1

86 7 0
                                    

“N-nolur bana bir şey yapma!”

“Benden bu kadar mı korkuyorsun küçük?”

Kız cebine sakladığı jileti çıkardı. Gözlerinden yaşlar firar ederken yüzüne doğru götürdü. Yanağını çizmeye başladı. Taeyong sinirle kızın elinden jileti çekti ve uzak bir yere fırlattı.

“Ben izin vermeden kendini öldüremezsin.”

“Kendimi öldürmeme bile izin vermiyorsun! Seni lanet pisl—“

Kızın karnına bir yumruk atarak yere sermişti. Kızın saçları yüzünü kapatıyordu. Kız bir anda sesli gülmeye başlamıştı. Taeyong öfke ve şaşkınlıkla kıza bakarken kız kalkmış ve yanağından sızan kana ‘Bu da ne?’ der gibi bakmıştı. Bakışlarını Taeyong’a çevirdi.

“Sen? Kimsin? Ve yanağımdaki bu izi sen mi yaptın?” Sakince konuşuyordu kız. Az önce zırlayan kendisi değilmiş gibi.

“Bana salağı mı oynuyorsun sen? Ah… Gittikçe ezikleşiyorsun karşımda küçük!”

“Küçük? Adın ne senin?” Dudaklarını tek bir yana çekti.

“Neden aptal gibi bilmemezlikten geliyorsun bilmiyorum ama, Taeyong.” O da alayla sırıtmıştı.

“Taeyong demek.”

Etrafına bakındı kız. Yerde, birkaç adım uzakta bir kalem vardı. Kalemi eline alıp kapağını açtı ve kalemin arkasına taktı. Çocuğa yaklaştı, yaklaştı. Alnına Taeyong yazdı.

“İsmini unutmam artık.” Diyip kalemi tekrar bir kenara fırlattı. Taeyong daha da sinirlendi. Daha sonra aklına Küçük eziğine vereceği hediyesi aklına geldi. Vermeden önce yakınındaki çöpe koymuştu. Yan bir gülüşle kızın yanından ayrılarak neredeyse tamamı dolmuş çöpün içinden poşeti çıkardı. Tekrar kızın önüne geldi ve poşeti kıza attı.

“Sana bir hediye aldım.”

Kız küçücük bir şaşkınlıkla poşetin içindeki tişörtü çıkardı ve baktı. Üstünde Little Loser yazıyordu. Kız bir kıkırtı bıraktı ve tişörtü bir kenara attı.

***

Sonraki gün Taeyong kızı tekrar sürükleyerek tenha bir yere götürdü. Kız kafasını eğmiş Taeyong’un yüzüne bakmıyordu.

"Dün böyle değildin ezik. Bana karşı oldukça dik başlıydın."

Kız şokla başını kaldırıp Taeyong’un gözlerinin içine bakmıştı.

"N-nasıl yani? B-ben mi?"

"Ah yine mi?! Hatırlamamazlıktan gelip durma."

Sinirle soludu Taeyong.

"Bir şeyler mi var?" Sağ elinin baş parmağını şakağına yakın tutarak sallamıştı.

"Bana böyle konuşamazsın!" Kız dün ortaya çıkan kişiliğine benzemeye çalışıyordu. Taeyong ise bunu anlayamayacak kadar aptal değildi. Histerik bir kahkaha attı.

"Beni kandırmaya çalışma küçük."

Kız tekrar başını eğmiş ve sormuştu. 

"Bu kez ne istiyorsun?"

Taeyong elini düşünür gibi yapıp çenesine koydu. Hayır, hayır. Gerçekten düşünmüyordu. Taeyong planlı biriydi. Ne zaman ne yapacağını önceden kararlaştırır ve vakti gelince hemen yapardı. Çünkü o saplantılı bir psikopattı.

"Bir şey istemiyorum."

Kız şaşırdı. Başını kaldırdı. Kısa boylu olduğu için gözleri Taeyong’un göğsüne denk geliyordu. Bir anda olduğu yerde tutunacak bir yer aramaya başladı. Başına çok şiddetli bir ağrı girmişti ve bu onun dengede kalmasını engelliyordu. 

Taeyong ne olduğunu anlamayıp bir kaç adım geri gitti.

Kız yere düşüp öylece kaldı. Kalkmıyordu. Taeyong eğilip elini kızın boynuna götürdü ve nabzına baktı. Atıyordu. Kalktı ve eve doğru yürümeye başladı. Umrunda değildi.

Kız yaklaşık 10 dakika sonra uyanmıştı. Başı zonkluyordu bu kez. Tam o sırada kolundan bir kurşun yedi. Taeyong silah sesinin geldiği yere baktı. Ardından tam karşısına. Küçük eziği vurulmuştu. Yan bir gülüş yerleştirdi yüzüne. İntikamını başka biri alınca artık onla uğraşıp zamanını boşa harcamasına gerek yoktu. Omuzlarını silkti ve yaşadığı bölgeye yürümeye devam etti.

Kızı vuranlar ise gitmişlerdi.

Peki... Kız ne yapmıştı da herkes ondan intikam almaya çalışıyordu?

***
Taeyong beni coşturdu ıdmw9dlw

Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin!

İçimden minik bir psikopat çıktı ben de bunu hikaye yapayım dedim :D Umarım zevk alarak ve severek okursunuz~! 

Bye :")

DKB - NCT Two ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin