On üç

5.3K 542 316
                                    

Saat kaç olmuştu bilmiyordum artık bilincimi yitirmek üzereydim. Ufuk ve Tekin'i iyi olduğuma zorla ikna edip göndermiştim. Gittiklerinden beri tek yaptığım Özgür'ün günlüklerini okumaktı. Günlüğe bulaştırdığım göz yaşları için de özür diliyordum duymayacağını bile bile.

Güneşin doğmasına az kalmıştı ben 3.günlüğün sonuna yaklaşmıştım.

12 Mayıs 2015

Faruk hoca senin ebenisikim 49 ne 49 ne?? Mezun oluyorum ben burada 2 güne sen 49 ver aferin ya. Bir gün çok ünlü olacağım göreceksin. Grubumuz patlayacak sen ağlayacaksın. Sinirden yazı yazamıyorum by.

Yazdıklarına kendimi tutamayarak kahkaha attım. Özgür komik birisiydi.

16 Mayıs 2015

Bugün Kıvanç'ın doğum günüydü. Şerefsizlik yapıp bir kekle kutladım. Bozulmak yerine sevindi salak. Ben olsam ağzına bir tane vururdum. Sonra gerçek hediyemi ve yaptığım *en azından yapmaya çalıştığım* pastayı verdim. Aslında gitar veya mikrofon alasım yok değildi. Belki grubun üyesi olmaya yine zorlardım. Tamam her sekilde yanımızda ama sahnede de olsun istiyorum. Çok mu sayın günlük? Her neyse tabikide yine dayanamayıp bunun muhabbetini açtım ileride sesim falan kısılırsa ya da bir şekilde sahneye cıkamazsan yerine gececeğine söz verdirttim. Ne yapsam tebeşir tozu mu içsem?

26 Mayıs 2015

Konserimiz çok yakında heyecandan öleceğim galiba. Ufuk ile bugün ilerideki hayranlarımızla nasıl konuşacağımizın provasını yaptık dünyanın en saçma anı falandı. Sonra Ufuk fangirl taklidi yapıp yanağımdan öpünce Kıvanç onu dövdü. Hala gülüyorum. Tekin de "Yazık size." diyip ders çalışmaya döndü. Yani klasik bir gündü.

28 Mayıs 2015

Şuan sahildeyim. Bugün bomboştu okul bitsin diye bekliyorum sadece. Sonra her günümü grubum ve sevgilimle geçireceğim. Kuma hayalimdeki stüdyoyu çiziyorum. Gerçi 1 oda olsada olur ama olsun lütfen ya. Kıvanç'ın evinde bir odayı stüdyo olarak kullanmasak daha iyi olacak.

Defteri kapatıp derin bir nefes aldım. Bir yandan içim acırken bir yandan güzel hissediyordum. Bu anları yeniden yaşıyor gibiydim.

Üzerimdeki basketbol şortuna ve beyaz tişörte baktım. Pekala idare ederdi. Telefonumu cebime atıp defteri elime aldım.

Dışarı çıktığımda motorumun olmadığını hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Of ama stüdyo çok uzaktı.

Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Etraf bomboş ve sessizdi. Huzur dolu bile diyebilirdim.

Adımlarım beni sahile getirmişti. Yüksek bir yerdi. Hafiften yükseklik korkum olduğu düşünülürse tam kıyıya oturup denize bakmak benim için fazlasıyla garipti.

Defteri açıp okumaya devam ettim.

1 Haziran 2015

Bugün Kıvanç bizdeydi. Her zamanki gibi benden çok Rüzgar ile ilgilendi. Ona çaktırmasamda böyle olması feci hoşuma gidiyor. Ne bileyim ileriyi hayal ediyorum da çocuk evlat edindiğimizi falan. O böyle düşünüyor mu bilmiyorum ama ben geleceğimde sadece onu istiyorum. Tabi birde ünlü olmak falan filan var.

16 Haziran 2015

Günlüüüük. Ölüyorummm ay valla ölüyorum.

Yarın heyecandan falan ölmem inşallah.

Saat 2 falan aslında teknik olarak 17 Hazirandayız ama olsundu. Ya resmen ilk büyük konserimiz var. Bir cafe veya bar değil bildiğin hani sahne var kocaman. Şarkılarımı unuturum diye bile korkuyorum. Mükemmel olamam diye. 3 saat önce Kıvanç ile konuştuk ve ona uyuyacağımı söyledim ama boş boş dolanmaktan başka bir şey yapamıyorum. ÇOK HEYECANLIYIM LANET OLSUN.

Günlükler iyi dilek dileyebiliyorsa hepsini benim için kullan tm mı canım günlüğüm

Simdi uyumam lazım yarin Kıvanç geldiğinde uyuyor olursam annemle birlik olur kafamdan aşağı su döker kesin.

Defteri kapatıp derin bir iç çektim. Ağlamayacağım. Ağlamayacağım. Ağlamayacağım. Sanırım ağlayacağım.

"Kendini tutman anlamsız." dedi bir ses.

Yanıma baktığım an gördüğüm Özgür ile gözlerim kocaman oldu.

"Hayal mi görüyorum?" dedim gözlerimi ovuşturarak.

"Elbette hayal görüyorsun. Benim günlüklerimi okuyarak sabahladıktan sonra başka şansın mı vardı?"

"Gerçekçi görünüyorsun." dedim dikkatle bakarak. Üzerinde siyah bir pantolon ve içine sokuştuğu beyaz tişörtü vardı. Ölmeden önce o konserde giydiği şeyler.

"Belki de gerçeğimdir ha."

Kendimi tutmayı bırakarak ağlamaya başladım.

"Özgür. Ben başkasına seni seviyorum dedim."

"Teknik olarak bana dedin. Ayrıca ağzından çıkanın ne önemi var? Ben beni sevdiğini biliyorum. Hep biliyordum, son nefesimi verirken dahi biliyordum."

"Keşke gitmeseydin. Keşke izin verseydin daha çok sevseydim."

"Özür dilerim inan bunu ben istemedim. Sonsuza kadar yanında kalmak isterdim."

"Daha ne kadar sürecek bu?"

"Ne?"

"Ayrılık. Kimsem yok benim Özgür."

"Grubunuz var."

"O senin grubun! Ben hiç bir zaman oraya ait olamayacağım."

"Olmak zorundasın." dedi derin bir nefes alarak.

"Ya istemiyorsam? Ya ait olmak istediğim sensen?"

"O zaman benimle gel."

"O nasıl olacak?"

Elini uzatıp elimden tuttu ve ayağa kaldırdı.

"Gözlerini kapat. 3'e kadar say ve aç. Sonra ne yapman gerektiğine sen karar vereceksin."

Dediğini yapıp gözlerimi açtım. Gitmişti. Metrelerce aşağımdaki denize baktım. Sanki biri yeni atlamışçasına köpüklüydü.

Ne yapacağımı biliyordum.

"Özür dilerim Ufuk, Tekin. Sizi yarı yolda bırakacağım için. Özür dilerim anne ve babam her ne kadar beni görmek istemesenizde ben sizi hep sevdim. Ve özür dilerim Rüzgar abin olamadığım için."

Özür dilerim Özgür. Güçlü olamadığım için. Hayallerini sürdürecek kişi ben değilim. Özür dilerim.

Artık dayanayamıyorum. Yapamıyorum. Acı beni yiyip bitiriyor. Yaşayamıyorum.

Özür dilerim mavi deniz. Katil olacağın için.

Gözlerimi yumdum.

"Kıvanç sevgilim hadi, gel." dedi Özgür'ün sesi.

Ve kendimi mavi sulara bırakırken bir kez daha bile düşünmedim.

...

Sizi üzdüysem özür dilerim lakin olması gereken buydu. Aklımda olan hep buydu.

Multiyi dinleyerek yazdım bence sizde dinleyin

Öyle işte

Gittin Gideli (boyxboy || texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin