Bu bir hikaye değil.
Belirli bir kurgusu yok.
Sadece duygular var.
Benim hissettiklerim.
Kendi kelimelerimle artık köreldiğini düşündüğüm duygularımı sizlere aktarıyorum. Belki siz de hissetmişsinizdir diye. Bunları okuyup yalnız olmadığınızı bilin diye.
Belki size de olmuştur. Hani böyle gözyaşları gözümüze kadar gelir ve birden doluverir gözlerimiz. Sonra havaya bakarız, yutkunuruz. Ama boğazımızdaki yumru o yaşların geri gitmesine izin vermez. Çaba gösteririz ve geri ittiğimize inandığımızda gözlerimizi yeniden aşağı indiririz. Daha inandırıcı olsun diye de yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz.
O eskiden bende oluyordu. Ama artık öyle bir durumdayım ki gözlerim dolmuyor bile.
Ağlamayı öylesine reddetmiş, öylesine bir güçsüzlük ibaresi gibi algılamışım ki delicesine, bağıra bağıra ağlamak istediğim zaman bile gülüyorum.
Çünkü elimden tek gelen bu.
Başka insanların acıları eskiden beni üzerdi. Ama artık başkalarının acılarıyla kendi acılarımı kıyaslayıp benim daha çok acı çektiğime kanaat getirip ağlamıyorum. Biraz içim burkuluyor ama kendimi toparlıyorum.
Tam anlamıyla duygusuz olabileceğim günü bekliyorum. Yakın değil, ama uzak da değil. Sadece yaşamam gereken daha bir çok acı, bir çok hayal kırıklığı, bir çok kalp kırıklığı var.
Anlayacağınız ben uzun süre buralarda, Kırık Kalpler Durağı'ndayım.
Ve gidecek gibi de durmuyorum.
Belki, bir kalbim olmadığında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler Durağı
Não FicçãoBurası Kırık Kalpler Durağı. Yolcu mu yoksa kalp kırıcı mı olduğunuzu belirlemek size kalmış...