290518 zamanından
Yatmadan önce odamın tavanındaki yıldızlara bakıyorum her gece. Düşünüyorum. Aklıma gelen şey her ne olursa olsun sonunda sen ve doğum günüme geri dönüyor. O gece seninle yeşilliklere uzanıp yıldızları seyretmiştik. Çikolata bile vardı ya! Hani hiçkimseyle paylaşmam dediğin şeyleri kıyamayıp benimle paylaşman, nasıl anlatılır ki şimdi o his? Biliyor musun, artık doğum günümü 3 gün önce kutluyorum, sen doğdun diye. Bilirim çünkü kutlamadığını. Kutlamaya değer mi görmedin? Yoksa görmediler mi? Bunu cevabını hâlâ bilmiyorum...
Doğan sen ve seninle tekrar doğan ben. İyi ki doğduk kırık çocuk. İyi ki doğduk.
'Neden ben' diyorsundur belki de şimdi. Anlam veremiyorsundur, neden bu kadar bağlandığıma, senin selamına bile muhtaç olmama, hayatımda bıraktığın koskocaman ize ilişkin... Hiçbir fikrin yoktur. Hâlbuki sahibi onu sokağa terkettiği halde peşinden gitmeye devam ederek onu takip eden kimsesiz bir kedi yavrusu gibi... Senin şefkatine, kokuna, bakışına, ellerine, sıcaklığına, sevgine muhtacım. Her ihtiyacım olduğunda yanımda oluşlarını, kulaklarımı kapatışlarını ve ruhumu yaralayan insanlardan uzak tutuşlarını, patimden, alnımdan, yanağımdan, burnumdan, her yerimden öpüşlerini, gece uyumayıp beni izleyişlerini, gece üstümü örtüşlerini, rahat uykuya dalmam için saçımı okşayışlarını, gıdıklayışlarını, sarılışlarını, güvende hissettiğim tek yer olan boyun ardını, bir daha hiçbir yerde bulamayacağım huzuru aklımı kaybedecek kadar fazla özledim. Burnuma eşsiz kokunun dolması, saçlarına, kulaklarına, köprücük kemiklerine, dudaklarına, kısık göz kapaklarına bir kez daha dokunmam karşılığında veremeyeceğim şey yok şimdi...Seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim. Bunları sana söyleyemeyeceğimi bilip yazarak bir nebze de olsa yükümü üzerimden atmaya çalışan bir korkak olduğum için, özür dilerim... İnan bana yeryüzündeki hiçbir kelime yetmez ki anlatmaya, her seferinde nasıl kalbimin binlerce parçaya ayrılışı, defalarca ve durmadan "pişmanlık" denen o kavram altında kıvranışını, içimdeki bir zamanlar uçuşan kelebeklerin tekrar böceğe dönüşüp karnımı yırtıp çıkmak isteyişi gibi dayanılmaz bir acıyı yıllarca çek(emey)işimi... Olsun. Senin anlaman için böyle uzun cümleler yazmama gerek yok ki zaten çocuk. Sessizliğimle konuşur, gözlerimden ruhumu tüm çıplaklığıyla izler, aklımdan geçenleri tek tek duyarsın. Bir tek de sen duyarsın. Fakat bunların hiçbirisini yapmayı istemezsen, yine de karar sana kalmış.
Umutlarının bir daha yıkılış sesini yankı yapan kalbinden öperim çocuk, geçmez belki ama öperim. düşünmeyelim artık bunları daha fazla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçbir anlamı olmayan yazı
Truyện NgắnOlmadığım birisi gibi olup olmadığımı bilmediğime rağmen...