Giriş

95 3 0
                                    

Tarih : M.ö 3 Mart 3097

Hava yağışlıydı. Güneş batmak üzereydi. Ateş tam sönecekken üşüdüğümü hissedip ateşi harladım. Son icadım olan harlama cihazımı herkesten saklamak zorunda olmak canımı sıkmıyor değildi. Aslında saklığım tek şey bu değildi... Üstünde bulunduğumuz şey düz bir tepsi olamazdı. Annem bu tür düşüncelerimi yaşımın küçüklüğüne bağlıyordu. Artık geceleri dışarda geçiriyordum. Kendim...e ait bir yuvam vardı ama tek başımaydım. En iyisi de buydu tek başladığım bu yola tek başıma gidiyordum. Herkes bir mağaranın içinde yaşıyordu. Ama bu çok saçmaydı. Kendime bir kulübe yapamaya başlamıştım. Yaşadığım orman tropik bir ormandı irice bir ağacın içini yaptığım keskiyle oymaya başladım. Ağaç çok büyüktü onun için günlük 2 saatimi buna ayırıyordum. Geri kalan vaktimde yiyecek stokluyordum. Kış yaklaşmak üzereydi. Avcılık için alet gerekiyordu. Çünkü taşla hayvanlar çok zor ölüyordu. Ağaç evim bitmek üzereydi. Tabii ki bu görünen kısmıydı. Bide bunun gizli olan kısmı vardıki sayısız icadımın bulunduğu kısımdı. Ağacın içinden girilebilen yeraltı odalarından birini sırf icatlarıma ayırmıştım. Meşalelerle aydınlattığım bu odaların birinde yiyecek stokluyordum. Birinde de kalıyordum. Artık hazırdım, ağaç çok yüksekti inip çıkmakta zorlanıyordum. Buna bir çare bulmak gerekiyordu. Ama daha erkendi, annemden babamdan ve akrabalarımdan ayrılalı yaklaşık 2 ay olmuştu. Büyük ihtimal beni unutmuşlardı. 20 tane kardeşim yokluğumu aratmazdı. Dünyayı değiştirmek için çıktığım bu yolda başarıyla ilerlemeyi kafama koymuştum. Şimdi yeni şeyleri keşfetme zamanıydı. Yastığıma kafamı koyduğumda yüzüme değen esinti adeta yüzümü okşamıştı. Ağaçların esme sesi kulaklarına ezgi gibi geliyordu. Yıldızlar hiç olmadığı kadar parkaktı. Havada onun resmi vardı. Kalp atışım bir anda hızlanmıştı. O kız geldi aklıma... Kim miydi eski yaşadığım yerdeki Cesi, niye olduğunu anlamamıştım. Bir ezgi mırıldanıyordum sözlerinde o saklıydı kendiliğinden çıkıyordu söylediklerim dudaklarımdan. Gecenin sessizliği fon olmuştu adeta hiçbir şey düşünemiyordum sadece o vardı aklımda, hayatımda ilk defa yaşamıştım bu duyguyu icadı, düşünmeyi bir anda bırakmıştım kelimelerim boğazında düğümlenmişti. Yüzüm okşayan ruzgar sanki onun eliydi. Parlayan yıldızlarda onu görüyordum. Nefesini boynumda hissetiğimde arkamda o yoktu. Adeta büyülenmiştim, sonra ne oldu bilmiyorum kendimi yerde buldum. Belim tutulmuştu, yemek içmek haram olmuştu bana tek düşündüğüm oydu. Belime kadar uzanan saçlarım beni çok rahatsız etmişti onlardan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Taşlarla saçımın tellerine vura vura bayağı kısalttım sonunda rahatlamıştım evimin önünde akan nehirde iyice temizlendim. Cesiyi görmem lazımdı koşarak gidiyordum, adımlarım çok hızlıydı rüzgar yüzümü yalıyor, bacaklarıma değen otlar hızımı yavaşlatsada kalbimin atışı beni daha da körüklüyordu. Onu görebilecekmiydim acaba? Koklayabilecek miydim son nefesime kadar, elini sımsık tutup bütün dünyayı koşmak istiyordum. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Artık koşamıyordum, kolumun acısıyla kendime geldim. Omzum sıyrıklarla doluydu. Kollarımdaki yara izleri, bacağımdaki sıyrıkların dayanılmaz acıyla yere serildim. Nası olduda anlamamıştım bana olanları bi anda sığınacak bir gölge arıyordum. Ağlamaklı olmuştum, bi anda sersemledim gözlerimi araladıgımda bulanıkda olsa birini görüyordum. Gözlerimi açamıyordum dayanılmaz bi yorgunluk vardı üzerimde açmaya takat bulduğumda karşımda o vardı, ağlamaklı olan yüzü bi anda gülümsemişti. Birbimize bakıştığımız an sanki rüya gibiydi. Ona dokunmak istiyordum ama kolumda takat yoktu. Yaralarımın acısını hissetmiyordum. Noldu bana diye sorduğumda 3 gündür uyuyordun dedi. 3 günde ancak kalkabilmiştim son gücümle kalkıp ona sımsıkı sarıldım, senin için dedim. Oda sarıldı bana senin için bekledim dedi. Onu sevdiğimi söylediğimde bana bir kez daha sarıldı ama daha içtendi bu. Birden sarsıldım tenimde karıncalanma hissediyordum. Noldu diye düşünemeden kafama çarpan tabutun acısıyla uyandım. Tabutu kırıp dışarıya çıktığımda gördüklerimin rüya olduğu kanısına varsamda hala neler olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sabah olmuştu sırtım deli gibi ağrıyordu. Yolda yüruyordum ama sanki yürüyen ben değildim kafam çok karışıktı derhal ağaç evime doğru yol aldım. Yolda gördüklerim zihnime kazınıyordu, kafamda oluşan bir harita vardı sanki, herşeyin bir düzen içinde olması beni çeşitli düşüncelere daldırıyordu. Etrafıma bakınıyordum ama ağaç evim yoktu. Tamda bu ağaca yapmıştım dediğim ağaç evim yoktu. Koluma baktığımda ne yara izi nede başka bir şeyden iz vardı. Neler olmuştu bana? Sonunda herşeyin neden kafama kazındığını bu düzeni hatırlamamın bir şifre olduğunun aklıma gelmesi uzun sürmemişti. Aslında olay çok karışık anlatmaya nereden başlarım hiç bilmiyorum;

Geleceğe GöçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin