İbrahim babası olmadığı için kendini çok yalnız hissediyordu. Her gece yatağına yattığında babasının neden öldürüldüğünü ? bunu kimlerin yaptığını düşünüyordu. Her seferinde annesine bu soruları soruyor fakat bir cevap alamıyordu. Annesi onun daha yaşının küçük olduğunu söylüyor büyüyünce bunları öğreneceğini söylüyordu. Oysaki İbrahim yaşının fazlaca ötesince bir zekaya sahipti. Bir gün İbrahim annesine bu olayı anlatmasını isteyip artık ağlayınca annesi anlatmak zorunda kaldı. Çünkü o İbrahim’in ağlamasına dayanamıyordu. Onu çok seviyordu. Annesi anlatmaya başladı :
‘ Benim ve babanın ailelerimiz evlenmemize karşıydı. Ama biz ne olursa olsun birbirimizi çok seviyorduk. Ailelerimize karşı gelerek kaçmaya karar verdik. Evde babanla kaçıcağımı sadece teyzen biliyordu. Biz teyzenle çok iyi anlaşıyorduk. Ben onun sırrını tutardım o benim sırrımı tutardı. Kaçtığımız geceyi çok iyi hatırlıyorum. Yıl 1988 aylardan hazirandı. Haziranınsa on üçüydü. Ilık bir geceydi. Ben bahçeye çiçekleri sulamak için indiğimi söyledim anneme. Baban da bizim kapının biraz ötesinde bekliyordu. Hemen hızlıca sessiz bir biçimde yola koyulduk. Ben yanıma biriktirdiğim paranın hepsini yanıma almıştım. Baban da tüm parasını almıştı yanına . hemen bir nikah dairesine giderek nikahımızı kıydırdık. Artık evliydik. Evlendikten sonra hemen İstanbul’a giden bir otobüse atlayarak İstanbul’a vardık. Paramızın yettiğince küçük bir ev tuttuk. Gece konduydu bu ev. Olsun bir evde mutluluk varsa gerisi önemli değil dedik babanla. Ev yiyeceği içeceği eşyaları derken paramız tükenmişti. Baban:
- İstanbul burası hemen şıp deyince bulunmuyor iş.
Dedi baban.
- Haklısın, dedim bende doğrulayarak. Peki neden istanbul’a geldik? Daha ucuz daha sakin bir yerlere gidebilirdik.
Doğru söylüyorsun ama İstanbul kalabalık bizi burada bulamazlar.
-sende haklısın. Diye ekledim. ( devamı dha sonra. ) :)