Merhaba! Yeni hikayem ile karşısınızdayım. Umarım beğenmişsinizdir. Biraz yorum iyi gelir açıkçası...
Kapak fotoğrafı için BernaSD'ye teşekkür ederim :D
Genç kız karşısındaki adamdan korkmuştu. Hatta korkmak ne kelime ödü kopmuştu!
Karşısındaki bu dağ gibi adam, kızın incecik boynunu bir hareketi ile kırabilecek güçte ve kuvvetteydi. Hoş, o öldürmese başkaları öldürecekti genç kızı ya, neyse!
Titrek bir nefes alıp, kendini toparlamaya çalıştı. O bu kadar korkak, uysal biri değildi. Hele de karşısındaki bu kadar kaba biriyken! Peki neden şimdi o cadılığını, gevezeliğini, asiliğini ortaya koyamıyordu? Cevap belliydi aslında. İlk defa karşısındaki erkek ona cevap verebilmiş, korkutabilmiş, hatta dibine kadar girip, dudaklarını dudaklarına dokundurmuştu!
O anı hatırlayan genç kız içine tekrardan bir nefes çekti. Sakinleşmeliydi... Sakinleşmeli ve düzgün düşünmeliydi. O her zaman, en tehlikeli zamanlarda bile düzgün düşünmüş, mantığını korumuştu. Ama şimdi mantığı da onu terk etmişti. Aynı kalbi gibi!
Niye kalbi bu adamın yakınındayken hızlanıyor? Nefesleri düzensizleşip, bakışları bulanıklaşıyordu. Bırak erkeğe cevap verip asilik etmeyi, ayakta duracak gücü kendinde zor buluyordu. Ve bu durum, onu hiç olmadığı kadar korkutuyordu!
Daha tanışalı ne kadar olmuştu? 10 dakika mı? Ya da yarım saat? Taş çatlasın 1 saat anca olmuştu ama bu adam, kendisini herkesten çok korkutmayı başarmıştı!
Genç adam ise, karşısındaki kızın içinde kopan fırtınadan habersiz, ona sinirle bakmaya devam ediyordu. Ah! Onun o boynunu koparmayı ne de çok isterdi şimdi!
Ama bunu yapmamalı, sakin kalmalıydı. Onu geri evine götürmesi lazımdı. Kıza hiçbir zarar vermeden... Tabi ne kadar mümkünse!
Bu cadı, kendisi kadar sabırlı bir insanı bile delirtebiliyordu. Hayır yani ne vardı da evden kaçtı? Yediği önünde yemediği arkasında, hiçbir derdi, sıkıntısı olmadan yaşıyordu. Tamam babası tam bir pislikti ama, kıza bunu yansıtmıyordu. Neden kaçtı ki bu cadı?
Hoş, bu cadının yaptıkları nasıl mantığa dayanır o bile belli değildi ya.. Neyse.
Geçenin karanlığını delip geçen simsiyah gözlü kız, aynı gözleri gibi kara saçlarıyla karşısında duruyordu. Üstündeki kirli, yırtık elbise bile vücudunun güzelliğini gizleyemiyordu. Kız ne giyerse giysin, güzel görünecekti. Belliydi bu..
Kızın güzelliği ve bakışlarıyla çoktan erekte olmuştu bile. Burada, biraz daha bu kızla kalırsa, içindeki canavar kendini tutamayıp, kızın üstüne atlayacaktı. Fakat hayır... Şu anda en son olması gereken şey, bu kızla sevişmesiydi. Kızı sağ salim evine bırakıp, gidecekti.
Belki gece için kendine kadın bulmalıydı. Neredeyse 2 haftadır biri ile birlikte olmamıştı. Normaldi bu tepkiler.. Kızı aramaktan biri ile birlikte olacak vakti olmamıştı ki!
Ah! Bu kız sadece karşısında durarak bile kendisini sinirlendiriyordu. Aptal, saf, küçük cadı!