Kendimi milyonlarcasının arasındaki küçük, önemsiz bir kar tanesi olarak görüyorum. Amaçsızca, ne yaptığını bilemeyerek yine ne olduğunu bilmediği bir yere doğru süzülen, düştüğünde ne olacağını bilmediği, ama muhtemelen özü gibi boş ve anlamsız bir şekilde, hiçbir şey yapmadan silinip gideceğini, kimsenin bir daha anmayacağı, düşlerinde bile yaşayamayacağını düşünen, görünemeyecek kadar küçük olan, konuşup, bağıramayacak bir dilsiz olan, bakmaya çalışsa etrafına, yine göremeyecek olan bir kar tanesi gibi.
Küçük bir kızın çizerken yaptığı, bütün o güzelim çizimi berbat eden bir hata gibi silinmeyi beklediğim bu süre boyunca düşünüyorum, düşündükçe düşüncelerimin arasında kayboluyorum, çıkmak yerine, daha da derinlere iniyorum, kendi düşlerimin elleri yine kendi boğazıma doğru boylanıyor, boğuluyorum, içimdeki zehiri kağıtlara dökmek, yazmak istiyorum, bir nebze de olsa rahatlayabilmek için, öylesine silinip gitmemek, ardımda insanların bazen hatırlayacağı, bazen de unutacağı bir anı, belki bir cümle, bir his, ya da beyni yiyip bitiren şu böceklerden bırakmak istiyorum, ama yazamıyorum.
Artık yazmak bile istemiyorum, çünkü biliyorum, benim önümdeki kapıların kapanmasına az kaldı, hiçbir anlam ifade etmeyen birinin bırakabileceği her ne olursa olsun, hiçbir anlam ifade etmeyen bir şeyden fazlası olamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçbir anlamı olmayan yazı
Kısa HikayeOlmadığım birisi gibi olup olmadığımı bilmediğime rağmen...