Doktorum dedi ki: "Uykusuzluk sadece bir semptomdur, daha önemli bir şeyin işaretidir. Gerçek sorunu araştır. Bedenini dinle."
Ben ise sadece uyumak istiyordum. Vücudumu dinlemeden öylece uyumak, uyuyamadığım tüm bu vakitlerin yorgunluğunun hıncını çıkartırcasına uyumak, uyumak. Dış uyaranlara karşı bilincimi tümden yitirmek, tepki gücümün zayıflayıp o etkisiz eleman olacağım doğal dinlenme durumuna girmek. Uyumak.
Ona dedim ki ilaç ver bana. İlaç. Küçük mavi amital sodyum kapsülü, iki yüz miligramlık. Sarı-kırmızı tuinal kapsülü, ruj kırmızısı seconal. Kesin çözüm, ilaç ver bana. İlaç.
Bunların yerine doğal bir yol olan kediotu köküne başvurmamı şöyledi. O kökü çiğnememi ve daha çok hareket etmemi, bunların işe yarayacağını söyledi. Ona göre eninde sonunda mutlaka uyuyacaktım.
Suratım muşmulaya dönmüş, pörsümüş meyvelere benzemişti. Görseniz beni ölü sanırdınız.
Ona acı çektiğimi, kendisi de yaşamadığı için bir sikim bilmediğini söyledim. O ise kaşlarını çattı, odadan çıkmak üzereydi ve elindeki dosyaları sıkı sıkıya tutarken dedi ki, gerçek acının ne olduğunu görmek istiyorsam bir salı akşamı dayanışma gruplarının insanlarının bir araya geldiği o iki katlı kilise binasına uğramalıymışım.
Beyin hastalıklarına ev sahipliği yapanları görmeliymişim. Kemik erimesi hastalarını görmeliymişim. Hayata asılan ve bundan vazgeçmeyen kanserlileri.Jongin'i işte burada tanıdım.
Jungsoo'nun kollarının karanlığının içine girmek üzereyken. Karşısındaki yaşlı adam ona sarılmış bir şekilde gözyaşlarını akıtıyorken, sigarasını içiyor.
Yalancı.Bir hafta sonrayı bekledim. Ona git, diyecektim. Lösemi grubunda da görüyorum seni, beyin parazitlerinde de. Kalın bağırsak kanseri grubunda da. Git de rahat edeyim, tatilim burası benim. Sen olduğundan beri, iki yalancının bir grupta olması beni rahatsız ediyor. Diyeceğim ki, uyuyamıyorum seni it. Defol grubumdan. Senden önce buradaydım ben. Git. Ve belki de yalvaracaktım.
Ertesi hafta, sarılışma kısmına geçmek üzereyken onu kahve makinesinin önünde buluyorum. Grubu bu hafta idare eden, testisleri alınmış olan Taemin. Toy, heyecanlı heyecanlı söylüyor sarılışabileceğimizi.
Elindeki kahvenin üzerime dökülebileceğini umursamadan hızlıca kollarımı sarıyorum. Bana ayak uyduruyor. Yalancı.
"Git buradan." diyorum kulağına yaklaşıp. "Tek tatilim burası."
Yüzüme anlayamaz bir şekilde bakıyor. Ses tonumu sertleştiriyorum.
"Kandırmaya çalışma beni, lösemi grubunda da vardın sen. Kalın Bağırsak kanseri grubunda da. Beyin parazitlerinde de. Testislerin de alındı üstelik, cidden öyle mi? Ne amacın var da geliyorsun sen buraya?""Bedava sıcak kahve alabiliyorum." deyip kollarımın arasından çıkıyor. Parmaklarındaki sigaradan çekiyor, ardından kahveden. Sigara-kahve. Sigara-kahve. Kapıdan çıkıyor.
Buraya gelmemesini umuyorum. Gitmeye devam ediyorum. Beyin parazitleri grubunda, kafasının arkasında görünmez bir silah olan kadın titrek titrek konuşuyor. Altı yedi sandalye yanımda yine o. Kim Jongin.
"Artık ölümden korkmuyorum. Tek problem.." Kem küm ediyor, devam ediyor.
"Hiçbir erkek benimle birlikte olmak istemedi. Evimde kayganlaştırıcı, porno filmleri var isteyen ol-"
Yanı başındaki kadın "Yeterli Eunji, oturabilirsin yerine. Bu büyük başarısından dolayı alkışlayalım Eunji'yi." diyor. Alkışlanıyor. Bir hafta sonra ise intihar ediyor.Çıkışta onu buluyorum. "Gelme." diyorum. Ne amaçla geliyorsun buraya? Gelme işte.
Diyor ki ölümün kaçınılmaz bir son olduğunu biliyormuş, dipteymiş ve dipteki diğer insanların ölümünü, yavaş yavaş gerçekleşen ölümünü aşama aşama izlemek istiyormuş.
Yalancı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başına gelen en kötü şeymişim | sekai
Historia CortaSonra diyor ki başıma gelen en kötü şeysin. Aklımı çelecek kadar, dua etmemi sağlayacak kadar kötüsün. Diyorum ki öyleyim, neredesin sen?