bokuto, öğle teneffüsünde yemeğini bitirdiği an akaashi'yi aramaya başlamıştı. inat etmişti, ayrıca onun gülüşünü de merak ediyordu. sonunda onu kantinde kitap okurken buldu. yanına oturdu, akaashi ona baktı ama hiçbir tepki vermedi. "ne okuyorsun?" dedi. merak etmemişti aslında ama konu açmak zorundaydı.
akaashi, kitabı hafif kaldırıp ona hangi kitap olduğunu gösterdi. bu kesinlikle bokuto'nun bilmediği bir kitaptı. "güzelmiş, konusu ne?" akaashi bu sefer de kitabı bokuto'nun eline verdi ama bokuto meraklı rolü yapmaya devam etmeyi istememişti ve ona geri verdi. "kitap arkalarını okumayı sevmiyorum."
"ben de sevmem." dedi akaashi. bokuto onun sesini ilk defa duyuyor olabilirdi. "öğle yemeği yedin mi?"
"hayır." diye cevapladı, bokuto nedenini merak etti. okulu güzel yapan tek şey öğle arasında yenilen yemekti onun için. "neden?" bokuto çok fazla soru sorduğunun farkındaydı ama akaashi yarım yamalak cevaplar veriyordu bu yüzden bokuto konuşması gerektiğini hissediyordu.
aslında bokuto, akaashi'nin heyecanlanmasını beklemişti. çünkü okulun popülerlerinden biriydi ve akaashi'nin üst sınıfıydı. genelde öyle olurdu, bokuto'nun konuştuğu kişi heyecanlanırdı. bu yüzden hayal kırıklığına uğradı.
akaashi cevap vermedi, bokuto sinirlenmişti ama belli etmemeye çalışıyordu. karşısındaki çocuk cidden hiçbir şeye tepki vermiyordu. bokuto, akaashi'nin kolunu tuttu. akaashi yine tepki vermedi, şaşkın bile gözükmüyordu. aynı donuk ifadesiyle ona baktı. akaashi kitabına döndü ama bokuto bu işin peşini bırakmayacaktı. ona en güzel esprilerinden birini yaptı, nedense güleceğinden yüzde yüz emindi. ama akaashi gülmedi.
"komikmiş." dedi ve bokuto'nun suratına baktı.
"ciddi misin sen?" bokuto sinirli bir şekilde masadan kalktı. cidden sinirlerini bozmuştu. esprisine gülünmemesi sorun değildi onun için ama akaashi'nin yüzsüz olduğunu, gülmemesine rağmen komik olduğunu söylemesi onu çileden çıkarmıştı.
×××
son dersten bir önceki teneffüs bokuto tuvalete giderken yolda akaashi ile karşılaştı. bokuto değişik bir çocuktu, modu hep değişirdi. öğlen ona bağırdığından dolayı pişmandı. "akaashi!"
akaashi, yanına gelen değişik bulduğu saça sahip olan çocuğa baktı. değişikti ama ona yakıştığını ve cesur gözüktüğünü düşünmüştü. "sana kızdığım için özür dilerim." dedi bokuto, gülümseyerek. akaashi'nin gülümseyeceğine emindi. koridorda dikiliyorlardı ve insanlar bokuto orada olduğu için yanlarından sıyrılarak geçiyorlardı. bokuto olmasaydı muhtemelen daha farklı olacaktı.
"önemli değil." akaashi her zamanki donuk ifadesiyle ona baktı. yakışıklı bir çocuktu ama bokuto'ya göre gülümsemedikçe suratının bir önemi yoktu. "sinirlenmen doğal."
bokuto tekrar gülümsedi. "gülümsemek bulaşıcı derler, buna hep inanırdım ama sen bunu çürüttün şu an."
akaashi cevap vermedi. alınmış, üzgün, kızgın ya da şaşkın görünmüyordu. "sana laf soktum, cevap versene."
"cevap verecek bir şey yok."
yanlarına kırklarına yaklaştığı hafif beyaz saçlarından belli olan rehberlik öğretmenleri geldi. "akaashi, yanıma gelmen gerekti." kadın bunu azarlar biçimde söylememişti. "üzgünüm, geliyorum. görüşürüz bokuto." rehberlikçi ve akaashi bokuto'yu bırakıp gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moebius syndrome ⎯ bokuaka
Fanfictionmoebius sendromu; çok nadir görülen ve kişinin yüz ve göz sinirlerini etkileyerek yüz felçine yol açan sendrom. kişi yüz mimiği yapamaz, gülümseyemez.