Giriş

2.1K 35 5
                                    

Giriş

Kör edici, fazlasıyla yakıcı olan ışık beni karanlıktan ayırmaya çalışırken ısrarla gözlerimi kapalı tutmak için çırpınıyordum. Başımın ağrısı kendini belli etmek istercesine baskı yaparken gözlerimi aralamaya çalıştım. Sanki kafamın içinde yüzlerce fil aynı anda tepiniyormuş gibi hissediyordum. Ellerimi başıma götürerek hafif baskı uygulayıp inledim. 

Bu baş ağrısı beni öldürüyordu!

Dün geceden bazı anlar gözümün önüne gelince ellerimle başıma daha çok baskı uygulayarak başımı yastığa bastırdım. O kadar çok içmiştim ki sabahı hesaba katmadan şu anda bunun cezasını çekiyordum.

Ne vardı o kadar içecek? diye azarladı iç sesim beni. Evet, bende tam olarak bu sorunun cevabını veremiyordum kendime bir türlü.

Gözlerimi bulunduğum odada gezdirirken, burasının tanıdık odam olmadığını fark ettiğimde yataktan ellerimle destek alarak yavaş bir şekilde doğruldum. Yorganı üzerimden ittirdikten sonra üstümde bana ait olmayan ve bana fazlasıyla bol gelen tişörtte göz gezdirdim. 

Daha sonra gözlerimi birkaç saniye önce uyuduğum yatakta gezdirdim. Dağınık krem rengi çarşafların, benim mor çarşaflarımla hiçbir alakası yoktu. Aynı şekilde krem rengi çizgileri olan yorgan, benim mor beyaz çiçekleri olan yorganımla alakası yoktu. 

Yattığım yatağı kendi yatağımla kıyaslamaktan vazgeçip başımı odanın sağ kısmı tamamen kaplayan cama çevirdim. Harika bir deniz manzarası sunuyordu. Kocaman camın önünde yan yana iki beyaz tekli koltuk duruyordu, manzarayı seyretmek için oraya yerleştirilmişlerdi belli ki. Ortalarında cam bir sehpa vardı ve sehpanın üzerinde bir küçük beyaz bir saksı vardı ve içinde mor menekşeler vardı.

Sonra gözlerim yatağın karşısında duran kocaman beyaz dolaba kaydı, dolabın bir kapağında kocaman bir boy aynası vardı ve aynadaki yansımam şaşkın gözlerle beni izliyordu.

Odanın içinde iki tane kapı vardı. Bedenim benden bağımsız ayaklanıp odadan bulunan kapılardan birine yöneldiğinde engel olmak adına hiçbir şey yapmadım.

Sessiz adımlarla ilerleyerek kapıya ulaştığımda ses çıkarmamaya çalışarak kapının kolunu yavaş bir şekilde aşağı indirdim. Geçebileceğim kadar kapıyı araladıktan sonra içeri girdim. İçeride yanan ışık odanın içini aydınlatıyordu ve burasının banyo olduğunu anladım. Işık her yeri aydınlatsa da banyonun içi siyahtı. Kapıyı aralık bırakarak lavaboya yöneldim.

Banyo tamamen siyah fayanslarla kaplıydı. Krem ve kahverengiden oluşan bir odaya göre banyosu fazlasıyla garip ve ürkütücü gelmişti. İnsanın içini karartan bir siyahlık hakimdi banyoya, sanki bir cadı tarafından lanetlenmiş gibiydi. 

Lavabonun yanında ulaştığımda duyduğum su sesiyle gözlerim solda bulunan duş kabine kayadığında banyoda yalnız olmadığımı fark ettim. Gözlerim duş kabinin buğulanan camına kilitlenirken ardındaki çıplak bedeni gördüm. Buğulanan camdan net anlaşılmıyordu ama çıplak olduğunu görebiliyordum.

Peki kimdi o duşun altındaki kişi? Beni buraya getirenin o olduğunu biliyordum, fakat kim olduğunu hatırlayamıyordum.

Kafamın içinde yankılan soruları düşünmeye çalıştım ve gözlerimi duşun buğulu camından ayırarak sessiz adımlarımı biraz önce girdiğim kapıya yönelttim. Kapının yanına ulaştığımda kapı koluna uzanmıştım ki duş kabinin kapısın tıkırtılı açılma sesi boş banyoda yankılandı.

Yakışıklı YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin