Konunun Zorlukları

9 1 0
                                    

Birçok  konuda olduğu gibi Jung ve  rüya konusu kendi bünyesinde bazı  zorluklar barındırmaktadır.
Bu problemlerden ilki Jung’un yaşadığı  dönemdeki bilimsel paradigma ile Jung’un kaynaklarının uyuşmazlığından  kaynaklanmaktadır.

Jung, döneminde çeşitli güçlükler yaşamaktaydı. Bilindiği gibi Jung,  diğer konularda olduğu gibi  rüyalar  konusunda da mitleri, dinleri, gerek döneminde  yaşayan kültürleri gerekse antik  kültürleri kendisine  kaynak  olarak seçmişti. Bu kaynaklar rüya konusunda çalışmalar yapan bir araştırmacının uzak  kalamayacağı  kaynaklardır. Fakat  bunlardaki rüya  açıklamaları daha çok spritüalist  özellikler taşımaktaydılar. Ayrıca bilimsellik kaygıları yoktu.

Buna karşın batıda 18. yüzyılın sonlarından itibaren rüyalar spritüalist açıklamalardan uzaklaşarak naturalistik yaklaşımlarla ele alınmaya başlamıştı.

Zaman zaman mevcut  bilimsel anlayışa  ters  bir dil kullanma cesareti sergileyen Jung, bilimsellik kaygısı  taşımayan kaynaklarla yaşadığı  dönemde geçerli  olan paradigmayı  bağdaştırma gereği  duyuyordu.  Bu  ise  oldukça zor  bir  durumdu. Bu sıkıntıyı hisseden Jung  rüyayı doğal süreç içinde izah etmeyi  tercih  etmişti.

Jung’a göre bilinç ve bilinç dışı doğal olarak gelişip kendilerini dengelerler. Bu denge bozulduğunda rüyaların dengeleyici olarak devreye girdiğini savunur. Bu tür açıklamalarını doğa bilimlerinin rehberliğinde yaptığını  belirtir. Her ne kadar doğal süreç  içersinde  rüyayı  izah ettiğini  ileri  sürse  de Jung  zaman zaman bilimsellikten uzaklaşıp, rüyalar konusunda mitolojiden, dinden  ve farklı  kültürlerden yararlanır.
Bu  girişimini ise  batı rasyonelliğine karşı  dengeleyici  bir  yaklaşım olarak açıklar.

Konunun bir diğer zorluğu ise Jung’un konuyu ele alma ve yazma tarzından kaynaklamaktadır.
Jung büyük bir  entelektüel  birikime  sahip olduğu için ele aldığı  konuyu  oldukça derin ve  geniş  bir şekilde incelerken  farklı  konulara girerek  konular arasında ilişkiler kurmaktadır. Bu durum yazdıklarının anlaşılmasını  güçleştirmektedir. Onu takip etmek ve anlamak zaman zaman zorlaştığı  için, yazılarını anlamak için defalarca okuma ihtiyacı duyulabilir. Bunun yanında açık anlaşılır bir  şekilde  sistematik  olarak yazan birisi olamadığından Jung’tan anladıklarımızı konuyla ilgili araştırmacıların anladıklarıyla karşılaştırmamız gerekebilir.

Bir  diğer  zorluk ise  Jung’un  ölümü sonrası  batıda Jung üzerine araştırma yapanların oldukça çok olmasıdır. Araştırmaların çokluğu Jung'un daha iyi anlaşılmasını  sağladığı  gibi  kargaşaya  da  yol  açmaktadır.
Bazı  araştırmacılar  Jung’u kendi  anladıklarına  indirgemekte,  Jung  üzerinden  kendi  yorumlarını  aktarmakta veya Jung’un kavramlarının Jung’taki  önem  sırasını  değiştirmektedirler.

Jung  üzerine  diğer  konularda  olduğu gibi rüya  konusunda  da birçok araştırma yapılmış  ve  konuyla ilgili bazı  eserler  kaleme  alınmıştır. Bu çalışmalar incelendiğinde  farklılıklar  hemen  göze  çarpmaktadır. Bir  diğer  zorluk ise konunun  kendinden kaynaklanmaktadır.

Rüya kolay  bir konu  gibi görünmesine  karşın derinlemesine  incelendikçe  oldukça karmaşık bir yapıya sahip  olduğu  hemen görülür. Bu nedenle Jung  zaman  zaman yetersiz kaldığını  ifade eder.

Bu bir tevazudan değil konunun  gerçekten karmaşık olmasındandır. Jung çocukluğundan itibaren  rüyalarla ilgilenmeye başlamıştır. Bazı kaynaklarda onun 80.000 rüya analizi yaptığı  belirtilse  de bu  sayı  daha fazla olmalıdır. Ölüm yılı olan 1961’e kadar rüyalara olan ilgisini sürdürmüş, konuyla ilgili olarak çalışmalarına devam etmiştir.
Buna rağmen rüyalar karşısında zaman  zaman kendini yetersiz görmesi konunun  karmaşıklığından kaynaklanmaktadır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Jung ve RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin