Medya-BTS Love Yourself 轉 'Tear' mucizesi=Airplane part 2.
İçeri şekil gözlükleriyle giren öğretmenimiz yerimize oturmamız için bize 2 dakika verdi. Herkes yerine otururken gözleri birini arıyordu. Fıldır fıldır gezinen gözleri en sonunda benim üstümde durdu. Çantasını masaya koydu ve yürüyerek yanıma geldi. Göz ucuyla kitabıma baktı.
"'Koza Kelebeği Bilmez'mi? Vay canına. Bu kitabı senden sonra ödünç alabilir miyim?"
"A-ah şey tabiiki öğretmenim. Bugün size teslim ederim."
"Teşekkürler" diyerek sıcak bir gülümseme attı.
"İsmin... Şey,Yoona'mıydı?"
"Evet. Evet öğretmenim."
"Ders bitiminde seni odama bekliyorum. Alacağın dosyalar var."
Başımı onay vererek salladım. Oda hafifçe güldü ve yerine doğru yürümeye başladı. Cidden bu adam... Sırtı ne kadar da hoş öyle. Güzel bir çukur var ayrıca giydiği sarı tişört onu daha da çekici gösteriyordu. Öhöm,öğretmenine değil telefonuna yavşa Yoona...
"Yoona yerine oturmayacak mısın?" dedi Hei. Bende ayakta olduğumu fark edince yerime oturdum. Ve zilin çalmasını bekledim. Nede olsa sonraki ders gideceğim.
~~~
Yuta ile kantine indik. Hei ödev yaptığı için bizimle gelmedi. İnek işte.
"Nakamoto?"
"Hım."
"Dün sen kiminle yattın?" sorduğum bu söze içtiği kahveyi üstüme püskürtmesi ile cevap verdi. Ne kadar da mal insanlar var. Bi kahveyi ağızlarında tutamıyorlar.
"Yah Nakamoto!" Yuta,korkudan Japonca konuşmaya başladı. Sürekli olarak özür diliyordu. Bende susması için masadan kalktım ve sıraya girdim. Sıra bana geliyordu. İki üç kişi kalmıştı önümde. Tişörtümdeki ıslaklığı kurutmak için elimi yelliyordum. Fazla hareket eden elim kaslı bir cüsseye dokundu. Ayrıca nefesi sürekli olarak ensemi taciz eden biri duruyordu arkamda. Ama hakikaten güzel kokuyor kerata. Arkama döndüm ve elimin çarptığı kişiye baktım. Bu Bay Jeon Jungkook'tu. Neden bir öğrenci gibi sıraya girmişti ki?
"Bay Jeo- ah şey öğretmenim özür dilerim." Yüzünü benim seviyeme indirdi.
"Hissetmedim bile." Deyip gözlerini başka yere çevirdi.
Zaten o cüsse bende de olsa bende hissetmem. Elimi atsam elim kaybolur. 2000 metrelik arazi resmen. MaşAllah!
Bir kolunu uzatarak yanda ki demire koydu. Bu sayede daha fazla yaklaşmış olduk. Artık ensem tacize değil tecavüze uğruyordu. Sonunda sıra bana gelmişti. Bir tane çikolatalı süt alarak sıradan ayrılmıştım. Bay Jeon ise bir tane ciklet almıştı. (sakız işte hfjhdjhd)
Yuta'nın kolundan tuttum. Şuan boş koridorlardan yürüyerek gidiyorduk. Edebiyat öğretmenimiz Kim Yugyeom,yanımızdan geçerken bize göz kırptı. Yuta ise bunu yeni anlayıp az kalsın kusuyordu. Biz yukarı çıkarken Bay Jeon'la edebiyat öğretmenimiz Yugyeom sıkı bir muhabbete girdiler. Sınıftan içeri girdiğimizde,Hei'de dahil hiç kimse yoktu. Yuta ile şaşkınca bakışlarımızın sonucu bu sessizlikten dolayı Yuta'ya o mağlum soruyu sordum.
"Kiminle yat-"
"Yoona bir saniye. Bu seni ilgilendirmez. Neden soruyorsun?"
"Çünkü Hei-" Telefonuma gelen mesajla sorumu yarım bıraktım.
05** *** *** Yoona ben Jungkook. Telefonuna bu numarayı kaydet,sonra odama gel.
Huang Yoona Peki öğretmenim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❝The Teacher❞ JJK
Fanfiction"Sen benim sadece öğrencimsin." "Biliyorum öğretmenim. Ama bu canımın acımasını engelleyemez." Arkamı döndüm ve göz yaşlarımı serbest bırakarak bahçeye doğru koştum. Ne demek öğrencimsin? Hemde ben sana sırılsıklam aşıkken.