BV*1

51 10 54
                                    


Yine her zaman ki gibi saat 6 da uyanmıştım, normal de şikayetçi olurdum bu durumdan ama bugün çok önemli işlerim vardı o yüzden şikayet etme gibi bir şansım yoktu. Dolaptan elime ne geçerse alıp giydim pek sorun etmezdim çünkü kıyafetlerim her zaman sade olurdu. Merdivenlerden hızla indim ve arabama atlayıp son gaz hava alanına yol aldım. Radyodan gelen şarkıyla daha da hızlandım 1 saat sonra zaten varmıştım.
Arabadan inip sakince banka doğru adımladım beklerken bir sigara içsem fena olmazdı. Paketten bir sigara aldım dudaklarımın arasına sıkıştırdım cebimden çıkardığım çakmağı görünce anıların gözlerimin önüne gelmesine engel olamadım.

## Yine ordaydı kapının çaprazında ki duvarın yanında her zamanki yerindeydi, simsiyah kıyafetlerinin içinde dövmelerle kaplı sağ elinde sigarası, sol elinde ise bir oyuncakmış gibi oynadığı,ustaca çevirdiği siyah çakmağı ile yine umursamaz bakışlarıyla etrafı süzüyor, arada bir benim bulunduğum odanın penceresine bakıyor ,dışardan 'ben serseriyim dokunanı yakarım' tavrıyla ona bakanların korkmasına sebep oluyordu. Bense her gün bu manzarayı izler neden buraya gelip beni beklediğini düşünüp saçma hayallere kapılırdım.
Buna bir son vermeliyim diye düşünüp aşağıya yani onun yanına gitmeye başladım biraz tedirgin olsam da yine de geri dönmedim tüm sorularımın ve merakımın bitmesi için onunla konuşmam gerekiyordu. Yavaşca yanına ilerledim benim geldiğimi gördüğünde yerinde doğruldu ona yaklaşmamı bekledi, tam karşısında durdum şuan bir sürü soru sorup merak ettiğim her şeyin cevabını almalıydım ama öyle olmadı ağzımı açıpta konuşamadım biraz bekledim ve aklıma ilk geleni söyledim;
--kimsin sen? Niye burdasın?
++Ben kimseyim ve niye burda olduğuma gelirsek geçiyordum uğradım.. Dedi yarım ağız gülüşüyle bu kadar soğuk bir adamdan 32 diş gülmesini beklemiyordum zaten..
Alayla söylediği laflar karşısında aynı şekilde cevap verdim.
--Hadi yaa öylemi geçiyordun uğradın, hemen hemen her gün yaptığın gibi yani sadece geçiyordun ve uğradın, Sen beni salak mı sandın! Her gün buraya geliyorsun beni izliyorsun fatketmediğimi mi sanıyorsun? kimsin sen söyle ve benden ne istediğini de..

++Sakinn ol küçük fazla konuşuyorsun ve fazla meraklısın bu kadar merak iyi değil kim olduğuma ve ne istediğime gelirsek yakında anlarsın. Deyip göz kırpıp arkasını dönüp gitmeye başladı.

Elinden düşürmediği çakmağı cebine koydu yani iyi koyamamış olucak ki bir anda yere düştü ve o bunu fark edemeyecek kadar hızla ilerleyip kayboldu.
Hızla çakmağı alıp koşarak odama çıktım, bunu neden yaptığımı bilmiyordum siyah çakmağı incelemeye başladım üzerinde siyah ve beyaz yuvarlak bir işaret vardı güzeldi aslında. Bugün olanların şaşkınlığı ve çakmağın sahibiyle tekrar karşılaşma düşüncesiyle uykuya daldım.##
O günü hatırlamak aynı duyguları tekrar hissetmeme sebep oldu. Elimdeki biten sigarayı çöpe atıım.
**Anneee! Anneee!! Buydayımm.
Sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştım, arkamı dönmemle bulmuştum da benim küçük meleğim korumanın kucağında kollarını öne uzatmış bana doğru geliyorlardı.
Arada küçük bir mesafe kala muratın kucağından inen kızım paytak adımlarla bana doğru koşarak geliyordu, kollarımın arasında yerini aldığında sımsıkı sarıldım meleğime kokusunu içime çektim çok özledim onu, o da beni özlemiş olacak ki şaçlarımı eline almış hem oynayıp hem kokusunu içine çekiyordu her zaman olduğu gibi.
Muratın şoför koltuğuna geçmesi ile meleğimi arkada çocuk koltuğuna oturttum.

**Annecim sen bizimle gelmiyoymusun?. Kocaman kavhe gözler bana hem merakla hem de şirin şirin bakarken bende ona içtenlikle gülümseyerek cevap verdim.
--Hayır meleğim benim küçük bir kaç işim var onları hemen halledip gelicem.
**Ama ben seninle uyumak istiyoydum annişş lüffenn gell lüffenn.
--Söz meleğim erken gelicem ama işlerimi bitirmem lazım hem bakarsın sana ufak bir süprizle gelirim ha ne dersin. Deyip göz kırptım, benim meleğim sürpriz lafını duyunca boynuma atladı heyecanla.
**Yaşasınnnmn süypyizz yaşasınn annişş senii çok seviyoyumm.
-- Bende seni çok seviyorum güzel kızım hadi şimdi eve gidiyorsun uslu uslu duruyorsun, ayrıca murat abini üzmek yok o ne derse yapılacak tamam mı?

**Tamam annişş muyatt abimi üzmek yok.
--Aferim meleğime hadi gidin bakalım evde görüşürüz.
**Göyüşüyüz anniş.

Murata da başımla selam verdikten sonra onların gidişine baktım bir süre, hava alanından çıkmalarıyla bende arabaya binip spor salonuna sürdüm .
Fazla sessizlikten rahatsız olup şarkı açtım cezanın sesi arabanın içini doldururken , yolculuğum daha keyifli bir hale geldi. Yarım saatin sonunda spor salonuna gelmiştim.
Arabayı park edip içeriye doğru adımladım, dinlenme yerinde merti gördüm o da beni görmüş olacak ki buraya doğru gelmeye başladı.
++Oo alya hanım gözümüz yollarda kaldı bizde ne zaman geleceksiniz diye bekliyorduk. Deyip sırıtmaya başladı, bu tavrı kaşlarımı çatmama sebep olurken sertçe cevap verdim;

--Kes sesini mert! Zevzekliği bırakta barkın burda mı onu söyle sen.
++Her zaman ki yerinde çömezlere gösteri yapıyor eşlik edeyim sana istersen.
--İstemez! İşine dön mert.

Ona arkamı dönüp barkının yanına gitmeye başladım ,Mert aslında iyi çocuktur sadece biraz fazla yılışık en sevmediğim erkek tipi.
Barkına gelirsek buranın sahibi olur kendisi bir anlık sinirle buraya gelmiştim beni görmüş ve yardım etmişti. Barkın fazlasıyla yakışıklı bir adamdı kızların arsızca süzmesinden bu belli oluyordu zaten, ama benim için pek bir önemi yok aşka inanmam ve sevgili denen şeyin gereksiz olduğunu düşünüyorum.
Barkını gördüğümde ona ürkek ceylan gibi bakan gençlere savunma taktikleri veriyordu.
Ona selam verip soyunma odasına geçtim üzerimi değiştirdim hızla kum torbasına ilerledim biraz ter atmak lazım değil mi ama .
Her yumrukta geçmişimden bir anı geldi gözlerimin önüne bağırarak bir tekme geçirdim, gittikçe öfkem artıyordu, yıllarca azalmayan nefretim daha da büyüyordu.

Bana dokunuşu, arsızca bakışları, defalarca darp edişi, içimde bir yerlerde yatan şeytanı uyandırıyordu. Kendimi kaybetmişcesine yumrukluyordum torbayı, en sonunda patlamasıyla kendimi yere bıraktım.
Ellerim sızlamaya başladı o an için hiç farketmemiştim ama şuan kanların akması kendime işkence ettiğimin göstergesiydi. Alışmıştım canımın yanmasına artık pek etki etmiyor du kabuk bağlayacaktı bu yaralar zamanla,asıl yara ruhumdaydı ve kabuk tutması gerekirken her an daha da kanıyordu hiç geçmeyecekmiş gibi.
Daldığım düşüncelerden çıkıp üzerimi değiştirdim gitmek için adımladığımda barkını bana bakarken buldum, ağzını açıp birşey söylecekken durdu, dışardan nasıl görünüyordum bilmiyorum ama pek de iç açıcı göründüğümü sanmıyordum.
Aldırış etmeden hızlı adımlarla çıktım dışarı .

**Alyaaa!Alyaaa! heyyy dursanaaa!!

Barkının seslenişlerini duysamda duymamış gibi yapıp arabaya bindim hızla eve yol aldım,
Yorulmuştum hem ruhen hem de bedenen.
Bazen uzunca bir uykunun beni kendime getireceğine inansamda bu imkansız dı yorgunluğum hiç geçmeyecekmiş gibi geliyordu.

Şuan tek istediğim bir an önce evde olmaktı, bu isteğime uyarak gaza daha da asıldım çok sürmeden eve gelmiştim arabayı öylece bırakıp park etmesi için anahtarı murata attım. Hızla eve girip kıyafetlerimi dolaptan alıp kendimi duşa attım ılık akan suyla kendime gelirken çok durmadan çıktım.
Hızla kurulanıp kıyafetlerimi üzerime geçirdim.
Uyumak için odaya geldiğimde dikkatimi çeken meleğimin benim yatağımda uyuyor olmasıydı.
Uyurken çok huzurlu görünüyordu ihtiyacım olan şey de buydu yanağına küçük bir öpücük kondurup yanına kıvrıldım meleğimin kokusuyla huzurla gözlerimi kapattım kısa sürede uykuya daldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

B¡KE "VED¡A" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin