Gıcırdayarak açılan kapının ardında gördüğü silüet karşısında donakalmıştı; çünkü bir mucizeye ilk kez şahitlik ediyordu..
Yaklaşık 6 yıl öncesiydi. Yine homurdana homurdana uyanmış, yüzünü dahi yıkamadan, üzerinden hiç çıkarmadığı tek kıyafetiyle , işe gitmek için çıkmıştı evden. Ev dediysek öyle dört duvar , üstü kapalı ve rahat bir yer düşünmeyin. Eski limanın kıyısında terkedilmis ve bir kaç fare ve bilimum haşereyle paylaştığı, 4 mevsim havalandırmalı ve parçalı gökyüzü manzaralı eski bir balıkçı teknesi evden kastettiğim.
Her gün 2 km lik yolu yürüyerek gider ve akşama kadar taşıdığı meyve kasalarının verdiği yorgunluğa aldırmadan yürüyerek geri dönerdi . bir kaç yardımsever işverenin kendisine hediye ettiği ortopedik ayakkabılar artık ultra havadar bir çift sandalete dönmüştü.ve kıyafeti gibi beyazdan evrilen bu siyah sandaletler , gömleğiyle tam bir uyum içindeydi. Aslında gayet de şıktı ve o senenin modasına da uygundu.
Bir akşam iş dönüşü kendine bir kıyak geçmeye karar vermişti ve herşey de o gün başlamıştı ya zaten..
isteğe göre devam edeceğim.. olay akışı konusunda istekleriniz olursa söyleyin uyarlarım ben :)