3.BÖLÜM

118 6 3
                                    

Umarım,umarım,umarııım beğenirsiniiz   :*  Yorumlarınızı bekliyorum ;)

"SENİNLE İŞİMİZ VAR"

Tamam bu hayli garipti.Gitmesinin ardından bir buçuk saat geçmişti fakat ben hala onu düşünüyordum. Mavi gözlerindeki o alaycılık aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Sinirle iç geçirdim.Benimle resmen dalga geçmişti. Kanepede boş boş bir saattir oturup iç geçiriyordum o dangalak herif yüzünden. Tekrar ve tekrar iç geçirmemin ardından cep telefonum çalmaya başladı.Arayanın Kerem olduğunu görünce tekrardan iç geçirdim.

“Efendim” dedim telefona sıkılgan bir sesle.Arkadan Umut’un sesini duyabiliyordum.

“Hadi be! Pas versene ” Yüzümü buruşturarak telefonu kulağımdan uzaklaştırdım .Bu bağıran ses Umut’a ait değildi. Büyük bir ihtimal futbol takımındaki Mert bağırıyordu.

Telefonu sıkarak kulağıma geri götürdüm.

“Alo ?  Alo? Ayşem? Hey ?”

“Buradayım” dedim ruhsuz bir şekilde.

“Birazdan aşağıya ineceğiz. Serra’yla konuştum geleceğini söyledi. Tamam? “ demek Serra’ya ulaşmıştı.Ben aradığımda telefonu kapalıydı . Ne yaptığını cidden merak ediyordum.

“Tamam. Hazırlanıp geliyorum” dedim. Telefon yüzüme kapandı. Buna hiçbir tepki vermedim çünkü Keremin telefonu kapatırken görüşürüz, hoşça kal ya da en azından bir tamam deme gibi bir alışkanlığı yoktu. Direk yüzünüze kapatıverirdi.

Telefonu koltuğa fırlattım ve merdivenlere yöneldim. Hızla basamakları tırmanıp odama ulaştım. Gardolabımı açıp içine bir müddet boş bir şekilde baktıktan sonra siyah bir elbise üstüne siyah deri ceket ve altına da siyah uzun çizmelerimi giymeye karar verdim. Bunları kenara ayırdıktan sonra aynanın karşısına geçtim.Yüzüme baktım  her zamanki gibi solgun görünüyordu. Hep kansız bir insan olmuşumdur. Ne yaparsam yapayım ten rengim  fazla beyazdı.Bunun yanı sıra gerçekten pürüzsüz bir yüze sahiptim.Bunun için şükrediyordum çünkü yaşıtlarımın hepsi yüzünde çıkan sivilcelerden şikayetçiydi.Yüzüme biraz nemlendirici sürdükten sonra seçtiklerimin hepsini giydim.Elbisemin altına çorap giymemiştim. Akşam olsa da hava o kadar soğuk değildi. Çizmelerim diz altımda bitiyordu. Elbisenin alt tarafı hafif kabarık,güzel sade bir elbiseydi.Üstüme deri ceketimi geçirdim.Siyah kıvırcık saçlarımı rahat bir şekilde topuz yaptım. Gözlerime düşen kıvırcık  perçemlerimi sağa attıktan sonra gözlerime ilk önce ayeliner’ı sonrada rimelimi özenle sürdüm.Dudaklaklarıma hiçbir şey sürmüyordum çünkü doğal haliyle oldukça canlıydı.Kendimi aynada tatmin ettikten sonra evden çıktım.

Dışarıya çıktığımda hafif rüzgar yüzümü yaladı.Ceketimin cebinden telefonu çıkarıp babamı aradım.Bir kaç çalışta açmıştı.

“Prenses?” diyerek telefonu açtı. Görmesem de yüzündeki gülümsemeyi tahmin edebiliyordum.Dışarı bizimkilerin yanına gittiğimi söyledikten sonra telefonu kapattık. Bu aralar fazla çalışıyordu.Bu kadar işinde iyi olmasına gerek yoktu.Şu anda çok büyük bir alışveriş merkezinin tasarımlarıyla uğraşıyordu.Fazla yoruluyordu ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Büyük bir ihtimal bu günde eve gelmeyecekti.

 Tırnağımı avucuma bastırıp yürümeye başladım. Gideceğim yer kısa mesafedeydi.Keremlerin evinin en altında bir kafe bar vardı. Adımlarımı sıklaştırıp barın içinden gelen seslere kulak kesildim. Kapıdan içeri girmeden önce arkamı dönüp sırtımı duvara yasladım. Umut’un şarkı söyleyen sesini işitebiliyordum. Gitar eşliğinde Passenger ‘ın Let Her Go şarkısını söyleyen sesi kulaklarımı doldurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DEĞİŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin