final

283 21 16
                                    

BTS - The Truth Untold

"Göz yaşlarını takip ederek geldi pelerinli genç."

Taehyung hep izledi gelen genci pencereden. Yalnızlığını unutturuyordu bu genç ona. Bu kaçıncı gelişiydi o gencin, sayamazdı. Çiçekleri tek tek gidiyordu fakat Taehyung maskesinin altındaki küçük gülümseme ile izliyordu.

Yine gelmişti pelerinli genç. Fakat bu sefer alıp gitmedi, durdu bir süre çiçeklerin başında. Ellerini gezdirdi narince, bir damla göz yaşı bıraktı çiçeğin üstüne. O damlanın parlaklığı ile penceresinde olmasına rağmen Taehyung'un gözleri kamaştı. Bu bir nottu ona bırakılan.

Pelerinli genç bu sefer hiçbir çiçek almadan oradan ayrıldı. Taehyung ise hızlı bir şekilde köşkünden dışarı çıkıp çiçeğin yanına gitti.

"Sana yemek pişirmek istiyorum, evimde."

Taehyung gülümsedi, genç anlamıştı izlediğini. Hızlıca köşkünden çıktı ve artık ezbere bildiği yoldan ilerledi. Kapının önüne gelince elini kalbine götürüp birkaç saniye bekledi. Tam elini kalbine götürüyordu ki kapı açıldı.

Çocuk hâlâ yüzünü göstermeden pelerinli bir şekilde kapının önünde bekliyordu. Hafifçe yana kaydı ve Taehyung'a yer açtı. Taehyung içeri adımlarken küçük kızı görmeyi istedi.

Ev tek oda, pek fazla eşya bulunmayan bir yerdi. Yemek yapmak için sadece küçük bir tüp vardı bir duvar kenarında. Odanın tam ortasına bir örtü serilmiş ve üç çeşit yemek koyulmuştu. Taehyung'un da karnı açtı, iyi olmuştu bu.

Aklında onlarca soru olmasına rağmen o anlatmadan sormak istemedi. Sadece gitti ve yer sofrasına oturdu. Zaten yemek için davet edilmişti.

Taehyung oturunca, pelerinli genç de peşinden gidip karşısına oturdu. Büyük şapka burnuna neredeyse dudaklarına kadar kapatıyordu yüzünü. Eline aldığı bir kaseye çorba koydu ve Taehyung'un önüne koydu. Hafifçe gülümsedi ve Taehyung sadece dudakları görünen bu çocuğun gülümsemesi ile mutlu oldu. Çiçekleri ve kendisiydi pelerinli çocuğu mutlu eden.

Taehyung güzel kokulu çorbaya sofradan aldığı kaşığı daldırdı ve biraz karıştırıp ağzına götürdü. Fakat götürdüğü gibi çıkarması bir oldu. Çorba tamamıyla tuzsuzdu.

"Üzgünüm," dedi pelerinli genç. "Tuz atmayı unutmuşum." Ardından ikinci yemeği önüne koydu, Taehyung ise hiç sorgulamadan diğerine geçti belki diğeri daha güzeldir diye. Fakat hayır, değildi. Ağzına aldığı gibi çıkarmıştı onu da.

Genç adam yine tuz atmayı unuttuğunu söyleyip üçüncü yemeyi önüne koyunca Taehyung dayanamadı ve "Yeter, " dedi. "Daha fazla yiyemeyeceğim. Tuzsuzken nasıl yiyebilirim?"

Pelerinli çocuğun yüzündeki gülümseme ufak bir kahkaha dönüştü. Tam o sıradan Taehyung beyaz dişler ve hafif çukurlu yanakları görüp eskiyi hatırladı. Bu, oydu.

Jungkook.

Taehyung'un sadece düşünmesi ile kalbine binlerce inenin saplanmasına neden olan çocuk. Eski dostu.

Jungkook ellerini şapkasına götürüp arkaya doğru sıyırdı. "Benim," dedi. Cümlenin devamını Jungkook ve Taehyung beraber söylediler. "Jungkook."

The Truth Untold 'TaeKook' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin