Harry uyandığı yeri garipsedi. Kendi küçük odasını ve tek kişilik yatağını bekliyordu. Onun yerine çift kişilik bir yatakta uyanmıştı. Yatmayı bırakıp oturdu ve Louis'nin evinde olduğunu hatırladı. Telefonunu çıkarıp annesi aramış mı diye baktığında hiçbir arama görmemişti. Güzel demek ki yokluğunu fark etmeden çıkmıştı. Ayağa kalkıp odadaki banyoya girdi ve yüzünü yıkadı. Sonra içindeki meraklı kedi onu dürttü ve lavabonun üstündeki dolabı açtı. Traş takımu, parfüm ve diş fırçası vardı. Parfümü alıp kapağını kokladı. üzerindeki Louis'nin gece giymesi için verdiği tişörtte de bu koku vardı. Gülümseyerek mavi şişeyi yerine bırakıp dolabı kapattı ve banyodan ve odanın kendisinden çıktı. Louis kanepede uyuyordu. Tek kolu başının altındaydı ve yüzünde katı bir ifade vardı. Harry ne yapsam diye düşündü ve kahvaltı hazırlamasının hoş olabileceğini düşündü. Ufak bir yer kaplayan mutfak alanına geçti. Dolaptan üç yumurta ve biraz yağ çıkardı. Şimdi bir tavaya ihtiyacı vardı. Etrafa bakındıktan sonra dolapların kapaklarını açmaya başladı. İşte buradaydı. Alt alta sıralanmış tavalardan en alttakini almayı planlayarak elini uzattı. Ama Jenga'da yanlış taşı çekmişcesine bütün tavalar yere yığıldı. Gürültülü bir şekilde.
"Sikeyim." diye mırıldandı ve Louis'nin uyanmamasını umarak arkasına baktı. Fakat boşuna umut etmişti çünkü Louis aksi bir suratla kendisine bakıyordu.
"Küfür eden çocuklardan hoşlanmam." huysuz bir sesle konuşmuştu. "Ya da gürültü yapanlardan."
"Çok özür dilerim." dediHarry gözlerini kaçırarak. "Kahvaltı hazırlayacaktım ve şey oldu..."
Louis gerindi ve yerde tavaları toplayan Harry'ye baktı. Yamuk bir gülümseme ile,
"Kahvaltı mı hazırlayacaktın?" diye sordu. "Pekala hazırla bakalım. Ben bir duş alacağım. "
Gerinmeye devam ederek odasına girdi. Harry de arkasından dudağını ısırarak baktı. Tanrım bu adam sabahları daha bir seksi oluyordu. Tavaları toplayıp ihtitacı olan tavayı ocağa koydu. Elini hızlı tutsa iyi olurdu, Louis duştan çıkana kadar hazır olmasını istiyordu.
Bir süre sonra yumurta, kızarmış ekmek ve kahveden oluşan ufak bir kahvaltı hazırlamıştı. Louis de tam zamanında yarı ıslak saçları ve beyaz tişmrtüyle odadan çıkagelmişti. Birlikte masaya oturdular.
"Mm güzel gözüküyor Harry. Teşekkürler." dedi Louis kibarca ve ekmeğinden bir ısırık aldı. "İyi uyudun mu?"
"Evet." diye mırıldandı Harry. "Ama sen pek iyi uyuyamadın. Seni uyandırdım." mahçupça önüne baktı.
"Sorun değil ufaklık. Konuştuklarımız hakkında düşündün mü?"
"E-evet." dedi Harry utangaç bir biçimde ve elleriyle oynadı. Bu şeyi istiyordu. Bu ilişkiyi. Ama nasıl söylemesi gerektiğinden emin değildi.
"Evet efendim yerine evet demenden vazgeçtiğini varsayıyorum." dedi Louis gülümseyerek. Bu masum çocuğun böyle ağır bir fikri kaldıramayacağını sezmişti zaten. Gerçi kabul etseydi Louis onunla çok eğlenebilirdi. Ama kendisi bilirdi.
"Hayır hayır!" harry telaşla itiraz etti. "Yani istiyorum. Sadece unuttum özür dilerim ama bir daha unutmam. Yani şey..." derin bir nefes aldı. "İtaatkarınız olmak istiyorum, efendim."
Louis şaşırmışcasına kaşlarını kaldırdı.
"Demek öyle. Pekala Harry. Seni bir süre deneyeceğim, tamam mı? Kabul edersem on sekiz olduktan sonra itaatkarım olabilirsin. Ama biraz sabırsız biri olduğumu söylemeliyim."
Harry yutkundu.
"Tamam. Yani evet efendim."
Louis gülümseyerek kahvesinden bir yudum içti.
"Sen de bir şeyler ye bence."
Harry hiçbir şey yemediğini fark ederek şaşırdı. Louis'nin yanında bir şeyler oluyordu, diğer her şeyi unutuyordu. Kahvaltısına başladığında Louis neredeyse her şeyi yarılamıltı bile. Bir süre sessizce yemeklerini yediler. İkisi de bitirdiğinde Louis ortalığı kendisinin toplayabileceğini söyledi.
"Sen de bize Netflixten bir film seçebilirsin."
Harry film izleyecekleri için heyecanladı ve oturma bölümündeki büyük televizyonu açtı.
"Bu arada," diye ekledi Louis arkasından. "bugün seni zorlamak istemiyorum ama ileride buraya geldiğinde dizlerinin üzerinde olacaksın. Anlaşıldı mı?"
"T-tamam efendim."
"Uslu çocuk."
Niye bilinmez Louis'nin takdirini almak çok iyi hissettirmişti. Filmlere göz atıp romantik olabileceğini düşündüğü bir Hollywood yapımını seçti ve başlatmak için Louis'yi bekledi. Bulaşıkları makineye yerleştiren Louis gerinerek Harry'nin yanına oturdu. Rahatsız bir uyku geçirdiği için boynunun ve omuzlarının tutulduğu belliyidi ama bir şey söylememişti.
"S-sana..." diye başladı Harry dudağını kemirerek. "masaj yapmamı i-ister misin? Y-yani benim yüzümden kanepede yattın ve... Şey yani istersen yapabilirim. Elim beceriklidir." ensesini kaşıyarak gülümsediğinde Louis şaşırmış göründü. Ama sonra sırıttı.
"Neden olmasın çiçek çocuk?"
Harrynin yapabilmesi için koltukta yarım ters dönerek oturdu. Harry de heyecanla Louisnin arkasına geçti. İkisi de çok yakındı, Harry koltuğun arkası ile Louisnin sırtı arasında bacaklarını toplayarak oturmuştu. Ellerini genç adamın omuzlarına koydu ve yavaşça sıktı. Teni kaslı olduğu için sertti. Ama aynı zamanda yumuşak. Üzerinde banyodaki parfümün belli belirsiz kokusu vardı. Parmaklarını hafifçe sıkarak masaj yapmaya başladı. Ona dokunmak çok güzeldi. Bir süre ellerini orada tuttuktan sonra biraz da aşağıya indirip sırtını ovdu. Louisden çıkan memnun sesler şevkini daha da arttırıyordu. Tanrım Louis'ye dokunmak cidden çok... Seksiydi. Adamın kokusu, kasları ve teni... Farkında olmadan kendisi de ufak bir ses çıkardı fakat çıkarır çıkarmaz gözlerini kocaman açtı. Yüzü kızarıyordu.
"Mm senin bana masaj yaptığını sanıyordum?" Louis alaylı bir şekilde konuştuğunda Harry daha da kızardı.