16.06.18
asla açmayacak papatyaların arasında yürüyor ruhum
adım sesleri mi bu duyulan, yoksa ezilen buğdaylardan mı geliyor bu bağırışmalar?gördüğüm her şey bir fotoğrafın serap olması mı aklıma,
yoksa gerçekten de bu hayalin somutluğunda, bir köşede hissediyor muyum bu çayırı?hissedilmesi zor olanı överken,
hissedilmesi güç olana sığınırken bir öksüz gibibu yoksun bırakılmanın kısa molasında mıyım yoksa?
eğer geri dönecek ise bu yoksunluk on dakikalık tuvalet arasının ardından,
ruhumun ölüm döşeği olan bu filmi süsleyin zehirli çiçeklerle,dönmek istemiyorum bu fani gerçekliğe,
kelimelerin gücünü yitirdiği,
sıradanlığın ve monotonluğun üçüncü dünya savaşı gibi meşhurlaştığı bu gerçekliğe!yitirmek istemiyorum bu genç yaşımda kendimi,
bu kırık buklelerimi,
ölü ancak güzel hüznümü yitirmek içinhenüz daha erken,
*bir gün batımının güzelliğine kapılıp, fani ve sonsuz bu ironik mutluluğa eriştim sandım,
ve gece çöktü sonra,gün,
uyanmadı bir daha.*might