Jeon Jungkook
"Emin misin, sınıf arkadaşım?"
Ahhh, onun kırmızı yüzünü çok seviyorum. Umarım yanaklarını öpebilirim, ahhh.
"E..evet, sen... benim sınıf... sınıf arkadaşımsın." Dedi Jimin.
O kekeledi mi? Onu bu şekilde görmek çok tatlı.
Bir şey söylemek istedim ama bir şey beni durdurdu.
Evet, zil sesi.
"Jungkook-shi, şimdi gitmem gerek."
Onu şirin poposuyla koşarken görmek tatlı.
Park Jimin
Bu doğru. Biz sadece sınıf arkadaşıyız ama neden bir ilişkideymişiz gibi davranıyor? Eww.
Zil sesi öğle arası anlamına geliyor.
Ben şuan sadece yemeğimi almak için kuyrukta bekliyorum. Yemek için yer bulmak benim için zor . Çünkü bu okuldaki hiç kimse beni tanımıyor ve burada hiç boş yer yok.
Ama sonra birisi onunla oturmam için beni çekti.
Jeon Jungkook.
"Jungkook-shi, ne yapıyorsun? Benim kendi yerim var.
"Nerede?" Dedi.
Ughh, neresi senin yerin Jimin? Lanet olsun.
"Çatı?" Diye sordu.
Evet, çatı.
"Evet, Jungkook-shi."
"Şuandan itibaren, bizimle birlikte yiyeceksin."
Ne...
Jeon Jungkook
Her zaman istemiştim. Onun yanında oturmayı. Yemeğini yerken ki haline de bak. Ben asla ders çalışırken bile bu şekilde odaklanamam ama onunla birlikteyken yemeğimi yemeği bile unuttum.
"Jungkook-shi, sen yemeğini yemedin henüz."
Kıkırdadım.
"Ne... neden?" Dedi Jiminie.
"Sadece Jungkook, lütfen."
"Ouh, tamam." Dedi.
"Uhmm, Jungkook?"
"Evet."
"Yemekten önce, bana seninle ve birisiyle daha oturacağımı söylemiştin. Kiminle?"
Bir şey söylemek istedim ama birisi sözümü kesti.
"Üzgünüm, geciktim."
Pis pis sırıttı Taehyung.
"Yah Taehyung, neden geciktin?"
"Bay Kang ile bir şey konuşuyordum."
"Woah sen Jiminsin, değil mi?" Heyecanla sordu Taehyung.
"E... Evet." Kekeledi Jimin.
"Yah Taehyung, onu korkutuyorsun."
Aissh, şu çocuk...
Zil sesi öğle arasının bittiği anlamına geliyor.
Taehyung'un gitmesi gerekti çünkü Bay Kang ile buluşması gerekiyor. Yeniden.
Jimin sınıfa gitmeden önce, onu tuvalete çektim.
Park Jimin
"Jungkook, ne ya... yapıyorsun?"
Ben kekeledim mi? Lanet olsun.
"Woah, kekelemek? Aww çok tatlı."
Neden o öğle yemeğinde ve şimdi çok farklı?
Yanaklarımın kızardığını fark etmemiştim.
Lânet olsun.
"Jimin sana bir şey sorabilir miyim?"
"Nn..Ne?"
"Numaranı alabilir miyim?"
------------------------
Damn it.
Neden burada bittiii😭😭
Her neyse MERHABALAR 🖐 diyeyim klasik ben girişimle. Nur'unuz karşınızda (birisi lütfen bana şu 'unuz' ekinin ayrı mı birleşik mı yazıldığını söyleyebilir mi?) Yeni bölümle karşınızdayım ve bu çift fazla fluffy değil mi? Özelikle Jiminie noooomuuu kiyoooomm. Her neyse çeviriyi yaparken elimden geldiğince ekleme yapmadan yazar nasıl yazdıysa o şekilde yazıp ekleme yapmamaya çalışıyorum. Yazım şekli, kekeleme yaparken ki yazış şekli, noktalama işaretleri... Vb her şeyi aynı yapıyorum o yüzden bir yanlış varsa onu gerçek yazara atıyorum 😂😂😂Bu arada ben böyle bölüm sonlarında yorum ve oy verirseniz sevinirim gibi yazıları hiç sevmem ama fark ettim ki oy vermeyi unutmuşum ve o yazıyı okuyunca hatırlayıp oy veriyorum...
O YUZDEN LÜTFEN ŞU GARIBANA OY VERIP YORUM YAPIN🙏 (Çünkü yorumlarınızı okurken mutlu olup gülümsüyorum...)
Sizleri seviyorum azıcık olan okuyucularım 💞😘💙💋 (Unicornları sevdiğim kadar hemde🦄🦄🦄)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Classmate || JiKook (Çeviri)
Fanfiction"Bakışların kaba." "Biliyorum." Sırıttı. Hikaye bana ait değildir, ben sadece Türkçeye çeviriyorum. Hikâyenin orjinaline @suchimsi hesabından ulaşabilirsiniz. ❤