Merhaba, o efsane benim. İsmimi daha önce duymadığına bahse girerim. "Adını bile duymadığım biri niçin ben efsaneyim diye ortalıkta dolaşıyor?" dediğini duyar gibiyim. Her kadının yaşadıkları bir efsaneye konu olabilecek şeyler değil midir zaten? Ben de bunu bir kez daha kanıtlamak için kendi hayatımı anlatmaya karar verdim. Şu önsözümsü yazıma biraz daha dayanırsan elinden hiç bırakmayacağın başucu kitabını buldun demektir. Haydi başlayalım o zaman.
Evet, efsanelere konu olabilecek hayatımı merak ediyorsun, biliyorum. Kendimi anlatarak tüm kitap boyunca bundan söz edeceğim zaten. "Kitaba o kadar vakit ayıracağım, neden ben efsaneyim diyen bilinmeyen birinin hayatını okuyayım ki" diyorsun. Çünkü sen bu kitabı okudukça kadın olmanın ne demek olduğunu bir kez daha anlayacaksın.
Biliyorsun, günümüzde bile dünyanın çoğu yerinde kadınlar satılıyor, dövülüyor, aşağılanıyor, eşya gibi görülüyor, araç olarak kullanılıyor. İşte ben buna dur demek için, kadının değerini biraz olsun göstermek için kalemi elime almış bulunmaktayım.
Benim amacım hor görülen kadınlara ışık tutmak, arkalarında birilerinin olduğunu göstermek. Neden bu uğurda savaştığıma gelirsek... Beni bu konuda hayatım boyunca insanlarda küçücük de olsa bir değişim görebilmek için uğraşmaya iten kişi annem oldu. Sadece annem mi? Anneannem, teyzemlerim, komşularımız ve çevremdeki milyonlarca kadının yaşadıkları oldu. Ve kendimin de tabii.
Şimdi editörlükle uğraşan 33 yaşında bir kadınım. 18 yaşında kızım, 1 yaşında oğlum var. Eşim dünyanın en mükemmel erkeği. Yani şimdilik öyle gözüküyor, erkeklere hiçbir zaman körü körüne güvenmemelisin. Ama şu üç yıl içinde beni üzmeyen tek erkektir kendisi. Neyse bunlara daha sonra çok değineceğim, şimdilik bu kadar. Efsanelere konu olacak hayatıma, hayatlara hazır mısın?
