benim kurallarıma karşı geliyorsunuz?'' dedi.''Benim hayallerimi elimden almaya kalkıştığınızdan beri.'' deyip ayağı kalktım. Ben ayağı kalkınca tekniken o da kalktı. Baya bir sinirlenmişti.''Senin Zadehan ailesine yakışır biri olman gereken yerde yaptığına bak. Bu dönem son önümüzdeki seneye işletme fakültesindesin.'' ''Annemide bu kuralların yüzündenmi intihara teşvik ettin . Ama beni intihara teşvik edemiceksin. Emin ol.'' dediğim an sol yanağıma sağlam bir tokat yemiştim. ''HEMEN ODANA ÇIK HEMEN! '' diye kükredi. Kafamı ona doğru çevirip sert bir bakış attım ve odama ilerledim.Yaşadığım hayattan bıkmıştım artık. Zadehan ailesinden, Selim Zadehan ve onun kurallarından. Odama çıktığım gibi hemen balkona çıktım. Balkondan yıldızları izledim. Ne zaman canım acıyor olsa ya yıldızlara bakardım yada kumsala gider orada otururdum. Ben kim miyim Işık Zadehan , Zadehanlar'ın tek varisiyim. Konservatuar 2. sınıfım tiyatro bölümündenim ayrıca dans klübüne üyeyim. Siyah omuzlarıma gelen saçlarım var . Boyum filmlerdeki kızlar gibi uzun değil. Ama çokta kısa değil tam ortası. Artı pekte zayıf değilim. Binevi sıradan bir türk kızıyım. En sevdiğim şeyler; dans etmek, kitap okumak, müzik dinlemek vb. En sevmediğim şeylerse Selim Zadehan ve kuralları. (+Serseri gibiler) Balkondan çıkıp odama geldim. Kıyafet dolabıma yönelip siyah üzerinde de beyaz puantiyesi olan pijama takımımı giydim. Banyoya girip dişlerimi 2-3 dakika boyunca fırçaladıktan sonra yatağa zıplayıp derin bir uykuya daldım. Sabah uyandıran şey ise şu lanet olası alarmdı. Alarmı kapatır kapatmaz kapımın tıklanması bir oldu. ''Küçük hanım kahvaltı hazır.Hadi uyanınnnn.'' Yataktan doğrulurken ''Tamam Beyaz teyze geliyorum.'' derken sesim epeyce uykulu çıkmıştı. Benim hakkımda bir bilgi daha uykuyu çok severim. Yataktan kalkıp banyoma yöneldim. Ilık bir duş benim için en iyisiydi. Pijamalarımı çıkartıp çamaşır sepetine bildiğiniz fırlattım. Banyo dolabımdan Bluetooth hoparlörümü lavabonun üstündeki rafa yerleştirip en sevdiğim şarkılardan biri olan KARD -HOLA HOLA' yı açıp duş almaya başladım. Duşumu aldıktan sonra kıyafet dolabıma yönelmiştim ki duvardaki takvim gözüme ilişti. Bugün '14 Kasım'dı. Yani annemin öldüğü gündü. Beni bu dünyadan terk edip gittiği gündü. Telefonum'un çalmasıyla kendime geldim. Arayan en yakın arkadaşlarımdan biri olan 'Elif' ti. ''Alo Kanki ben geldim.Hadi in aşağıya.'' ''Elif sen okula benden önce git. Benim okula gitmeden önce bir yere gitmem gerekiyor. '' ''Neden kanka ? Yoksa bir şeymi oldu?'' İşte elif hakkında bir bilgi dünyanın en meraklı insanıdır. ''Elif yok bir şey işte.Hadi sen git . Hem belki şu hoşlandığın çocuğuda görürsün .'' Elifin hoşlandığı bir çocuk vardı. Hatta 'HOCA' desek daha doğru olur. İşin garip tarafıysa ben daha o hocayı görmemiştim. Şahsen bende meraklı değildim. ''Amin. Okula bi an önce gelde hoca hakkında birkaç bilgi öğrendim. Hepsini sana ve Nisaya anlatayım. Öpüyorum. Görüşürüz canım.'' ''Görüşürüz.'' dedikten sonra telefonu komidinimin üstüne bırakıp gardrop'un kapağını açtım.Sonbahar mevsiminde olduğumuzdan dolayı üstüme gri renkli kazağımı , altıma siyah dar paça olan pantolonumu, ayakkabı olarakta siyah bileklerimin biraz üstünde olan bağcıklı botlarımı giydim. Çantamı, telefonumu ve pembe kulaklıklarımı alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken Selim Zadehan'ın burnundan soluyarak evden çıktığını gördüm.Merdivenlerden inip mutfağa doğru yol aldım. Masadaki küçük tabakta bulunan salatalıklardan 2-3 tane ağzıma tıkıştırdıktan sonra mutfaktan çıkıp dış kapıya doğru yöneldim. Askılıktan ceketimi alıp giydim. Arabamın kapısını açıcağım sıra Salim amca benden önce davranıp kapımı açtı. Nezaketen başımla selam verip arabaya bindim. Hayat neden böyleydi? Neden sürekli birilerini kaybetmek zorundaydık? Neden sürekli acı çekmek zorundaydım? Arabayı yolun kenarına park edip arabadan indim. Sabahın 8'i olduğundan dolayı pek kimse ziyaret etmezdi burayı.Hava'nın rengi griydi.Sanki acı çekiyordu.Benim içimdeki umutsuzluğu taşıyordu. Annem öldükten sonra artık umudum kalmamıştı.+

Yavaşça annemin... 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlk  AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin