summer rain, sounds you make

2.3K 113 15
                                    

Yağmurun sesini dinliyorum, kahve kokusuna karışmış toprak kokusu içimi doldururken. Balkonda oturmuş, bir zamanlar beraber güneşın doğuşunu izlediğimiz balkonda oturmuş, yağmurun sesini dinliyorum.

Ve seni özlüyorum.

Bu, sen gittikten sonra rutin yaptığım şeyler. Alışkanlık gibi bir şey oldu çünkü, kendi kahve kupama doldurduğum klasik kahvemizden bir yudum aldım.Senin kupaların hala duruyor dolapta, kırmadıkların dışında tabii.

Olsun, geri döneceğini bilsem alırım kupa, önemli değil. Bunun benim için en küçük problem olmadığını biliyorsun elbette, çünkü yağmur yağdığı o klasik Londra gününde, dışarıdaki sus sesine karışan senin çığlıkların, ağlamaların, kırılan tabak ve bardak sesleri, seni sakinleştirmek için çabalarım aklımdan gitmiyor. Sadece özlüyorum işte, o gün eve geldiğimde de bunun sade, günlük tartışmalarımızdan biri olacağını sanıyordum.

Aynı her sabah uyandığında kullanılmış kahve kupanı gördüğünde bana kızdığın gibi. Dağılmış saçınla bana "Harry, yeşil olanlar senindi biliyorsun ve lacivertler benim!" bana hafif bağırdığını ve daha sonra kupayı yıkayıp yerine koyardın. Seni izlerdim, bazen radyoda çalan bir şarkıya eşlik eder ve sakinleşirdin ve bazen de kendin bir şeyler mırıldanırdın. Müziksiz yapamadığın gibi.

Benim saçma şarkılarıma katlandığın gibi sanırım. Çünkü her türlü müzik dinlerdin, bazı sabahlar seni The Doors açarken yakalardım ve bazıpazar sabahları mutlu uyandığında benim şu senin deyiminle "bir grup sümüklü" grubumun şarkılarından açardın. Sanırım Better Than Words'deki sürtünüş dansını unutmayacağım.

Geçenlerde, stüdyoda kayıt yaparken sanırım sana adadığım bir kaç şarkıdan birini söylerken dayanamayacağımı anladım çünkü boğazımda bir şey düğümleniyordu. Ayrılığı atlatamıyordum, seni gerçekten atlatamıyordum. Beni tam bir aşk çocuğu yaptığına inanamıyorum sevgilim.

Sana sevgilim demeyi de özlemiş olabilirim.

Kayıt odasını terk edip yine Londra'nın ıslak yağmuruna çıktığımda peşimden gelen kişi Zayn olmuştu, bu sefer. Çünkü sanırım kısa çöpü çeken bana teselli verir olmuştu, her nefes alamıyor gibi olduğumda içlerinden biri yanıma geliyor ve bana sarılıp teselli ediyordu. Ve şu ana kadar hiç biri bu konuda başarılı olamadı. 

Zayn dışında.

Zayn gerçekten aşktan anlıyordu,sert görünüşünün altında yatan yumuşak kalpte göründüğünden daha az piç kurusu bir insan vardı. Buna güldüğünü duyabiliyorum aslında, her neyse. Ona "bu acı ne zaman geçecek dostum?" diye sorduğumda kolunu omzuma atıp beni kendine çekmişti, sigara kokan deri ceketine bastırmıştı beni. "Acı hiç bir zaman geçmez dostum." dedi. "Acı sadece uyur, geçmez."

Hayatımda ilk defa sigara içtim.

Seni suçluyorum, eğer kanserden ölürsem. Hem senin uğruna hem de senin yüzünden ölmüş olurum, nötrlenir her şey. Bir sigaradan bir şey olmaz diyerek Zayn'den bir tane ödünç aldım, ve sanırım sen geri dönene kadar da bırakmayacağım. 

Çünkü, sigara sakinleştiriyor, beni normalde olduğundan daha fazla öksürtse bile. Bu arada Zayn ve Louis ile yaptığımız ot kaçamakları gibi değil, ben içmiyordum ve sen de bana "inek" diyordun biliyorum ama sigara, hafifletiyor. 

Ama son izmariti attığımda ağırlık tekrardan çöküyor. Sanırım benim sigaramda sendin ha?

Düşünceler, düşünceler.

Bunların hepsi kafamda yankılanan çığlıklar, bunu sende biliyorsun. Sadece duyamıyorsun ama hissettiğini biliyorum. 

Seni kaybetmenin bana hissettirdiği acıyı sen hissediyorsun, neden bana geri dönmüyorsun?

summer rain, sounds you make |h.s. one shootHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin