Park Jimin
Her gün aynı şey, her zamanki gibi. Saat 06.30'da uyan, 15 dakika duş al, üniformanı giy, otobüs durağına kadar kısa bir yürüyüş yap.
Peki ya kahvaltı?
Pekâlâ, ben kahvaltı yapmayan kişilerdenim. Benim için bu sadece zaman kaybı.
Jeon Jungkook
"Omma, 5 dakika daha lütfen." diye mırıldandım.
"Yah!! Jungkook eğer geç kalırsan bebeğini (Hikayenin orjinalinde baby boo yazıyordu ve nasıl çevireceğimi bilemedim. Önerilere açığım.) göremeyeceksin!!"
Annem sevdiğim kişiden bahsedince kapalı olan gözlerim büyüdü.
Onu geçen yıldan beri seviyordum.İpeksi kahve saçları, pembe dolgun dudakları, şirin tombul yanakları ve onun hakkındaki her şeyi çok seviyordum.
Aşırı sevimliliği yüzünden onu yumruklamak istiyorum.Üniformamı giydim, çantamı aldım ve hemen dışarı çıktım.
"Jungkook, kahvaltı ne olacak?"
"Ben iyiyim anne!! Bye omma!"Otobüsü beklerken birisi kafama vurdu.
"Ahh!! Taehyung!"
"Jungkook burada ne yapıyorsun?"
"Sadece ödevimi yapıyorum." dedim kinayeli bir tonda."Yah, Jungkook! Ben aptal değilim." diye sızlandı.
" O zaman neden aptalca bir soru soruyorsun?" Sırıtırken kıkırdadım.
Taehyung bir şeyler söylemek istedi ama birisi sözünü kesti.
"Hey çocuklar, acele edip otobüse biniyor musunuz, binmiyor musunuz?"
"Üzgünüz ajusshi." Taehyung ve ben aynı anda söyledik.Otobüse bindik ve benim favori koltuğuma oturduk. Buradan bebeğim, Park Jimin'i çok iyi görebiliyordum.
Tae bana bir şeyler söylerken tamamen Jimin'e odaklanmıştım. "Jungkook, onunla konuşmayı dene. Ondan hoşlanmaya başlayalı iki yıl oldu ve senin tüm yaptığın ona bakmak."
Jiminle gerçekten ilgileniyordum. Bu yüzden Taehyung'u dinlemeye devam ettim.
"Jungkook, gerçekten ona bu kadar aşık mısın? Biliyorsun... O biraz ahmak (veya inek öğrenci iki anlama da geliyor.)"Tae'nin dediğini duyduğumda kafamı ona çevirdim ve söyledim, "Evet, onu seviyorum. Onun hakkında her şeyi seviyorum. Gülümsemesini ve gülmesini seviyorum. Sakın kimi veya neyi sevdiğimi yargılama!"
"Tamam, tamam özür dilerim." Biraz geri çekilirken söyledi.Ne hakkında konuştuğunu unuttum ve Jimin'i izlemeye geri döndüm. Evet, o biraz ahmak (inek öğrenci) ama umrumda değil. Bu sadece onunla ilgili sevdiğim bir başka şey.
Jimin ve ben aynı sınıftayız. Herkes beni tanır, belki Jimin dışında herkes.
Park Jimin
Her zamanki gibi birisi tarafından izleniyormuş gibi hissettim, yine. Eğer Jungkook'a bir göz atarsam, o her zaman Taehyungla.
'Jungkook değilse o zaman kim bu?' diye düşündüm.
Sadece kitaplarımı dolabımdan aldım ve ilk sınıfıma gittim. Sınıfı öğretmenin olmadığı ve yerine başka birisinin geleceği hakkında bilgilendirdikten sonra pencere kenarındaki sırama oturdum, her zamanki gibi. Belki de lavaboya gitmeliyim. Bu iyi bir fikir mi?
Jeon Jungkook
Jiminin kalkıp sınıftan çıktığını gördüm ama nereye gidiyor ki?
"Sadece onu takip et, öğreneceksin." Diye önerdi Taehyung sanki aklımı okuyormuş gibi.
"Sağol Tae."
Onu gittiği yere kadar takip ettim, tuvalete kadar.
Park Jimin
Biliyordum, onun Jungkook olduğunu biliyordum! Neden beni sürekli güvende değilmişim gibi hissettiriyor? Geçen yıldan beri benden nefret ediyor. Ahh, neden?
Öğrenme zamanı."Bakışların kaba, bunu biliyorsun." Dedim.
"Biliyorum." Dedi bir sırıtış ile birlikte.
Bekle, NE? Bir sırıtış??
"Bunu neden yapıyorsun?"
"Basit. Seni seviyorum."
"Biz sadece sınıf arkadaşıyız, daha fazlası değil."
"Emin misin... Sınıf arkadaşım?"
Ve bir kez daha sırıttı.
-----------------
Merhabalar 🖐
Öncelikle bayramınız kutlu olsun!❤ Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Hatalarım varsa üzgünüm. Sizleri seviyorum.💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Classmate || JiKook (Çeviri)
Fanfiction"Bakışların kaba." "Biliyorum." Sırıttı. Hikaye bana ait değildir, ben sadece Türkçeye çeviriyorum. Hikâyenin orjinaline @suchimsi hesabından ulaşabilirsiniz. ❤