Bir yolcu, bir misafir olduğumuz şu hayatta her yeni bir ay, her yeni bir yılda farklı şeyler öğreniriz. Tecrübe edine edine devam ederiz bu yolda. Gerek bizim başımıza gelenler gerek çevremizin başına gelenler birer tecrübe olur ve azığımıza atar gideriz. İlerlediğimiz bu yolda eğer ders çıkarmasını bilirsek tecrübeler yolumuza ışık olur. Sadece bir kere yaşayacağımız bu hayatı tecrübeleri önemsersek en az hatayla bitirebiliriz. Elimizde tek bir şans, tek bir hak var. Nasıl bu hakkı en iyi şekilde değerlendirebiliriz ? Göreceğimiz nice şey, karşılaşacağımız nice dert var. Nasıl en az hatayla asıl yurdumuza göçeriz ?
Bunun cevabı tecrübelerden geçiyor. Bir hata yaparsın, belki neden yaptığını bile bilmeden. Ve gün gelir, iyiki o hatayı yapmışım dersin. O hatayı yapmasaydım şimdi daha büyük bir hata yapabilirdim dersin. Veya çevrenizden biri bir hata yapar, bir yanlışa düşer. Ondan ders çıkarır aynı hatayı siz yapmazsınız. Bunlar başımıza gelmiştir değil mi ? İşte bunların her biri bir tecrübe kardeşlerim. Burada bize düşen ise onları önemsemek, onlardan ders çıkarmak. Aynı hatayı yapmamak.
Dünyanın bu kısır döngüsünde, her gelen aynı hataları yapıp aynı kabrin içine girdiğinde, bir vakit gelsin artık ve biz dur diyelim buna. Hayır, ben bu kısır döngüyü bozacağım, ben aynı hataları yapmayacağım, mezardakilerin pişman olduğu hatalara ben düşmeyeceğim diyebilelim. Şu düzen nasıl değişir sorusu her birimizin aklını kurcalıyor belki de. İşte bu düzenin değişimi buradan başlıyor. Biz eğer bu kısır döngüyü bozan gençlik olursak düzen değişecek İnşaAllah. Biz yeterki hayata neden geldiğimizi bilelim, biz yeterki iyi kulluk edebilelim, biz yeterki tecrübelerden faydalanabilelim...Niyetim size edindiğim tecrübeleri aktarabilmek. Dileğim sizin benimle aynı yanlışlara düşmemeniz. Tek bir genç kızın yapacağı tek bir hatayı engellemek bu dünyada istediğim, hayal ettiğim en büyük şeylerden biridir. Emr-i bil maruf nehy-i anil münker yani iyiliği emretmek kötülükten alıkoymak hepimizin görevidir. Ancak ben nehy-i anil münker ile başlamak istiyorum. Kötülükten alıkoymak istiyorum. Çünkü kötülük bir virüs gibi yayılıyor. Kötülüğün bu kadar bol olduğu bir zamanda bir tek insanı alıkoymak vicdan azabımı biraz olsun dindirir. O yüzden dualar ediyorum, çok da gözüm yok, bir tek kalbe dokunayım yeter diyorum. Bir tek yanlışı engelleyeyim, bir genç kızı kurtarayım yeter diyorum. Çünkü biliyorum, bir genç kız yalnızca bir genç kız değildir. Bir genç kız, bir arkadaştır, abladır, kardeştir, evlattır. Bir genç kız annedir, anneannedir. Bir genç kız bir neslin devamıdır. Bu nesilde domino etkisi gibi belki de tek bir taşa dokunup diğer taşları yıkmak da bize nasip olur belki diyorum. Bunun için dualar ediyorum, dualar bekliyorum.
Belki bu söylediklerim zihinlerde farklı bir düşünce oluşturmuş olabilir. Ancak şunları söylemem gerekir ki:
Ben çok mu tecrübeli biriyim ? Hayır. Çok mu şey yaşadım gördüm ? Buna da evet diyemem. Ancak her genç kızın yaşadığı zamanları yaşayarak geldim bugünlere. Kendi hatalarım oldu, çevremdeki insanların hataları oldu. Rabbimin bana yaşatarak gösterdiği, ders çıkardığım nice şey oldu. Bu çıkardığım dersler, edindiğim tecrübeler benim için elbette. Aynı hataları bir daha yapmamam, ileride daha büyük hatalara düşmemem için. Ancak bu çıkardığım dersler, yaşayarak gördüğüm durumlar neden sadece bana kalsın diye düşünüyorum. Belki bende sırf biri çıkıp "bak ben şu hataları yaptım sen yapma" demediği için yaptım o hataları. Ki zaten birçoğumuz aynı yanlışların içine düşüyoruz. Belki de sırf bu yüzden işte, sırf insanlar tecrübelerini kendilerine sakladıkları için... Peki şimdi ben neden bir tek genç kızın bir hatasına engel olmayayım ?Çok daha güzel geçirebilirdim, çok daha güzel değerlendirebilirdim dediğim yılları geride bıraktım. O yıllarım bir daha gelmeyecek. Bir daha o zamanlardaki kadar heyecanlı, enerjik ve birşeyler kapmaya açık olamayacağım belki. Zihnim bir daha o kadar rahat olmayacak. Çünkü başta söylediğim gibi her ay her yıl yeni şeyler öğrenir insan. Zihnini doldurur da durur. En kötüsü de bunun farkında olmaz. 13 yaşındaki biri 17 yaşındaki birine göre daha rahattır zihnen. 17 yaşındaki biri de 20 yaşında birine göre daha rahattır. Çünkü hayat ilerledikçe yeni sorumluluklarımız olur. Zihnimizi dolduran şeyler artar. Dertler, sıkıntılar artar. Bunu önceden görmeli, bilmeliyiz. Her yaşımız ayrı değerli olmalı bizim için. Ancak 13-20 yaş arasını iyi değerlendiren bir insan hayatı boyunca çok da pişmanlık yaşamayacaktır. Temeli sağlam atmıştır çünkü. Evet değişim mümkündür. O yaşlardan sonra hatta belki çok daha geç yaşlarda değişen insanlar da vardır. Ancak değişim gösterdikten sonra geçmişi için pişman olur. Bu çok açık bir gerçektir. Doğruyu gördükten sonra yanlışta olduğu zamanlar için pişman olur insan. Belki çok yanlışa düşmemiştir ancak yine de daha iyisi olabilirdi, daha iyi olabilirdim diye düşünür. Bu sebeple yarınımızı düşünüp bugünümüzü planlamalıyız. "5 yıl sonra bugünlerim için pişman olur muyum ?" sorusunu sormamız gerek kendimize. Eğer o kadar ömrümüz yoksa da pişman olabiliriz, varsa da. Tabiki dünyadaki pişmanlık çok daha iyidir. Pişman olmaya, tevbe etmeye vakit dahi bulamadan bu hayattan giden nice insan var. O yüzden pişmanlık da bir nimettir, ihsandır. Ancak neden bir kere yaşayacağımız şu hayatı pişmanlıkla geçirelim ? Neden elimizdeki bu tek fırsatı kötü değerlendirelim ? Pişman olan nice insan gelmiş gitmişken biz neden onlardan biri olalım ? Eğer bu döngüyü bizde devam ettirirsek bizden sonraki nesillerden bizde sorumlu olmaz mıyız ? Onların pişmanlığına biz de sebep olmaz mıyız ?
Peki bu vebal değil midir ? Bizden sonraki nesillerin vebali, Ümmeti Muhammed'in vebali, İslam'ın geleceğinin vebali...