Küçük beden, büyük acı

111 5 3
                                    

- Şimdi ne yapacağız?

- Bilmiyorum Alina, rüyada mıyım, gerçek mi, inan hiçbir şey bilmiyorum..

- Sanırım gerçek..

- Hem de hiç olmadığı kadar.. Neler, neler oluyor böyle... Aşağıya inip sağ kalan var mı diye göz atmalıyız.

- Kendini bir an Filmlerdeki gibi kahraman mı sandın Bel? 

- Burada mı Ölmeliyiz Alina?!

- Bilmiyorum Bel! Bilmiyorum!

- En azından göz atalım...

- Bak, o insanlarla yüzleşmek ist

- YÜZLEŞMEYECEĞİZ.

Sonunda Belmond, Alina’yı ikna etmişti. Her ne kadar korksa da, Alina ikna olmuşa benziyordu. Merdivenleri iniyorlardı, Kilise çok karanlıktı. Alina, Belmond’a yapışmış vaziyette ilerliyordu, çünkü bir yanlış adımda yuvarlanarak bir yerini kırabilirdi.

Sokağa çıktıklarında manzara yine aynıydı, daha da kötüsü yangın büyüyordu.

Alina tam “Karşıya bak” diyecekti ki, Belmond’ın “SUS!” ifadesiyle sustu.. Bir ses duymuşlardı, bu bir çığlıktı. Güçlü bir çığlıktı, ama küçük bir kızdan geldiğinden şüphe yoktu.

- Ne, ne taraftan geldi Bel!

- Sağ taraftaki sokak, hadi oyalanmaa! 

dediği gibi koşmaya başladılar, Bu sokak yangından hasar görmemişti fakat arabalar dağılmıştı, üstüne bir de sokağın su borusu patladığı için Ekim soğuğunda ıslanmaları hiç hoş değildi..

Beyaz çitli, tek katlı bir evin kapısında küçük, sarışın bir kız çocuğu duruyordu.

Alina bu kızı hemen tanıdı...

Bu Clementine’ndı... Annesinin işe giderken, bazen ona göz kulak olması için Alina’ya emanet ettiği, küçük, sarışın, ve asla Alina’nın sözünden çıkmayan, fakat Konuşamayan, konuşma engelli Clementine...

Ağlıyordu, beyaz çiçekli pijaması sırılsıklamdı. Ve elinde tuttuğu pembe ayıcığı da öyle.

Alina’yı görür görmez üzerine koştu, evi işaret ediyordu. İşaret diliyle “Annem içeride, yardım edin” demek istiyordu..

- Ben içeriye giriyorum!

- Dikkatli ol Bel!

tam o anda Clementine, Alina’ya sımsıkı sarıldı.. Şimdi ağlaması daha da şiddetlenmişti, deli gibi ağlıyordu.

- Ağlama, her şey geçti. Tamam mı? Hadi, hadi bana bak Clementine, birazdan buradan gideceğiz.

dedi Alina, ama o da dayanamayıp ağlamaya başladı.

Belmond içeriye girdiğinde burnunu kapatmak zorunda kaldı. Çok kötü kokan bir şey vardı, oturma odası ilk göz attığı yer oldu. Çok karanlıktı, hiçbir şey göremedi, ama Mutfaktan sesler geliyordu. 

Mutfağa girdiğinde yerde yatan bir kadın gördü. Boynunun ıslak olduğunu farketti, çok karanlık olduğu için onun su mu, yoksa başka bir mi olduğunu bilemiyordu., ve kadın hala nefes alıyordu. Melmond, hızla kadının yanına gitti, diz çöktü. Elini kadının boynuna koyduğunda yapış yapış olduğunu fark etti, bunun kan olduğunu anlaması zor olmadı. Kadın onun varlığını farketmiş olmalıydı ki birşeyler söylemeye çalışıyor, ama ne söylemek istiyorsa, her çırpınışında ağzından kan akıyordu.

“Ark” dediğini farketti.

- Sizi anlamıyorum! Neler oldu, hey lütfen dayanın!

- Arkan

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaşama DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin