"SAY YES YES YES"

750 48 7
                                    

"Bu gerçekten adice"

Günün ilk saatlerinde Jungkook ve Hoseok ile okula giderken konuşmuştum.

"Adamım, gerçekten çok kötü oynadın" dedi Hoseok.

Dün antremandan sonra olan maçta kaybetmiştik.
Bunun sorumlusu, ben değildim.
Oyun boyunca Bay Min'in bakışlarından rahatsız olmuştum ve oyuna konsantrasyon olamamıştım.

"Şu yeni gelen Matematik hocası. O göt beyinli sürekli bana bakıyordu. Stres yaptım"

Kısaca açıklamamı yaptığımda Jungkook kolumdan tutup beni kendine çekmişti.
"Dün telefonu kapattıktan sonra Taehyung ile soyunma odasında ne konuşuyordun?"

"Bana Kendisi hakkında konuştuğumuzu mu sordu bende hayır dedim"

"Bu kadar mı?"
Jungkook inanmamış bir şekilde bana bakarken omuz silkmiştim.
Bu kadar değildi.
Daha fazla konuşmuştuk ve ben şu an en yakın arkadaşıma yalan söylüyordum. Ne kadar iyi dostum ama....

Okulun kapısından girdiğimizde koç beni bekliyordu.
Evet Park Jimin, bacakların ile son yürüyüşün olacak.
Yavaşça koçun yanına yaklaşırken bana gülümsemişti.
"Saha seni bekliyor Park Jimin"

Sesimi bile çıkartmadan sahaya doğru yürümeye başlamıştım. Bu benim cezamdı. Takımımı hayal kırıklığına uğratmıştım. En azından cezama katlanmalıydım.
Okulun arkasındaki açık hava sahasına geldiğimde Koç eli ile saati gösterip düdüğünü sert bir şekilde çaldı.

Bu gün eşofmanlarımlan geldiğimden rahat bir şekilde koşmaya başlamıştım
Benim koştuğumu gören Jin Hyung ve Jungkook gülerek fotoğrafımı çekiyorlardı.

Kıçlarına çaktıklarımın ibneleri

Koşmam ile birlikte havaya karışan siyah saçlarım yüzünden etrafı göremiyordum, sabahın ilk güneşide cabasıydı tabii.
Sağıma döndüğümde koç yoktu. Büyük ihtimal ile kendine kahve almaya gitmişti. Bundan çıkar sağayıp kulaklığımı çıkartmıştım. Koşarken müzik dinlemenin bir zararı olmazdı değil mi?
Okul zili çaldığında etrafta kimse yoktu. Kafamda cayır cayır yanan güneş sağolsun çene hattımdan akan terler ile sahada turlamaya devam ediyordum.
Dün ki maça annem gelmemişti. Daha doğrusu işi olduğunu söyleyip bahane uydurmuştu. Şimdide iyi ki gelmemiş diyordum. Oğlunun nasıl yenildiğini görmek istemezdi. Yinede öğrenmişti neticesinde ama.
Sabah evden çıkarken 'biricik' oğlunun maçını sormuştu.

Tempolu bir şekilde koşmaya devam ederken Sahanın öbür tarafından gelen Bay Min orospusunu görünce durmuştum.

Bana yaklaşırken ben sadece onu izliyordum.
Yerimde durmayı kesip bende ona doğru yürümeye başladığımda yüzünde bir tebessüm vardı.

En sonunda dip dibe geldiğimizde alnımdaki terleri silip saçımı geriye attım.

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Bay Min bunu beklemiyormuş gibi yüzünü buruşturmuştu.

"Ne yapıyormuşum?"

Kahpelik

"Sizin rahatsız edici bakışlarınız yüzünden sahada oynayamadım!"

Önümdeki adam sırıtıp bana gözlerini diktiğinde, yüzüne bir tane indirmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Ben maçı izliyordum Jimin. Sana bakmam oldukça normal"

Sıktığım elimi arkama saklayıp derin bir nefes almıştım.

"Evet Bay Min, izleyiciydiniz.  Ama tek izleyici siz değildiniz. Herkes bize bakıyordu ama sadece siz, BENİ rahatsız edecek bir şekilde bakıyordunuz. Ben sizin bakışlarınız yüzünden odaklanamadım ve Takımımı yüz üstü bıraktım. Sizin yüzünüzden"

School UniformHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin