Taşlar yerine oturuyor

36 1 0
                                    

  Aşağı yukarı bir yıl geçmişti, düzenli bi işim vardı kütüphanede vekil müdürlüğüne yükselmiştim, aslında geçen bir yıl değildi aslında koca 20 yıl 5 üniversiteden fahri doktara ünvan almış saygın bir akademisyendim taş sayesinde herşey çok hızlı olmuştu, birçok üniversiteden öğrenim görevlisi olmam için teklif almış her birine olumsuz yanıt vermiştim.

   Dostlarım artmıştı, her hafta buluşup çay meclislerine katılıyordum. Sigarayada bu vesileyle başlamıştım. Her gece bahçemde dostlarımdan bir kaçıyla çayla sigara tüttürüyoduk. Yayınlanmış bir kaç makalem, dergilere yolladığım şiirler vardı. Yeni dönemin sayılı filozoflarından biri olmak benim için şerefti.

   Herkes geçmişimi sorguluyordu, hep aynı cevab söylüyordum. Trafik kazasında tüm ailem öldü geçmişim silindi, hiç bi şey hatırlamıyorum. Sabah kalkıp, kahvemi koydum, kahvaltımı hazırlayıp güzelce karnımı doyurdum.Sigaramı yakıp Mehmet efendiden gazete getirmesini istedim. Yine karışıktı herşey çalışma odama gidip dikkatimi çeken haberleri dikkatlice kesip panoya astım.

    Devrim bey aradı malumatları alıp, başkan beye hürmetlerimi ilettim. Hariciyeciydi Devrim Bey onunla ilişkimiz, devlet erkanıyla iletişimimi sağlamaktan ileri gitmiyordu. Silahımı temizleyip, yeni görevimi incelemeye başladım Serhat Kerimoğlu yeraltını kontrol ediyordu.

   Ben tetikçiydim, aynı zamanda bölge benim sorumluluğumdaydı. Yeni hedefim 'Faris' kod adlı şahsı temizlemekti. Ev krokisini ezberleyip, işime yarayanları okuyup kağıdı yaktım. Ardında bi sigara yakıp evden çıktım.

   Otoparka gidip arabalardan eski model B8 i aldım. Üstümde siyah gömlek siyah takım vardı. Mehmet efendiye evi akşam için hazırlat diyip yola çıktım. Susturucuyu takıp,  evin önünde durup arka girişinden girdim.

   Duvara arkamı verip, nefes almaz durumda beklemeye başladım içerden sigara dumanı geliyordu. Tek başınaydı, yavaş yavaş içeriye sokulup adamı indirdim. Laptop, flash diskler gözüme çarptı onları arabanın arkasına koyup, kütüphaneye doğru yola çıktım.Laptopunu açıp tüm bilgileri harddiske kopyaladım.

   Flash bellekleride kopyaladım. Bir iskender söyleyip, Soner Yalçın'ın Teşkilatın iki silahşörü kitabını okumaya başladım. İskender gelince, karnımı güzelce doyurup bilgisayarı karıştırmaya başladım.

   Gazete okuyor, bir yanda Serhat'ın telefonunu bekliyordum. Karanlık çökmek üzereydi, başım delicesine ağrıyor, Serhat'a içimden sayıyordum. Ya bi hata yapmıştım, yada işin içinde bi is vardır. Dışardan araba sesleri gelmeye başladı, cama çıkınca içten bi hass... çektim.

    Demek satmıştı beni, başıma örülen bu çorabın, kişisel mi kurumsal mı olduğunu bilmem lazımdı. Kütüphanenin camlarını silahla indirmeye başladıklarında ben gizli odadan, evime giden tünele inmiştim.

    Neler oluyordu, bi sigara yakıp kafamı topladım. O sırada gelen mesaj sesiyle irkildim. Serhat'tan gelmişti, 'Faris' in evindeki güvenlik kamerası kayıtlarının dökümünü bana yollamış, altınada Faris'in kısa özgeçmişini eklemişti.

   Artık ipimi birileri çekmeye çalışıyordu, adam Türkiye için önemli biriymiş, İran ilişkilerini bu adam sayesinde sağlamlaştırmışız 3. kuşak dedesi İranlı bir sadrazam, babasıda İran'da önemli bir iş adamıymış haliyle arkasında ordu gibi silahlı güç var. Serhat kalemini kırdım diye de eklemiş altına. Eve gitmek tehlikeliydi, Mehmet efendiyi arayıp araba hazırlamasını İzmit'teki mekana gideceğimizi haber verdim. Hızla adımlarla, korku dolu bir şekilde eve ulaştım. Derhal arabaya binip yola koyulduk, kalemimizi kıran devletse kurtuluşumuz yoktu, ama Serhat'sa?

Geleceğe GöçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin