O zaman kaldığımız yerden devam edelim. Günlerimiz böyle güzel geçiyordu işte. Ben ne zaman kendimi kötü hissetsem yanım da olan tek Zeus'tu. Zeus artık benim bir köpeğim değildi, benim sırdaşım, yoldaşım, dostum, arkadaşım kısacası her şeyim olmuştu. Siz düşünün okuldan yüksek not aldığımda bile Zeus'a bunu söylerdim. Sanki oda anlar gibi benim üstüme atlardı sevinçten. Kimi zamanlar eve moralim bozuk gelirdim çünkü dışarıda babasıyla gezen çocukları görünce biraz içim acırdı. 16 yaşıma kadar babam yanımdaydı ama ben pek babamla gezdiğimi hatırlamam. Onunla olan bir kaç anım var. Oda babamla ikimize özel değildi zaten, ya babamın arkadaşı bir yere çağırmıştır beni de götürür, yada ailecek bir yere ineriz ama babam bizle pek ilgilenmez. Çocukken hep özenmişimdir eğlence mekanına giden baba çocuklara, benim öyle hiç anım yok. Çünkü babamın vaz geçemediği arkadaşı vardı, ondan ayrılıp bize pek zaman ayıramazdı. Belki de bu yüzden ben Zeus'a bu kadar bağlandım. Onunla çocuk gibi oluyordum. sahile indiğimde, parka gittiğimde, sokaklarda yürürken. O koştukça bende koşuyordum arkasında, ben koşuyordum o kovalıyordu, çok güzel duygulardı. Havalar yavaş yavaş ısınıyordu, artık denize girilecek kadar olmasa da en azından ayaklarımızı sokabiliyorduk. O günkü güneşi fırsat bilip direk Zeus'u denizle tanıştırmaya gittik. En sevdiği şey ben koşarken bana yetişmeye çalışmaktı, benimle beraber koşmayı çok seviyordu, bende onunla koşarken bir ayrı mutlu oluyordum nedense. Koşuşturmacanın ardından sahildeki çimenliklerde yuvarlanmak çok güzel, özellikle Zeus için. Birde o çimenlerde yuvarlandıktan sonra onun karnını kaşıdık mı ondan keyiflisi yok. En çok karnını kaşıtmayı, karnından sevilmeyi severdi. Asla kulaklarıyla oynatmazdı, sonradan fark ettim kulaklarının arkasından huylanıyordu. İlk başlarda bir rahatsızlığının olduğunu düşünerek veterinere götürmüştüm. neyse ki bir problemi çıkmadı. Biz böyle yuvarlandık oynadık sonra deniz kenarına gittik. Suyu ilk gördüğünde koşarak gitti, evde de böyle banyo zamanı geldiğinde direk banyoya girer. Ama deniz farklıydı, çünkü hesaba katmadığı bir farklılık vardı, deniz dalgalıydı. Tam sular çekildiğinde gitmişti denizin yanına, bir anda dalga gelince neye uğradığını şaşırdı. Denizle ilk tanışması pekte güzel olmadı ama korktuğunu sanmıyorum çünkü yine üstüne üstüne gitti. Ne kadar suyu sevmiş olsa da ben girmediğim için sanırım suya girmedi. Suyun kenarında oynadı, kumları eşeledi o gün baya enerjisini attı.
Bir kaç ay sonra yazlık bir bölgede ev kiraladık. Annemle tatilin bize iyi geleceğini düşündük, daha doğrusu ben düşündüm ve biraz annemi zorladım. Tatile giderken tabi ki de Zeus'u da aldım. Evi kiraladığım beyefendi eve evcil hayvan getirmenin yasak olduğunu söylemişti ama ben tabi ki de dinlemedim. Nasıl ki ben tatil yapmak istiyorsam o tatilde eğleniyor mutlu oluyorsam buna Zeus'unda hakkı vardı. Ben Zeus'um dan ayrılamam ki. Ortalama 3-4 gün kalmıştık tatilde. Her gün sabah Zeus ile beraber çıkıp koşuyorduk, oynuyorduk, bakkaldan alınacakları alıp eve gidiyorduk. Gittiğimiz yer gündüzleri çok fazla kalabalık oluyordu. Bende Zeus'ta kalabalığı pek sevmezdik. Özellikle yanına gelim sevmek amacıyla yanlışlıkla kulaklarını sıkan çocukları düşünürsen, kalabalığı sevmemesi gayet normal geliyor bana. Biz akşam saat 5-6 civarında gidiyorduk deniz kenarına. En azından biraz daha sessiz oluyordu. İlk gittiğimizde yine tedirgindi girmekle girmemek arasındaydı. Tabi bu sefer bende girecektim, ben girdikten sonra cesaret almış olmalı ki arkamdan direk suya atladı. İlk başta biraz tedirgin ve korkak bir tavrı vardı, zamanla suya ve yüzmeye alışınca ne korkusu kaldı nede tedirginliği. ben yüzüyorum bana yetişmeye çalışıyor, kimi zaman beni geçiyor, arada yorulduğu için ben yüzerken sırtıma bile çıkmak istediği oluyordu. Sırf bu yüzden sırtım tırnak izleri içinde kalmıştı. O gün sanki ben ilk defa denize girmiştim, ilk defa denizde o denli mutlu olmuştum. O tatil bana da anneme de Zeus'a da çok iyi gelmişti. Ama maalesef o tatil bitti ve yine eski yaşamımıza geri döndük. Annemin işe benim stajıma gitmem gerekiyordu. Ben yine de mutluydum çünkü Zeus'umla çok güzel bir anım daha olmuştu asla unutmayacağım güzel bir anı. Ben staja annem işe gittiği için Zeus evde tek kalmak zorundaydı. Evde tek başına canı sıkılmaması için bizim evin terasına kendi ellerimle ona bir kulübe yapmıştım. Sabah kalktığımda onu yürüyüşe çıkartıyordum, eve geldiğinde kapalı dört duvar yerine terasta açık havada kalıyordu. Havalar sıcak olduğu için ona kulübesinin yanına bir gölgelik yapmıştım. Gününü terasta geçiriyordu. Akşam ben annemden önce geliyordum çoğunlukla, hemen Zeus'u alıp sahile yürüyüşe gidiyorduk. Kimi zaman annem benden önce geldiğinde terasa çıkan kapıyı açardı ama ben gelmeden Zeus ne aşağıya inerdi nede eve girerdi. Ben geldiğimde aşağıdan Zeus'a seslenirdim. bizim evimiz 4. katta olmasına rağmen 5 saniyede aşağı iner kucağıma atlardı. Hemen giderdik yürüyüşe. Nasıl ki insan işlerini bitirdiğinde hemen bir arkadaşını arar hadi gel gezelim, çay kahve içelim der. Benimde en yakın arkadaşımdı Zeus'um.
Tabi yazın ortasına geldik, havalar çok sıcak olmaya başladı. Zeus'un aşı günüde yaklaşıyordu, bende veterinere gittim ve danıştım. Zeus'un tüylerini kestirsem nasıl olur diye. Veterinere de Zeus diyorum çünkü her gün sahile inerken onun önünden geçiyoruz ve artık bizi tanıyor. Veterinerin cevabı beni biraz üzmüştü aslında. Köpeğinin tüylerini kestiğinde biraz üzülebilir, bunalıma girebilir dedi. tabi ki bu durumda ya Zeus'u sıcaktan bunaltmaya yada bunalıma girmeye bırakacaktım. mecburen tüylerini kestirdim. Tüyleri çok uzun ve gürdü sıcaktan bayılmasına gerek yoktu yani. Gittiğimizde önce aşısı yapıldı, sonra tıraş etmesi için biri gelecekti onu bekledik. Veteriner bana dedi ki eğer Zeus tıraş sırasında uslu durmaz ise ona narkoz verip uyutmamız gerekecek. Ben biraz daha korkmuştum. Ama veterinere dedim ki o benim Zeus'um uslu uslu yatar orada dedim. Bir beyefendi girdi içeri ve tıraş edilecek köpek nerede diye sordu. O sıra Zeus koltuğun yanında yatıyordu. Beni de öyle bir heyecan sardı ki, sanki ilk defa tıraşa giden çocuk gibi korkak bir telaş vardı içimde. İçeriye gittik ve Zeus'u tıraş olacağı yere koydum. Tıraş boyunca yanından hiç ayrılmadım. İlk başta makinanın sesini duyduğunda biraz tepki verdi, ama ben yanındaydım bandan güven aldı. Tıraş bitene kadar hiç yerinden kıpırdamadı. Tıraş eden kişinin yardımcısı geldi ve dişlerini temizleyecekti, Zeus'un ağzına dokunduğunda korktu. Çünkü Zeus kafasını kaldırdı, gelen yardımcı Zeus'un öyle yatmasından narkoz aldığını sanmış. Biraz gülmüştük. O gün Zeus'un aşıları ve tıraşı bittiğinde böyle uslu durduğu için onu ödüllendirmek istedim ve ona güzel yeni bir tasma aldım. Birde hoşuna gidebileceğini düşündüğüm bir oyuncak aldım. Eve geldiğimde herkes Zeus'u gördüğünde şaşırmıştı. Bambaşka bir köpek olmuştu sanki, o güzelliğine güzellik katılmıştı. Artık gündüzleri biraz daha rahat ettiğine eminim. Eskisi kadar sıcaklamıyordu, benimle beraber sahilde koşarken daha rahattı.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sizlerin yorumlarını bekliyorum. Lütfen beğendiyseniz arkadaşlarınıza tavsiye edin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEUSUM
Short StorySizlere benim can dostumla olan yolculuğumuzu anlatacağım. Umarım okuyanların ilgisini çekebilirim.