🖋Hey sen! Kurguya başlama tarihini lütfen bu satıra not et.
Bölüm Playlist;
BTOB - For You
Brianna - All I Need|NİKÂH TÖRENİ|
Kaderinizde varsa karşılaşmak, elbet bir gün karşılaşırsınız.
Yüzyıllar önce, Lincoln Smith adında sıradan, iyi kalpli bir adam varmış. Lincoln her zaman ailesi ve etrafındaki insanlar tarafından kötü muameleye maruz kalırmış. Ama bir gün kader bu sıradan adama gülmüş ve güzeller güzeli prensesiyle tanışmış. Prenses o kadar iyi biriymiş ki, Lincoln'a her zaman iyi davranmak istemiş. Sonra ise, sonsuza kadar mutlu yaşamışlar...
Ne yazık ki bu mükemmel kavuşma anı sadece masallardan ibaret. Haberiniz yok, öyle değil mi? Lincoln gibi erkekler son günlerde lanet olası part-time işleri yüzünden prenseslerine kavuşacak vakit bulamıyorlar ve bunun ötesinde prensesler günümüzde sadece beş para etmez pislikler.
Evet, belki bir Lincoln değildim ya da yanından bile geçemiyordum ama en azından masallara inanarak büyümüş sıradışı bir erkek olarak bir prenses her daim hayal ederdim. Altından tacı olmasa da olurdu aslında, iyi biri olsun yeterdi.
Ah, kimi kandırıyorum ki? Artık nefes alsın yeter diyecek boyuta gelmiş ve su bardağını taşırmayı başarmıştım. Hayatım gözlerimin önünden geçerken muhtemelen odağımda sadece yarı zamanlı çalıştığım işler bulunacaktı. Bunu günde on beş saat aralıksız çalışırken fark etmiştim, hayat acımasızdı.
Adaletsizdi. Durumum ise ne yazık ki pek parlak değildi. Ah, boş versenize kimin durumu parlaktı ki bu dünyada?
Hepimizin eksikleri vardı aslında, benim ise bayağı bir eksiğim vardı. Anlayacağınız ben ezilen taraftım.
Babam yaklaşık 5 ay önce bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. İkinci karısıyla ise aramız pek iyi değildi. Kötü birisi değildi aslında, ihtiyaçlarımı karşılıyor hatta elinden geldiğince bana anne şefkatini sunuyordu.
Fakat yetmiyordu.
Babamın ölene kadar her akşam yatağımın başında bana masal okuduğu zamanları uzun süredir hatırlayamıyordum aslında. Anılar taze olmasına rağmen bu derece silik bir durumda nasıl kalırdı bilmiyordum fakat bu histen kesinlikle hoşlanmıyordum. Belki de bu yüzden günümüz prenseslerini sadece pislik olarak görüyordum, kim bilir?
Zihnimin içinde duran karanlık kutunun ardındaki kalıntıları unuttuğumu sansam da peşimi bırakmayan bazı anılar vardı ne yazık ki. Babam... Benim yüzümden hayatını kaybeden ve sırf benim için hayat mücadelesi veren babam. Bilirsiniz babalarımız bizlerin kralı gibidir. Yol göstericisi.
Prensesleri sevmiyordum, insanları sevmiyordum, kimseyi sevmiyordum çünkü babam krallığını yapamadan ve beni gerçek bir adam olarak göremeden ölmüştü. Bu nedenle acı denizinde boğuluyor ve buna rağmen çırpındıkça batmıyordum.
Ölmüyordum ya da ölemiyordum.
Sadece kaçmaya çalışıyordum ve bir dönme dolap gibi olduğum yerde sayıyordum.
Bir romanın ilk sayfasında okumuştum aslında o sözü; Hayattaki amacınız ne? Tesadüfen doğmadınız. Oysaki birçoğumuz bu zalim dünyaya kaza kurşunu olarak geldiğimizi düşünmüyor muyduk ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANCAK| bxb
Teen Fiction"Çünkü sadece seni öptüğüm zaman kendimi gerçek bir erkek gibi hissediyorum."