SERA

16 2 0
                                    

Kalabalığın içinde sessizdi her şey, sessizlik içerisinde ilerlerken yola atıldığını fark etti ki bir el onu geri çekti.Arkasını döndüğünde yüzünde bir tebessüm ile onu seyreden ufak,tefek kendiyle akran bir genç vardı.Çoğu zaman böyle durumlar ile karşılaşmazdı.Dudaklarını okuyabiliyordu.Ancak ses yoktu.Ellerini havaya kaldırarak belli işaretlerle teşekkür etmeyi denediğinde, karşısında şaşkın bakışlarla karşılaştı. O alışagelmiş hüzünlü, acınası bakışlar... insanların kendisine acımasını istemiyordu.O da bir bireydi engeller bir sorun olmamalıydı.Tıpkı herkes gibi sosyal yaşantıya dahil olabilme hakkına sahipti.Düşüncelerini kafasından uzaklaştırıp,kolunu hızlıca çekti. Koşarak caddeleri geçti. O kadar hızlı koşmuştu ki nefesi kesilmişti.Soluklanmak için kuytu bir köşe bulduğunda daha fazla dayanamadı. Elleri ile gözlerini ovuşturdu.Derin bir nefes alıp bir süre tuttuktan sonra geri bıraktı.Sakinlediğini hissettiğinde yerinden kalktı ve üzerini silkeledi.Ayak sesleri sessiz dünyasının karanlık caddelerine karıştı.

.........................................................................................................................................................

Oysa onu incitmek istememişti.Tek amacı yardım etmekti.Henüz kendini ifade etmekte güçlük çeken birini hayal kırıklığına uğratmıştı.Sadece özür dilemek için bile olsa bir kez daha karşılaşabilmeyi diledi.Gerçekten istediğinde yapamayacağı bir şey yoktu.İmkansızlıklar bile onun için imkanlıydı.Ancak ertesi gün çok yorgun hissediyordu.Tüm gün olduğu yerde hareketsizce uzandı.Hataları için kendini suçladı.Hiç konuşmadı ya da yemek yemedi.Kullanması gereken ilaçlar vardı ama tümünü çöpe atmıştı.Çünkü onlara ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu.Sadece her şeyi daha kötü yapıyordu.Onları kullandığında kendi gibi hissetmiyordu,acı hissetmiyordu sadece mutlu hissediyordu.Hayat acısıyla,tatlısıyla güzel ve yaşanmaya değerdi.Adeta düşünceleri ile boğuşuyordu.Ardından yatağına uzandı.Kendini uykunun kollarına bıraktı.Annesi sabah erkenden uyandırmak için başına gelmişti.Gözlerini araladı gelen ışıkla yorganı tekrar kafasına kadar çekti.Bıraksalar günlerce hareketsiz uzanabilirdi.Ancak yeniden enerjik hissediyordu.Aceleci tavırları ile kişisel işlerini halletti.Annesinin hazırladığı kahvaltı sofrasından birkaç lokma atıştırdı.Sırtına kol çantasını takıp,evden çıktı.Aynı zamanda yeni öğrendiği şarkıyı mırıldanıyordu.Otobüs durağına vardığında oldukça kalabalıktı.Otobüs geldiğinde sırayla insanların bir döngü içerisinde hareket edişini izledi.Kalabalığın içinden sıyrıldı.Bir diğer otobüsü beklemek yerine yürümeye karar verdi.O kadar hızlı koşuyordu ki sanki rüzgarla

yarışıyordu.Arabaların korna sesleri kulaklarında yankılanıyordu.Hızlı soluklar alıyordu,belli ki yorulmuştu.Fakat bunun bir önemi yoktu.Yürümeye devam etti.

..................................................................................................................................................................

Ellerini hareket ettirerek,başından geçenleri anlatıyordu.Her gün ayna karşısına geçer, bunu yapardı. Dışarıdan nasılgöründüğünü merak ediyordu.Eline defterini alıp bir şeyler karalamaya başladı.Rastgele kusursuz bir yıldız çizmişti.Defteri masanın kenarına bıraktı.Tüm gün evde tek kalıyordu.Belki de evlerine yakın olan arkadaş grubuna gidebilirdi.Burada herkes onun gibiydi.Kendi gibi davranabildiği tek yerdi.Onlara göz kulak olan danışmanda çok iyi biriydi ama bugün toplanma günlerinden değildi.Başından geçenleri düşündü.Pek de sıradışı bir şey yoktu.Aşırı duygusal biriydi.Çoğu zaman ağlardı.Çevresindekilere karşı mutlu gözükmeye çabalardı.Eğlenmek için bir oyun oynuyordu.Oyun şöyleydi; Gözlerini kapatıp seslerin nasıl olabileceğini hayal ediyordu.Doğduğundan bu yana olmasa da dört yaşındayken geçirdiği ağır hastalık sonucu duyma yetisini kaybetmişti.O günden bu yana dünya onun için görüntülerden ibaret olmuştu.Sanki televizyonun sesini son kademeye kadar kısmışçasına sessizdi.Cihaz almak için ise ailesinin yeterli parası yoktu.Bu yüzden kıyıya fırsat buldukça para koyuyordu.En son baktığında birkaç kağıt para vardı.Yinede bir gün kendi cihazını satın alabileceğine inanıyordu.Oyununa kaldığı yerden devam etti.Bu oyunu ona annesi öğretmişti.Elinde annesinden kalan tek şeyler bir kolye ve silik hatıralardı.Kolyeyi herzaman boynunda taşırdı.Böylece annesi hep onunlaymışçasına hissediyordu.Üzerinden çok zaman geçmemesine rağmen onun için asır gibiydi.Bitmek bilmeyen bir döngü gibi belalar peşini bırakmıyordu.Aslında ölmek istemişti ama yapamamıştı.Onu hayata bağlayacak bir işaret için dua etmişti.Yabancı bir elin onu yoldan çekmesiyle de yaşamak için daha zamanının olduğunu ölmenin,özellikle de kendini öldürmeyi denemenin bir çözüm olmadığını zihninden defalarca tekrarlamıştı.

SERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin