4.bölüm

243 21 0
                                    

Kyungsoo bedenini gıdıklayan aydınlığın hücrelerinden süzülüp en küçük taneciğine değdiğini hissettiğinde gözleri açtı. Başı hala geceden kalmış biri gibi ağrıyordu. Doğruldu ve dünü düşündü. Aslında bu pek de yanlış sayılmazdı. Dün gece sinirden yatağı tekmeleyip garip homurtular çıkardıktan sonra zar zor uyumuştu. Dağılan saçlarını ve göğsüne kadar toplanmış t-shirtünü düzeltirken kendi ruh haline tamamen zıt, ılık çiçek kokulu odasındaki eşyaların birbiriyle yarattığı mükemmel uyumu izledi. O sırada baş ucuna bırakılmış kahvaltı tepsisini fark etmişti. Odaya bir kez daha göz gezdirdikten sonra modası geçmiş işlemelerle dolu tepsinin üzerindeki nota uzandı.

- Özür dilerim Kyungsoo. Ben gerçekten aptalın tekiyim. Sana nasıl böyle bir şey söyleyebildim hala bilmiyorum. Hem bir erkeğin başka bir erkekten hoşlanması nasıl mümkün olabilir ki ? Eğer bana olan sinirin biraz da olsa geçtiyse sana kendimi affettireceğim. Hava çok güzel değil mi ? Bu güzel cumartesi gününü benimle geçirmek ister misin ? -

Kyungsoo Jongin’in nasıl biri olduğunu gerçekten merak ediyordu. Kimse böyle bir dürüstlüğün , böyle bir masumiyetin ve böyle bir saflığın rolünü yapamazdı. Onun kesinlikle bastırılmış öfkeleri olmalıydı. Dün gece Kyungsoo ona tokat attığında sinirlenmeyip annesinden özür dileyen bir çocuk kadar masum bakmaya devam etmişti. Ve şimdide bu kahvaltı tepsisi ve üzerine bırakılan özür notu. Gerçekten dün gece ona böyle bir şey sorduğu için kendini suçlu mu hissetmişti ?

Kyungsoo ayağa kalkarak lavaboya doğru gitmek üzere ilerledi. Kapıyı açtığında ise çığlık atmaktan son anda dişlerini sıkarak kurtulmuştu. Kapının önünde solmuş bir sırıtışla ona bakan çocuk güçlükle konuştu.

“ Tam olarak 1 saat 47 dakikadır uyanmanı bekliyorum.”

“ Saat sadece 9 buçuk Jongin.”

“Erken uyanacağını düşündüğüm için 7 den beri ayaktayım.” Jongin esnediğinde istemsizce açılan ağzını eliyle kapattı.

“Üzüldüm.” Büyük bir soğukkanlılıkla cevapladı Kyungsoo,Jongin’in uyuma istediğini bastırdığını fark edebiliyordu fakat bunu aldırmadı.

Jongin’in kendinden bile sakladığı camdan bir arzu küresi , sevginin dağılan parçacıları halinde milyonlarca parçaya bölündü. Sadece bu kadar mıydı? Kyungsoo birkaç saattir onun uyanmasını beklediği için sadece kuru bir üzüntü mü duymuştu ?

“ Cevabını hala vermedin.”

Kyungsoo ürperdi. Kollarına ve bacaklarına yayılan ateşi hissedebiliyordu. Jongin ona yalvarırcasına bakan gözlerini doğrultmuştu ve henüz ona yenilmesi için çok erkendi.

“ Evde kalıp ders çalışmalıyım Jongin.”

“ Söz veriyorum Kyungsoo, fazla değil. Sadece 1 saatini bana ayır. Sadece kendimi affettirmem için.”

“ Nereye gideceğiz ?” Kyungsoo afalladı. Jongin’in kendini affettirmek için bu kadar uğraşacağını hiç tahmin etmemişti.

“ Lux’u gezdirmek için parka gitmeye ne dersin ?”

“Peki…” Kyungsoo yenilgiyi kabul ettiğinde Jongin aptalca sırıtıp yumruğunu havaya salladı.” Ama sadece 1 saat.”

Jongin başını sallayarak Kyungsoo’nun cümlesini tekrarladı. “ Sadece 1 saat!”

Jongin bahçede Kyungsoo’yu beklerken güneşin, kollarını dirseklerine kadar sıyırdığı gömleğinin altındaki teni ısıttığını hissetti. Baharın yaklaşmasıyla bahçedeki kırmızı güller yerini taç yaprakları el yapımı porselenler gibi görünen bir düzine pembe güle bırakmıştı. Gözlerini onların üzerinde gezdirirken ardına kadar açılan ağır demir kapıdan Kyungso’nun çıkışını izledi. Sevimli görünüyordu. Aslında sevimli ve bir o kadar da yakışıklı.

24.00Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin