Uyarı: İlk kurgularımdan olduğu için mantık hataları ve saçmalıklarla dolu. Düzeltebildiğim kadarıyla düzelttim ama bir yere kadar oldu. Bir şekilde idare edeceğiz artık...
Üstte koyduğum gibi Louis'yi hayal ederseniz daha güzel olur.
İyi okumalar :)
Harry yarım saattir boyacının gelmesini bekliyordu. Alt tarafı evi boyanacaktı. Bu neyin hazırlığıydı?
Evinin koridorunda volta atarken bir yandan da elindeki telefonu çeviriyordu. Şirketi arasa ayıp olacaktı. Tanrı bilir, boyacı koca göbeği yüzünden geç kalmıştı.
Harry hâlâ beklerken zilin çalıması ile hızlı adımlarla kapıya gitti. Söylene söylene kapıyı açarken bir yandan da boyacıya nasıl hesap sorarım diye düşünüyordu.
Ama kapıyı açınca tüm düşünceleri bıçak gibi kesildi.
Karşısında Yunan tanrısı gibi bir boyacı duruyordu ve koca bir göbeği yerine koca karın kasları olabilirdi.
Harry iri gözlerle boyacıya bakarken boyacı, Harry'ye "Harold Styles siz misiniz?" dedi. Sesi de kendisi gibiydi. Muhteşemdi.
Harry yutkundu ve "E-Evet, benim." dedi. Karşısındaki boyacı yüzünden konuşmak çok güçtü.
Boyacı masumca gülümsedi. "Geç kaldığım için özür dilerim. Birkaç yere uğramam gerekiyordu."
Aslınsa birkaç şey ona uğramıştı ama şu an bunu düşünecek durumda değildi.
"Sorun değil." Gülümsedi. "Lütfen içeri geçin." dedi Harry samimi bir ses tonu ile. Ardından içinden 've bir daha çıkmayın' diye geçirdi.
Boyacı içeri girdi ve hemen Harry'ye döndü. "Neresi boyanacak?" dedi. Harry, boyacının bu hızı karşısında şaşırmıştı. 'Birkaç laf etseydik' diye düşündü.
"Salon, oturma odası, misafir odası, diğer misafir odası, çalışma odası ve bahçedeki kulübe."
Boyacı gözlerini irice açarak "Bu fazla sürer." dedi. Harry başını salladı. "Benim odam ve mutfak boyalı. Banyolar zaten yapılı. Sadece bu odalar boyanacak."
Aslında açıklama yapması gerekmezdi ama açıklama yapmak istedi. Nedenini bilmiyordu.
Boyacı gülümsedi. "O hâlde bir süre beraberiz, Bay Styles."
Harry hemen telaşla araya girerek, "Soyadımla seslenmenize gerek yok, Bay-?"
"Tomlinson. Louis Tomlinson."
"Pekâla, Louis." dedi ve gülümsedi. Gülümsediği zaman gamzeleri çıkmıştı ve bu gamzeler Louis'nin gözünden kaçmamıştı. Louis de gülümsedi. "O zaman başlayayım."
Harry elini salona doğru gösterdi. "Tabii, buyrun."
Beraber salona geçtiler. Hazır boya kutuları vardı. Harry tekrar açıklama yaptı. "Boyaların rengini kendim seçtim ve aldım. Aslında boyamayı kendim yapardım ama yanlış yapacağımdan korktum ve ev büyük olduğu için zor bitiririm diye düşündüm." dedi ve mahçup bir ifade ile Louis'ye baktı.
"Sorun değil, Harold. Beraber boyayabiliriz."
Harry sevinmişti. Yanına eşlik edecek göbekli bir adam beklerken karşısına Yunan tanrısı gibi bir adam çıkmıştı. Bu işten zevk alacaktı.
Louis, boya kutularına giderken arkadan "Tüm odalar aynı renge mi boyanacak?" dedi.
"Evet."
Louis hafif bir baş sallama hareketi ile onayladı. Kutuları açtı. Üstte kalan boyayı karıştırırken Harry ise omzuna gelen bukleli saçlarını bağlıyordu. Boya olmasını istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon's Son // Larry Stylinson
FantasiaEvime geç gelen boyacının yaşlı ve göbekli olacağını düşünürken karşıma yunan tanrısı gibi bir adam gelmişti. O, belki de yunan tanrısıydı? Ya da deniz tanrısı Poseidon'un oğluydu. ºBiraz yunan mitolojisi, biraz percy jackson ve biraz da benden fa...